Sizler için bu hafta, şu meşhur sosyetik şahısların yazlarını geçirdiği ve muhtemelen çoğunuzun sadece magazin programlarında gördüğü 'Bodrum-Türkbükü'nü bizzat yerinde araştırmaya karar verdim. Efendim, bir kere 'Türkbükü' bir koy. Ege'de güneye indikçe, 'koy'a 'bük' deniyor. Benim fesatlığımdan da olabilir ama bizde ufak deniz girintilerine, ister 'koy', ister 'bük' densin, her halükârda cinsi anlamlar yüklendiği gibi bir hissiyata kapılıyorum. Bunların arasında, Datça Yarımadası'nda bulunan Palamutbükü, hissimi kuvvetlendiriyor... Neyse... Benim sapık zihnimle sizleri daha fazla yormak istemem, Türkbükü'ne geri döneyim... Türkbükü'nün bulunduğu beldenin isminde tam bir karmaşa yaşanıyor. Zira bu beldeyi kimi 'Göltürkbükü', kimi de 'Göktürkbükü' diye çağırıyor. Doğrusu Göltürkbükü'ymüş; Gölköy ve Türkbükü'nün birleşmesiyle oluşmuş yeni bir beldemiz... Bu beldeye geldiğiniz andan itibaren, benim gibi orta halli biriyseniz, Tanrı'nın burayı sizin için yaratmadığını fark ediyorsunuz. Bir kere, koyda her biri en az birkaç milyon dolarlık yatlar, yelkenliler falan demirlemiş... Sonra, denize ulaşamıyorsunuz. Evet efendim, denize uzansanız dokunacakmışsınız gibi ama olmuyor. Koyun her bir tarafını lüks oteller ve 'beach'ler (eskiden plaj derlerdi - o da ecnebi bir laf aslında) sarmış. "E, gir bir 'beach'e!" diyeceksiniz, değil mi? Zaten ben de öyle dedim. Bir 'otel-beach' buldum. Kapıdaki güvenlikçi arkadaş, "Bir şey mi aradınız?" diye sordu. "Denize gireceğim," dedim, giriş ücreti 100 liraymış... Ayıptır söylemesi, Dubai'deki yedi yıldızlı Burc el Arab oteline bile 50 dolara giriliyor.
SENİN MAAŞ NE KADAR?
Tabii ben kurnazım ya, bir gece otelde kalsam, 'beach' işini bedavaya getirebilirim, diye düşündüm. Güvenlikçi arkadaşı bir yokladım, oda fiyatları 600 ile 1600 avro arasında değişiyormuş. Demek ki neymiş? Dünyadaki tek kurnaz ben değilmişim... Nihayet güvenlikçi arkadaşla ahbap olmayı denedim, "Birader, senin maaş kaç para?" diye sordum, hani bir nevi 'sınıf dayanışması' geliştiririz, aradan sıyırıp 'beach'e dalarım ama anlaşılan 'sınıf kardeşim' sorumdan pek hoşlanmadı... İşte benim araştırmacı gazetecilik ile soruşturmacı gazetecilik arasında bir yerlerde kaldığım nokta burasıdır kıymetli okurlar. Yani Türkbükü 'beach'lerini yerinde araştıracağım ama bütçe yetersiz. Soruşturmaya ise yanlış kişiden başladığım aşikâr. "Zaten şu koca teknelerin buraya pisliklerini boşaltmadığı ne malum?" diye bir karşı atak geliştirmeye çalıştım ama güvenlikçi arkadaş benden sıkıldığını fazlasıyla belli etmeye başladı. "Eee! Alın 'bük'ünüzü..." diye bir protestoda bulunmaya yeltenmiştim ki, az evvel samimi olmaya çalıştığım güvenlikçi üzerime yürümeye başladı ve ben de tombul gövdemi hoplata hoplata kaçtım. Hayatta böyle bir 'bük' görmedim değerli okurlar. Ne araştırabiliyorum, ne soruşturabiliyorum. Her yolun sonu bir otelin kapısına çıkıyor. Kavurucu güneşin altında o sokaktan o sokağa koşturuyorum, denize ulaşamıyorum.
CAN GÜVENLİĞİM YOK
Anlayacağınız üzere, önce bir boşluktan denize girmeyi, sonra denizi mantarlar ve şamandıralarla çevirerek parsellemiş 'beach'lere o mantarların altından geçerek sızmayı ve araştırmacı gazetecilik görevimi böylelikle ifa etmeyi deneyecektim. Lakin Türkbükü'nün sahilinde böyle yandan dalmayı mümkün kılacak boş bir yer yok. Kaldı ki, karşı kıyıdan bir yerlerden atlayıp iki kilometre yüzmeyi göze alsam bile, mantarlarla parsellenmiş alanların dışında her nevi kesici, delici, rendeleyici deniz taşıtı, 'jetski'ler, sürat motorları falan fink atıyor. Hani denize girsem can güvenliğim yok! Nihayet yıldım, Türkbükü'nden denize yaklaşamadan ayrılmak zorunda kaldım efendim... Hakikaten acı. İnsan, bir ayağını olsun, sokmak istiyor, sokamıyor. Sanki orası ayrı bir gezegen ve 'İkoncan' denen bir canlı türü yaşıyor. İşte araştırma ve soruşturmalarımın neticesi budur. Bir insan evladına böyle eziyet edilmez... Türkbükü'nü arkamda bırakırken, son bir kez geri döndüm ve, "Tekrar geleceğim ve seni yeneceğim Türkbükü!" diye bağırdım. Yanımdan geçen üstü açık lüks araçtaki sosyetik güzeller bana anlamsız anlamsız baktı... Zaten minibüs de gelmişti...