Delirmek üzereyim kıymetli okurlar! Billur Kalkavan daha jigolo tutacak yaşta olmadığını açıklamış. Birileri demiş ki, Billur Hanım kendisine jigolo tutmaktadır, o da 'kamuoyu'na açıklama yapmış, bu fevkalade hayati konuda. Kaçtır arkadaşım bu jigolo tutma yaşı? Sonra, kim tutar bu jigoloları? Kaldı ki, Billur Hanım, adı üzerinde billur gibi bir hanımdır, kendisine bu işleri kimler yakıştırmaktadır? Şiddet hissiyle dolup taşıyorum, asabım bozuluyor... Efendim, malumunuz, son haftalarda 'genç bir hanımla evlenen Halis Toprak' tartışmaları aldı yürüdü ve bu konuda yüksek fikirlerimi ısrarla beyan etmedim. Çünkü biz artık milletçe müstehcenleştik. Bir sürü insanın cinsi hayatı alenen tartışılıyor. Mehmet Ali Erbil normalleşti, halklaştı. Başka bir deyişle, herkes Mehmet Ali Erbilleşti. Mehmet Ali Erbil'in kendisi toplumun yanında masum kaldı. O şimdi Nilüfer ve Sezen Aksu'nun bacaklarının ne kadar güzel olduğu geyiğiyle kendini var etmeye çalışırken, canlı yayınlarda Halis Toprak'ın muhtemel cinsel performansı konuşuluyor. Yetişemez bu düzeye, o bile!.. Süper değil mi? "Daha jigolo tutacak yaşa gelmedim," diye açıklamalar yapılıyor. Manken Ece Gürsel, futbolcu Arda ile münasebeti olup olmadığı sorusuna, "Aramızda bir şey olamaz. Çünkü boyu çenemin altına geliyor," diye cevap veriyor. Cemil İpekçi ve nişanlısı Sivaslı Ender Bey hakkında internet üzerinden acayip yorumlar yapılıyor... Hakikaten, milletçe Halis Toprak'ı tartışıyoruz da, mesela neden Cemil İpekçi ve genç nişanlısını tartışmıyoruz? Yanlış anlaşılmasın, kati surette homofobik değilim, kimsenin cinsel tercihine de lafım yok. Hazır Arda'nın boyunu, işlevini falan tartışmaya başlamışken, Halis Bey'in yaş ve performans meselesini canlı canlı ele alırken, aradan Cemil İpekçi ile Sivaslı yiğidin yaş, şuur ve motivasyonlarını da çıkarıverelim. Toplumsal müstehcenliğimiz buna hayli müsait nasıl olsa... Genç insanların kendilerinden hayli yaşlı başka insanlarla 'duygu beraberliği' kurmasının parayla ne kadar alakası olduğunu falan sorgulayalım. Türkiye'deki mevcut gelir adaletsizliği ve yoksulluğun nasıl bir cinsel sonuç doğurduğunu da ele alabiliriz mesela. Bir tek Hüseyin Üzmez mi fenadır bu memlekette? Yani diyorum ki, daha fazla 'açılım' yapalım hep beraber. Bunlara müsait vaziyetteyiz. Misal, geçtiğimiz hafta evlenme programında 42 yaşındaki gelin adayını kabul etmeyen ve tuhaf laflar edip infiale sebebiyet veren 82 yaşındaki Rahmi Bey'e, programın sunucusu Zuhal Topal, "Sen 42 yaşındaki bir bayana nasıl hayır diyorsun?" diye soruyor! Ha, normal yani, evleniversin gitsin! "Sen 82 yaşındaki bir dedeye 42 yaşındaki bir hanımı nasıl müsait görüyorsun," diye soran yok. Sonra, hakikaten, bu 'izdivaç' müsamereleri de nasıl pis bir mal pazarlığına döndü. Milletçek pazara düşmüşüz gibi hissediyorum, siz ne dersiniz?.. Bakın, bu paragrafı isterseniz okumayıverin gitsin. Çorum'da bir muhabbet tellalı 12 yaşındaki bir çocuğu pazarlarken yakalanmış, tabii bu pazarlamaya iştirak edenler de... Muhabbet tellalı diyor ki, "Evet sattım. Suçumu kabul ediyorum. Bana 12 değil 22 yaşında olduğunu söyledi. Yaşının küçük olduğunu bilsem, pazarlamazdım." Bir manda bile bu yaş farkını ayırt edebilir de, biz muhabbet tellallığının makul yaş sınırını tartışmaya başladık, farkında mısınız? Kusura kalmayın, bu hafta bir gülümsemeye vesile olamadığımı biliyorum ama 'aşk' alan, 'aşk' satan bir garip hallerdeyiz. Aşk romanı niye yazıyorlar ki artık? Komik oluyor. Mehmet Murat Somer'in 'Hop-Çiki-Yaya' polisiyeleri tarif etmektedir bizi. Şeytan diyor, tut bir jigolo, ver parayı, anlattır hayat hikâyesini...
