Türkiye'nin en iyi haber sitesi

METİN SEVER

Önce kalpler parçalanır

Taksim'in göbeği... Su satıcısı çocuklardan iri yarı ve yaşça büyük olanı hışımla karşı kaldırıma yürüdü; elinde üç tane su tutan küçük ve cılız çocuğun yüzüne yumruğu geçirdi. Ne kaçtı, ne de kendini korumaya çalıştı. Hiçbir şey yapamadı. Hiçbir şey diyemedi. Yumruğun indiği noktayı acıyı silmek istercesine avucuyla temizledi. Birkaç damla utangaç gözyaşı yanaklarına süzüldü. Kalbi örselendi. Kim bilir kaçıncı kez. Yumruğu atan yerine döndü. Hiçbir şey olmamışçasına işine devam etti. Haklı olduğundan o kadar emindi ki! 'Öteki' çocuk onun bölgesinde su satmaya çalışıyordu. 'Kendi bölgesinde!' Kim bilir daha önce de kaç kişi, 'bizim bölgemiz' diyerek ve yine 'haklı' olduklarını düşünerek onun kalbini örselemişti. O da, tüm örselenenler gibi eline geçen ilk fırsatta sertleşti, zalimleşti. Çünkü haklılığından ve oranın 'kendi bölgesi' olduğundan o kadar emindi ki. Türkiye de kalbi örselenmiş, örselendikçe vahşileşen bir sokak çocuğuna benziyor. Herkes, her kesim haklı olduğunu düşünüyor. Herkesin kalbi sokak çocukları gibi örselenmiş, yaralanmış hatta kanırtılmış. Bu nedenle "Herkes sadece kendi göğsündeki yarayı gösteriyor." Bir şifoniyerin çekmececi gibi kalplerimiz. Bir trenin vagonları gibi. Çekmecelere ve kompartımanlara ayrılmış. Herkesin kalbinde sadece kendisine ve benzerine yer var. Kalbi örselenmiş, kompartımanlara ayrılmış bu toplum, yine karanlık bir tünele girdi. 'Şehit' haberinin gelmediği gün yok. Son bir ayda çok sayıda asker yaşamını yitirdi. Hepsi gencecik. PKK, savaş baltalarını çıkardı. Şiddeti isteyenlere "Sizi şiddetinizle baş başa bırakıyorum," diyemedi. Bu toprakları sadece 'kendi bölgesi' sananlara karşı, 'kendi bölgesini' yaratmaya çalışıyor. Ama sorun şu: Gencecik çocukların, 23 yaşındaki teğmen eşi Pınar Akdağ'ın ölümü üzerinden hâlâ 'haklı bir savaş' sürdürülebilir mi? Haklı olsanız bile buradan 'iyilik' çıkar mı? Açılım suya düştü. KCK operasyonunda tutuklanan çok sayıda belediye başkanı hakkında yüklü hapis cezaları isteniyor. Kandil'den gelenlerin bir kısmı tutuklandı. Yine sınır ötesi operasyonlar başladı. Yine öldürülen PKK'lı çetelesi tutanlar var. Facebook'ta bir video ile karşılaştım. Askerler, öldürülen iki PKK'lının cesedini sürükleyerek taşıyor. Bir asker ölü PKK'lının kafasını tekmeliyor. Videoyu dolaşıma sokanlar şöyle yazmış: "Dağdan öyle değil, böyle indirilir!" Ama sorun şu: 30 yıldır aynı şekilde indirildiler. Bir şey değişti mi? Sadece gencecik çocuklar öldü. Yine ölecekler. Nefret, gecenin içinde karanlık, dev bir dalga gibi büyüyecek. Yüreklerimiz daha çok örselenecek, örselendikçe zalimleşeceğiz. Farkında değiliz. Kandil'den iniş, tüm örselenmiş ve zalimleşmeye hazır kalpler için bir kurtuluş umuduydu. Bu umudu birlikte yok ediyoruz. Kendi cehennemimizi hazırlıyoruz. Sadece 'kendi bölgelerimizde' kendi şehitlerimize ağlayarak iyi bir dünya kuramayız. Unutuyoruz! Önce kalpler parçalanır. Coğrafyalar sonra.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.