Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YEŞİM TABAK

'Kundalini'n çıktı çıkacak...

Korku filmi senaristinin cevaplaması gereken ilk soru: Kimler ölecek? Bunun cevabını bulduktan sonra, işin yarısını bitirmiş sayılıyor ve derhal bir yapımcıdan randevu alıyorsunuz. Kahramanların 'hiç de sandığımız gibi' kurtulmadığını ortaya çıkaran final sahnesine kadar, kaç karakterin hangi sırayla ve nasıl öleceğine dair küçük boşluğu doldurmanız gerekiyor sadece. Kurban kategorileri sayısız: Denize girenler (Jaws), ormana gidenler (Blair Cadısı, Evil Dead), seks yapan ergenler (13. Cuma veya başka yüzlerce film), uyuyanlar (Elm Sokağı), cep telefonunda konuşanlar (Cevapsız Çağrı), video player'ı hâlâ çalışanlar (Halka)... Gündemden düşmediği şu devirde, sıranın er geç yoga yapanlara da geleceğini tahmin etmeliydik. Geçen hafta gösterime giren filmin orijinal ve Türkçe isimleri, yan yana ilginç bir ikili oluşturuyor: Yoga / Ölüm Peşimizde. Doğru nefes, huzur, ruh ve beden bütünlüğü, içsel güç gibi kavramlarla akla gelen yogayı seri cinayetlere alet etmek, ticari bir korku filmi için yeterince hain bir plan. Ama bu Güney Kore yapımı, sanılacağı gibi, Sapık'ın körüklediği duş paranoyasının bir benzerini yoga salonlarına taşımaya meraklı değil (Belki biraz öyledir). Ölüm Peşimizde'nin kurbanları, korku filmi senaristlerinin acımasızca sevdiği bir 'günahkâr' tipinin temsilcisi: Büyük beden hırslara sahip, kolaycı ve açgözlü olanlar. Büşra filmindeki yoga eğitmeni (ama aslında nasıl da hırslı ve çirkef...) genç kadın, sevgilisinin yeni sevgilisini kıskanıp oyuna getirince bir tokat yemiş ve cezası bununla kalmıştı. Hayatta başarma telaşı içindeki Güney Koreli genç kadınların bahtına ise ağır işkenceler düşüyor. Baş karakter Eugene, filmin başlarında rekabet yerine işbirliğine inanan, kendi halinde çalışıp didinen bir kız. Bir ürün pazarlama programını birlikte sunduğu, Güzellik Kraliçesi unvanlı rakibesi tarafından saf dışı edilince, elini artırması gerektiğine kanaat getiriyor. Eve gidip de erkek arkadaşının para kazanmak yerine halen daha "Bir belgesel projem var," havasında olduğunu görünce ise 'karanlık taraf'a geçmeye tamamen hazır hale geliyor. Güzellik takıntısıyla 'ruh yitimi'ne uğramış gibi, fakat epey de kusursuz görünen bir tanıdığı, zirvenin sırrını açıklıyor: Bir haftalık gizli ve çok yoğun bir yoga eğitimi. Yalnız katılanlardan sadece biri, içindeki kozmik enerjiyi, 'kundalini'sini açığa çıkararak nihai güzelliğe ulaşabilecek. Çeşitli kusurlar (narsisizm, kilo takıntısı, iradesizlik...) biçilmiş beş katılımcı, haliyle bu tuzağa düşmekten kurtulamıyor ve kavganın adı konuyor: "Kundalini benimdir!" Ölüm Peşimizde, mükemmel olmak zorunda hisseden ve neticede gittikçe kendinden uzaklaşan kahramanlarına karşı son derece zalim. Veya sadece, yogadaki keramet kulaktan kulağa yayıldıkça "Aydınlanma artık çok kolay!" sloganlı bir trendin de peşisıra gelmesiyle dalgasını geçiyor. Uzakdoğu korku sinemasının kendine edindiği başlıca görev, sosyal trendleri 'kaşımak'. Korkarım sıra pek yakında moda meraklılarına ve gurmelere de gelecek. Yerli film dağıtımcılarından da 'Ölümcül Trend' ve 'Şeytanın Yemeği' gibi isimler bekliyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA