Ünlü Türk şair, öğretmen ve siyasetçi olan Arif Nihat Asya, Cumhuriyet döneminin en ünlü Türk şairleri arasında yerini alır. En bilinen şiirlerinden olan Bayrak şiiri ile Türk edebiyatında 'Bayrak' şairi olarak adlandırılmıştır. Şiirlerinde daha çok milli ve dini değerleri ön planda tutmayı tercih etmiştir. İşte Bayrak şiirinin sözleri ve anlamı...
Bayrak Şiiri Sözleri
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Arif Nihat Asya Bayrak Şiiri Anlamı
Arif Nihat, ilk dizedeki "Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü" ile şanlı Türk bayrağını tasvir etmiştir. Buradaki mavi, özgürlüğü simgelemiş ve bayrak sayesinde bu millete kazandırılmış yaşama özgürlüğüne vurgu yapılmıştır. İkinci dizedeki; "Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü" ile en kıymetli değerlerimizden bayrağımızı övmüştür. Bu övgüyü yaparken gelinlik ile bayraktaki beyaz hilale; 'şehidimin son örtüsü' ile ise bayraktaki şanlı askerlerin kanını, kırmızıyı ifade etmeye çalışmıştır.
"Işık, ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım."
Şair bu dizelerde; bayrağın bir milleti birleştirici yönünü ortaya koyar. Var oluş bayrak ile başlamış ve ancak bayrak ile son bulur. İkinci dizesinde bayrağı sahiplenen ve sahiplenmeye devam edecek bir nesil olduğuna değinmiş ve 'Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım.' derken bayrağa, vatana karşı düşmanlara göğüs gerileceğinden ve uğruna savaşılacağını anlatmaya çalışmıştır. Bu kıtasında Türk milletinin hissettiklerini dile getirmiş ve ayrıca milletin bu duygulara sahip olması gerektiğini de vurgulamıştır.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Bayrak, bir kumaş parçasından ibaret değil; bir milletin bağımsızlığını sembolize eden ve koruyan bir kutsal değerdir. Arif Nihat Asya, burada ilk iki satırda milletimizin şanlı bayrağının gölgesi altında güvende olduğumuzu ve olacağımızdan bahseder.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Şair, bu kıtasında karlı dağlardan bayrağımızdaki ak renge, güneşin kızıllığı ile ise bayrağımızdaki al renge benzetme yapmıştır. Karlı dağlarda, Sarıkamış harekâtında donarak şehit olan Mehmetçiklerden; çöllerde ise sıcak havalarda çöllerde savaşarak şehit olan askerlerimizden bahsetmiştir.
Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Arif Nihat bu dizelerde, Türk bayrağının dalgalanmasını; barış zamanlarında uysal bir güvercinin kanat çırpışına, savaş zamanlarında ise heybetli bir kartal gibi bizi kanatlarının arasında korumasına benzetmiştir.