Sabahattin Ali, en ünlü şairler denildiğinde akla ilk gelen isimlerden birisidir. 25 Şubat 1907 yılında Bulgaristan'da hayata gözlerini açmıştır. Küçük yaştan gelen okuma sevdasının ardından 1927 yılında Yozgat Cumhuriyet İlkokulu'na öğretmen olarak atanmıştır. Sabahattin Ali sözleri ve şiirleri ise günümüzde hala sıkça karşımıza çıkmaktadır. Sabahattin Ali şiirleri ve sözleri ile hayat bulmaktadır. En önemli yazar ve şairler listesinde en ön sıralarda yer alan Sabahattin Ali'nin kaleme aldığı sözleri, şiirleri ve tüm eserleri için doğru yerdesiniz. İşte, en güzel Sabahattin Ali sözleri, şiirleri ve eserleri…
SABAHATTİN ALİ KİMDİR?
Sabahattin Ali, Türk edebiyatının en önemli yazar ve şairlerinden birisidir. 25 Şubat 1907 tarihinde hayata gözlerini açmıştır. Bulgaristan sınırları içindeki Gümülcine kazası Eğridere köyünde doğmuştur. Sabahattin Ali, çocukluk yıllarında İstanbul, Çanakkale, Edremit gibi çeşitli şehirlerde yaşamıştır. Eğitim hayatını da bu illerde tamamlamıştır. 1927 yılında ise Yozgat Cumhuriyet İlkokulu'na öğretmen olarak atanmıştır. Sabahattin Ali'nin kaleme aldığı sözleri ve şiirleri ise hala unutulmamıştır. Sabahattin Ali sözleri ve şiirleri ile günümüzde hala hayat bulurken, sosyal medyada da en güzel sözleri sıkça paylaşılmaktadır.
SABAHATTİN ALİ SÖZLERİ VE ŞİİRLERİ
Sabahattin Ali'nin kaleme aldığı birbirinden güzel sözlerin yanı sıra pekçok şiiri de bulunmaktadır. Sabahattin Ali'nin şiirleri günümüzde birçok ünlü tarından bestelenmiştir. Ünlü şairin unutulmayan ve sıkça karşımıza çıkan en güzel sözlerine bu başlık altında yer verdik. İşte, Sabahattin Ali sözleri ve şiirleri;
"O gelmez artık" dedi. "Nereden biliyorsun" dedim. "Gidişinden belliydi" dedi.
Ama unutma, taş duvarlar arasındaki karanlığımın senden başka penceresi yok.
"Herkes ne diyecek!" Herkesten ne gördüm ki? Bu herkes dedikleri şey beni üzmekten başka ne yaptı.
Her şey geçer. Her şey unutulur. Kendini bir felaketin içerisinde kaybetmenin manası yoktur.
Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka; istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka… Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!.
Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
Yalnız bir şeye kızıyorum kardeşim: Bari bu hiçliği düşünemeyecek kadar aptal olsaydım. Kendimi bir şey zannedebilseydim. İnansaydım.
Ve çok geçten daha kötüsü yoktur hayatta…
Acılar kalbimi nasırlaştırdı ve kalbim, her zaman üzerine basılan bir nasır gibi sızlıyor. Yalnız ben artık bağırmıyorum, bağıramıyorum.
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.
Yerinde bir cevap, keskin bir nükte bütün hakikatlere bedeldi.
Bu ölü toprakların üstünde hiçbir şey ölmek ve öldürmek kadar kolay değildir.
Sonra bu garip ağaçlar bana daima hasretini çektiğim uzak memleketleri hatırlatır…
İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer… Ne olursa olsun…
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
"İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı."
Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti...
''Halbuki en çok okuduğum bir kitabın, en çok okuduğum bir satırı bile bana bazen başka şeyler söyleyebilir...''
"Ben böyleyim işte!" dedi. "Ben garip bir kadınım. Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız."
"İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir."
Yollarımız bir kere karşılaştı. Fakat ona dair hiçbir şey bilmiyorum.
Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir.
Aldırma Gönül Aldırma
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah'a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma
Geçmiyor Günler
burda çiçekler açmıyor
kuşlar süzülüp uçmuyor
yıldızlar ışık saçmıyor
geçmiyor günler geçmiyor.
avluda volta vururum
kah düşünür otururum
türlü hayaller görürüm
geçmiyor günler geçmiyor.
dışarıda mevsim baharmış
gezip dolaşanlar varmış
günler su gibi akarmış
geçmiyor günler geçmiyor.
gönülde eski sevdalar
gözümde dereler bağlar
aynadan hayalin ağlar
geçmiyor günler geçmiyor.
yanımda yatan yabancı
her söz zehir gibi acı
bütün dertlerin en gücü
geçmiyor günler geçmiyor
Leylim Ley
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıkmış gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üztüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Yedi yıldır uğradım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
Dağlar
Başım dağ saçlarım kardır,
Deli rügarlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Şehirler bana bir tuzak,
İnsan sohbetleri yasak,
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.
Kalbime benzer taşları,
Heybetli öter kuşları,
Göğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.
Yarimi ellere verin;
Sevdamı yellere verin;
Elleri bana gönderin:
Benim meskenim dağlardır.
Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır.
Kara Yazı
geçmedi yare sözümüz
yollarda kaldı gözümüz
yere sürüldü yüzümüz
böyleymiş karayazımız.
çiçekler açılmaz oldu
pınarlar içilmez oldu
yar bize gülmez oldu
böyleymiş kara yazımız.
yalnız ona yar demiştik
onda bir şey var demiştik
o bizi anlar demiştik
böyleymiş kara yazımız.
hey gönül gene bu gece
kederim geceden yüce
gel susalım beraberce
böyleymiş kara yazımız.