Şaşırtacak kadar soğukkanlı ve ketum. Makyavel'i kıskandıracak kişisel prensipleri sayesinde KGB ajanlığından liderliğe sessizce ve aniden yükseldi. Koltuğunu koruma ilkesi gayet basit: 'Önce sen vur, rakibin ayağa kalkamasın!' 20 yıllık eşi Ludmila'ya bakılırsa 'aslında çok çekingen'. Çok çalışıyor, spordan vazgeçmiyor. Öğlenleri kefirle geçirip, akşam mükellef yemekleri seviyor. Mart ayında tüm dünyayı şaşırtan yüzde 70'lik oy oranıyla ikinci kez başkan seçildi.
31 Aralık 1999 akşamı, Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin olağan yeni yıl mesajı için çıktığı TV programında tüm dünyaya sürpriz yapıp istifasını açıkladı. O güne kadar Vladimir Putin, halkın gözünde, biri gidip diğeri gelen başbakanlar kafilesinin üyesiydi. Bir anda objektifler Putin'e çevrildi. Gazeteciler kollarını sıvayıp, üç ay başkanlığa vekalet edecek bu sıradan bürokratın özgeçmişini yazmaya koyuldu.
Fakat bir tuhaflık vardı Putin'in biyografisinde: Doğum tarihiyle (7 Ekim 1952) KGB'ye girdiği 1975 arasındaki 23 yıl tam bir kara delikti. Ailesi hakkında tek satırlık bilgi yoktu. Sadece bir kaynakta işçi babasının ve annesinin 1996'da öldüğü yazılmıştı.
İşte tam bu günlerde Gürcü gazetesi Alia 'Putin'in gizlediği annesini bulduk' manşetiyle çıktı. Kaspi ilçesinin Metina Köyü'nde yaşayan 73 yaşındaki Vera Putina 'Biz ona Vova derdik' diye anlatıyordu. 'Ural'da teknik lisede okurken tanıştım babasıyla. Hamile kaldıktan sonra evli olduğunu öğrendim, terk ettim. Doğumdan sonra Vova'yı aileme verdim. İkinci evliliğimi yaptığım kişi oğlumu istemedi. Önce ailem onu yetiştirme yurduna gönderdi, sonra eşim onu bir yüzbaşıya evlatlık verdi.'
Gazetenin piyasaya çıktığı gün basın Metina köyüne koşturdu. Ama bir sürprizle karşılaştılar. FSB (KGB) gelmiş, tüm fotoğrafları almıştı. Gürcistan Güvenlik Bakanı Kutateladze, Black Sea Press'e yaptığı açıklamada 'Evet, fotoğraflar alınmış. Ama biz emir vermedik, yerel yetkili inisiyatif kullanmış. Aileye albümü en kısa zamanda geri verilecek' diyordu.
Fotoğraflar geri dönmedi ama birkaç ay sonra üç Rus gazetecinin Putin'le görüşerek hazırladığı biyografi çıktı piyasaya: 'Baş Adam: Rus Devlet Başkanı Putin'in Şaşırtacak Kadar Samimi Otobiyografisi.' İki yıl sonra ise 'Ailemin köklerini araştırıyordum, bu arada Putin'in biyografisini yazdım' diyen Aleksandr Putin'in kitabı yayımlandı: 'Putin Sülalesi.'
Biz de Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Vladimiroviç Putin'in izini bu iki kitap ve İlyas Kamalov'un mart ayında Türkçe yayımlanan 'Putin'in Rusyası' adlı derlemesinden sürdük.
BABADAN GİZLİ VAFTİZ:
Babası gibi St. Petersburg'da doğdu Putin. Oysa ailesinin kökeni Tver kentinin Kalininsky bölgesine uzanıyor. Kısa süre öncesine kadar halasının ve amcasının yaşadığı Pominovo köyünün kayıtlarında, çiftçi Putin Ailesi'yle ilgili bulunan en eski bilgi 1719 tarihine ait: Fadei Putin ve oğullarının mal dökümü.
Çiftçilikten sıkılan Putin'in dedesi Spiridon, 15 yaşında köyünü terk eder. St. Petersburg'un lüks restoranlarında aşçı olur. 1917'de Ekim Devrimi geldiğinde şehrin adı Leningrad'a dönüşecek, aşçı Putin maharetini Lenin'in evinde sergilemeye başlayacaktır. Sonra da Stalin'in yazlığında. Patronu ölünce emekli olur, Komünist Parti'nin yaz kampına yerleşip aşçılık yapar. Torun Putin onu 'çok az konuşan biriydi' diye hatırlıyor.
Putin'in babası Vladimir Spiridonoviç'le annesi Mariya, Pomidov'da tanışır. 1928'de evlendiklerinde her ikisi de 17 yaşındadır. 1932'de Leningrad'a dönerler.
Sovyetler Birliği'nde 15 milyon kişiyi canından edecek 2. Dünya Savaşı gelip çatar. Spridoniç, deniz kuvvetlerine katılır. Mariya ise ilk oğluyla, kardeşinin yanına sığınır. Kentte 900 gün süren kuşatma sırasında, hastaneye kaldırılır. Bir ara öldüğü düşünülüp morga konur. Bu arada ilk oğlu bakımevinde difteriden ölür.
Kardeşleri arasında savaştan tek dönen Putin'in babasıdır. Vagon fabrikasında çalışmaya başlar, mutfak ve tuvaletin komşularla ortak kullanıldığı bir lojmana yerleşirler. 1952'de ikinci oğulları dünyaya gelir. Mariya, oğlu Vladimir'i parti üyesi eşinden gizli vaftiz ettirir. Tam 41 yıl sonra oğlu resmi ziyaret için İsrail'e giderken vaftiz haçını verecek 'İsa'nın mezarına git' diyecektir. Haç, o gün bugündür Putin'in boynunda.
ÇAT KAPI KGB:
İlkokul öğretmenleri onu, zeki, derse hep geç kalan, vasat bir öğrenci olarak hatırlıyor. O ise çete lideri olduğunu söylüyor: 'Lider olduğum sürece okulu seviyordum. Zaten mahalle kontrolüm altındaydı. 10 yaşında liderliğim tehlikeye girince boksa başladım. Burnum kırıldı, hastaneye gitmedim. Sonra judoya geçtim. Ailem judoyu kavgada kullanacağımı düşünüyordu. Antrenörümle tanışıp, başarılarımı görünce fikirleri değişti.'
Liseye geldiğinde denizci ya da pilot olma hayallerini bir yana bırakır. Ajan olmaya karar verir. Ajan romanları okur, filmleri kaçırmaz. Lise 1'de KGB'nin yerel şubesine gider 'Ben ajan olmak istiyorum' der. Görevli ters bir ifadeyle bakıp cevap verir: 'Delikanlı, kapıdan her geçeni almıyoruz. Önce üniversiteyi bitir!' Bir de tavsiyede bulunur 'hukuk oku.'
NİKAH MASASINDAN KAÇTI:
Dişini sıkar Putin, hukuk fakültesinin liseden yeni mezunlara ayırdığı yüzde 10 kontenjana girer. Fakültenin 3. sınıfında hayatı birden renklenecektir. Annesine piyangodan Zaporejets marka otomobil çıkar; direksiyondaki çekiciliği sayesinde bir doktorla tanışıp aşık olur. Ancak son anda nikah masasından kaçar.
Fakültenin son sınıfına geldiğinde, kapısından döndüğü KGB bu kez iş teklifi için üniversiteye gelecektir. Okul avlusunda buluştuğu görevli 'Haydi, seni bekliyoruz' der. 1975 yılı evrak memurluğuyla geçer. Dış istihbarata katılma hayalleri kurduğu günlerde, bu birimden bir yöneticinin dikkatini çeker. Moskova'daki KGB Andropov Dış İstihbarat Enstitüsü'ne gönderilir. Judoda ustalaşmış, kara kuşağa ulaşmıştır. Yarışmalara katılır. 1976'da St. Petersburg birincisi olur.
AJAN FORSU İŞE YARADI:
1980'de, arkadaşları onu kendinden beş yaş küçük güzel hostes Ludmila'yla tanıştırır. Ajan forsuyla bulduğu tiyatro biletleri sayesinde genç kızın dikkatini çeker. 3 yıl sonra evlenirler. 1985'te kızları Maşa doğar. Ertesi yıl Putin, hocasının 'çok içine kapalı' sicil notuna karşın enstitüden mezun olur. Doğu Almanya'nın Dresden kentine atanır.
Berlin Duvarı yıkılana kadar, toplam 5 yıl süren Doğu Almanya görevi Putin'e önemli bir hayat tecrübesi kazandırır. Onu Kremlin'de yıldırım hızıyla liderliğe taşıyacak 6 altın ilkesinin bu günlerden kalma olduğu söylenir: 'Az konuş çok dinle, sivri çıkışlar yapma, kararını kendine sakla, patronuna sadakatini belli et, sakın ön plana çıkma, gerekmiyorsa konuşma.
Uygulama konusundaki yaklaşımını ise bir röportajda şu veciz sözlerle ifade eder: 'İlk vuran sen olacaksın ve öyle şiddetli vuracaksın ki, rakibin bir daha ayağa kalkamayacak!'
SOKAKTA, ÇIRILÇIPLAK:
Dresden'de KGB ofisinin bulunduğu binaya yürüyen halkın elinden canını ve gizli belgeleri zor kurtarmış, 'reel sosyalizmin' baş aşağı gittiğini görmüştür. Ülkesine döndüğünde geleceğini düşünür, ajanlık işine seçenek yaratmayı dener. KGB'nin onayıyla 1990'da Leningrad Üniversitesi'nde doktoraya başlar; maaşı devam etmektedir. Rektörün uluslararası ilişkiler danışmanı olur. Şehir Meclisi'nin kararıyla, St. Petersburg Belediye Başkanı Anatoli Sobçak'ın danışmanlığına getirilir. Ardından başkan yardımcılığını üstlenir. Başkan Sobçak, yardımcısının imzaladığı kararların bürokraside hiç takılmadığını görmüş, birçok işi ona bırakmıştır. Şehrin yabancı sermayeye açılmasını sağlayan Putin, özelleştirmeleri başlatır, borsayı kurar. Bu arada iki kez Türkiye'yi ziyaret eder. 1996'da Sobçak seçimleri kaybeder, hemen istifasını veren yardımcısını Moskova'daki dostlarına tavsiye eder.
Putin, yenilginin üstesinden gelmek için bir süreliğine Petersburg yakınlarındaki yazlığına gider. Sekreterini eşiyle birlikte tatile davet eder. Bir sabah sekreterinin eşi banyodayken yangın çıkar. 'Soba borusu yanlış yerleştirildiği için' çıkan yangın göz açıp kapayıncaya kadar tüm evi saracaktır. İkinci katta mahsur kalan kızı Maşa ve sekreterini birbirine bağladığı iki çarşafla balkondan indiren Putin, itfaiyecilerin şaşkın bakışları arasında sokağa indiğinde çırılçıplaktır. Evi, yatak odasındaki çantada sakladığı tüm parasıyla birlikte kül olur. Yas tutmaktansa, olaydan ders çıkarmayı tercih eder: 'Bu felaketten filozofça bir sonuç çıkardık. Anladık ki bu hayatta ne ev ne para için üzülmeye değer. Her şey yanıp, birkaç dakikada kül olabiliyor.'