Çalınan kraliyet mücevherleri
"Madem soygun yapacağım, en büyüğünü çalayım." diyen Thomas Blood, 1671 yılında İngiltere kraliyet mücevherlerini çaldı.
Bir kostüm giyen Blood, karısı gibi davranacak bir fahişe ve yeğeni gibi davranacak genç bir adam kiraladı ve takma bir isim kullanarak mücevherlerin koruyucusu Talbot Edwards'la bir görüşme ayarladı.
Buluşma sırasında Talbot'u yere seren Blood, mücevherleri çaldı. Kralın şansına üç hırsız fazla uzaklaşamadan yakalandılar. Kaçmaya çalışırken muhafızar tarafından yakalanan üç hırsız derhal kralın huzuruna çıkarıldı. Kaderin tuhaf bir cilvesi olarak Kral II. Charles hırsızların cüretinden ve planlama yeteneklerinden etkilendi ve canlarını bağışladı. Üç hırsız, yaşamlarının geri kalanını geçirmek üzere İrlanda'ya gönderildiler.
Mona Lisa'yı çalmak
Dünyanın en bilinen tablolarından biri olan Mona Lisa, şimdiye dek birçok hırsızın hayâllerini süsledi ancak bunlardan yalnızca bir tanesi bu esrarengiz gülüşlü hanımı evine götürmek için yeterli cesareti toplayabildi.
Vincenzo Peruggia, 1911 yılında Louvre Müzesi'nin koridorlarına adım attığında aklında tek bir şey vardı: Mona Lisa'yı çalmak. Peruggia aslında Louvre'da çalışan görevlilerden biriydi. Bir Pazar günü müzenin kapanış saatini bekledi, su içmek için kısa bir süre salondan çıkan güvenlik görevlilerini kollayarak Da Vinci'nin şaheseri Mona Lisa'yı duvardan indirip kaptığı gibi kapıdan çıkıp gitti.