İstanbul'un her yerini sardılar. Kimi üç harflilerle kimi vampirlerle kimi de hayaletlerle korkutuyor. Korku evlerinden bahsediyoruz. Daha çok lise ve üniversite öğrencileri bu evlerin müdavimi olsa da; prensesler, ünlüler, sporcular da buralarda korkarak eğleniyor. Korkarak eğlenmenin yeni hali korku evleri... En korkunçlarına girdik; gördük ki, korkmamak işten bile değil. Sayıları 50'yi bulmuş durumda. Gelenlerin kimi korkudan çalışanları dövüyor, kimi baygınlık geçiriyor. Bazıları ise evlilik teklifi yapıp 'hayır' cevabı alıyor.
Geçmişte oldukça zengin olan fakat zamanla işleri kötüleşmiş Yılmaz Ailesi, babaanneleri Saadet Hanım'ın evine taşınır. Ailenin babasının giderek psikolojisinin bozulması sonucu eşi morali yerine gelsin diye ona bir büyü yaptırır, fakat büyü ters teper.
Sonra baba daha da tuhaflaşır ve bir cin olan Şufeyzin ile evlenir, daha sonra da Şufeyzin bu eve musallat olur. Mecidiyeköy'deki bir AVM'de bir anda kendimizi böylesi bir senaryonun ortasında buluyoruz. Hikaye, Siccin 4 filminin birebir aynısı. Kaçış oyunları ve korku evleri üzerine hazırlayacağımız haberin ilk ayağı için Escapist'in bu namlı korku oyununun eşiğindeyiz.
Gamemaster, yani oyunu yönlendirecek üniversite öğrencisi arkadaşımız bize daha hikayeyi anlatırken kapının ağzında son derece yüksek bir "Roooaaaahhh" sesi duyuyoruz ve fotoğrafçı arkadaşım Saffet (Azak) ile yerimizden 10 metre zıplıyoruz. Üzülerek itiraf etmeliyim ki bir ara el ele bile tutuşuyoruz. Oyundaki amacımız, Şufeyzin'in musallat olduğu eve girip odalardaki şifreleri teker teker çözüp ilerleyerek kaçmak.
Herhangi bir panik atak problemimiz, kalp sıkıntımız olmadığını teyit edip eve giriyoruz. İlk aşamada küçücük bir yerdeyiz, şifreyi çözüp ilerlememiz lazım. Fakat fondaki uhrevi sesler, her an bir yerden birisinin çıkıp İstiklal Marşı'nı bize tersten okutma ihtimali, bizi hayli geriyor. Sağ olsun Saffet de bu gergin ortama "Ya çıksak mı, ben kendimi hiç hazırlamadım böyle bir şeye" diyerek tuz biber ekiyor.
Neyse ipuçuları yardımıyla ilk aşamayı geçiyoruz. Şimdi daha büyük bir odadayız. Sağımızda solumuzda ipucu ararken birkaç cansız mankenin aniden düşmesi ve tepeden de kafamıza beklenmedik bir anda boş turşu bidonu yağması ağzımızdan sinkaflı sözcükler çıkmasına sebep oluyor. Oyun bir ara öylesine geriyor ki artık bizi "Yeter" diyoruz ve affımızı istiyoruz: "Tamam çıkarın bizi!" Hakikaten çıkarıyorlar.
BİR KIZ İÇİNE CİN KAÇTI SANDI
BARIŞ KOCA/ESCAPIST
Escapist'in kurucusu aynı zamanda bir reklamcı olan Barış Koca. Macaristan'daki bir tatilleri esnasında gittikleri kaçış oyunundan etkilenerek "Türkiye'de de böyle bir yer açsak nasıl olur" deyip girişmişler ve Mecidiyeköy'de bir AVM'de yer almaya karar vermişler. "Altı odamız var, ilk başta yalnızca biri korku temalıydı. Zamanla talebin fazlalığını görünce üç oyunu korkuya çevirdik. Biri cinci teyzenin evinde geçiyor diğeri ise zombilerle alakalı" diyor Barış Bey. Bizim de deneyimlediğimiz son oyunları ise Siccin 4 filminden uyarlanan oyun. Koca'nın anlattığına göre filmin oyuncuları da bu oyuna girmiş ve hikayeyi bilmelerine rağmen çok korkup tamamlamakta zorlanmışlar.
Bir keresinde oyun esnasında hikaye gereği bir ekip cin çağırırken tavanda asılı duran bir anahtar ekipten bir kızın elbisesinin içine düşmüş. Tabii karanlığın ve atmosferin de etkisiyle kızcağız hakikaten cinin geldiğini düşünüp ortalığı birbirine katmış. Sonra da hem arkadaşları hem de işletme sahipleri uzun bir süre aslında cinin gelmediğini kıza anlatmaya çalışmışlar...
İKİNCİ GÜN
VAMPİRLER TAKSİM'DE
İkinci gün yanıma daha korkusuz olduğunu düşündüğüm fotoğrafçımız İlhami (Yıldırım) Abi'yi de alıp yine daha korkusuz olduğunu tahmin ettiğim Talimhane'deki Vampir Evi'ne gidiyoruz.
Zira korku evreninde üç harflilerin yanında vampir ne ola ki, değil mi? Fatih Sultan Mehmet'in öldürtüp İstanbul'a getirttiği Kazıklı Voyvoda'nın kellesi, burada can bulup vampir olmuş. Üstüne Elena adından bir de sevgili yapmış.
Şimdi bu vampir çift Talimhane'de eski bir apartmanın dördüncü katında kurbanlarını beklerken kapıyı çalan biz oluyoruz. Vampir Evi'ndeki bulmacalar önceki güne kıyasla daha çözülesi, atmosferde travma yaratacak kadar korkunç değil, yer yer keyif de alıyoruz. Yeri geliyor ince uzun koridorda ansızın beliren Elena ile karşılaşıyoruz yeri geliyor kendimizi bir tabutun içinde buluyoruz.
KATAR PRENSESİ BİLE KORKTU
MUSTAFA UYSAL-OYA KAYAALP UYSAL/HOUSE OF VAMPIRE
Talimhane'deki Vampir Evi'nin ardında bir karı-koca bulunuyor: Mustafa Uysal ve Oya Kayaalp. 2015'in Ağustos ayında açmışlar evi. Neredeyse dört yıllık süreçte Katar Prensesi'ni de Deniz Akkaya'yı da Fenerbahçeli futbolcu ve basketbolcuları da ağırlamışlar. Çift "Buradaki korkunun nihai amacı aslında en sonunda insanları güldürebilmek.
İnsanlara bulmaca çözdürmek de değil niyetimiz" diyerek evin felsefesini açıklıyor. Enteresandır evde en sık yapılan etkinlikler arasında evlilik teklifi ve doğum günü organizasyonları bulunuyor.
Hoş kimi zaman gelin adayları aşırı korkup teklife "Hayır" diyormuş ama bir şekilde araya girilip ikna ediliyormuş. Yani burada evlilik teklif etmek biraz bıçak sırtı anlayacağınız.
ÜÇÜNCÜ GÜN
KONAKTA RUHLAR ARASINDA
Ertesi gün soluğu Beşiktaş'ta Dehşet Konağı'nın önünde alıyoruz. Bu kez yoldaşım fotoğrafçı arkadaşımız Hatice (Çinar). Çarşının içinde tarihi bir konağın kapısını araladığımızda kapkaranlık bir ortamda görebildiklerimiz, eski bir sandık, örümcek ağları ve bir fener.
Biz, tabii ki... Hatice merdivenleri çıkarken bir ara "Sen önden gitsen ben sana tutunsam olur mu" diyor. Koşulsuz şartsız öne sürülsem de cesaretimden taviz vermiyorum.
Oyunun hikayesi ile ilgili çok 'spoiler' vermeyelim ama burada da yine şifreler çözüyoruz, tabutlara, zindanlara giriyoruz. Hatta yeri geliyor kelepçeleniyoruz. Yani dertsiz başımıza dert açmaya doyamıyoruz.
65 YAŞINDAKİ BABAANNE TORUNUYLA GELDİ
DAMLA ERSAN/DEHŞET KONAĞI
Damla Ersan asıl mesleği oyunculuk olan birisi. Üniversitenin ardından mesleğe bir yerden adım atmaya uğraşırken ek bir şeyler yapmak isteğiyle bir korku konağı açma fikri geliyor aklına ve Beşiktaş'ta eski, kiralık bir konak bulup kiralıyor.
Oyunun ilhamını ise civarda gerçekten yaşandığı anlatılan Dr. Kemal Bey ve ailesinin hikayesinden alınmış. Ersan "Dini öge kullanmak istemedim, çünkü böyle şeylerin gerçekleşebileceğine inanıyorum" diyor. Aslında klasik bir korku filmi senaryosu tekrarlanıyor oyunda; "Bir grup arkadaş ıssız bir konağa girerler ve başlarına olmadık işler gelir" klişesi işliyor.
Damla Hanım "Konak kendinden ürkünç zaten, durduk yere sesler geliyor, kapılar gıcırdıyor biz de zor alıştık" derken tam bu esnada yan taraftan gelen bir matkap sesiyle olduğu yerden havaya sıçrıyor sonra da "Gördüğünüz gibi dünyanın en korkak insanlarından biriyim. Benim gibi birinin korku evi açması ne kadar ironik artık siz düşünün" diyor.