- Oğulcan, en gencimiz olarak seninle başlayalım. Neler yapıyorsun, nasıl geçiyor hayatın?
- Oğulcan Güler(24): 93 doğumluyum, sanat yönetimi okudum modacı Özlem Süer'le çalışıyorum. Marka sorumlusuyum.
- Sen direkt internete doğdun değil mi? Hayatının doğal bir parçası...
- O.G: Ben ilkokul dörtteyken geldi internet bizim evimize.
- İlk cep telefonuna ne zaman sahip oldun?
- O.G: İlkokul üçte.
- Niyazi Bey telefonun ne kadar kıymetli olduğunu hatırlarsınız. Başvurup eve bağlanması yıllar sürerdi. Siz telefonlu bir evde mi doğdunuz?
- Niyazi Coşkunsoy (54): Hayır tabii ki. 70'li yıllarda telefon almak çok zordu. Babamın görevi itibari ile tercihli telefon istemiştik. Tercihli telefon sadece çok önemli kişilere bağlanıyordu. IBM'in müdürüydü babam. Koskoca bir sitede bir telefon sizde olunca seyreyleyin cümbüşü. Saat 18.30-19.00 gibi akşam yemeği yenirdi. Üst komşumuz gelip asker oğluyla konuşmak için Erzincan'a telefon bağlattırırdı. Biz 23.00 gibi yattığımızda anca telefon bağlanırdı. Babam bağırırdı "Koş amcana haber ver" diye.
- 70'lerin de bir kısmını en azından ergenlik dönemi olarak idrak etmişsiniz ama gençliğiniz 80'lere denk geliyor. Nasıl tarif edersiniz o dönemi?
- N.C: Babamın görevi dolayısıyla Ankara Oran Sitesi'nde büyüdüm parlamenter çocukları ile beraber. Çok değişken bir gelir skalası vardı ama çocukların yaşam tarzları aynıydı. Babalarımızın altında lüks arabalar yoktu.
GÖSTERİŞ ÇAĞINDAYIZ
- Fakir-zengin, alt gelir-üst gelir çok birbirinden ayrı yaşamıyordu sanki o dönemlerde...
- O.G: Şimdi gelir farkı günlük yaşam düzenini çok etkiliyor. Bizim kuşak böyle bir şey yaşamadı. Bizim dönemimiz herkesin sahip olduğunu birbirinin gözüne sokma dönemi. Sosyal medya bizim hastalığımız oldu. Orada herkes neyi varsa, hangi markaya, hangi üst yaşam düzeyine sahipse onu satıyor.
- Nasıl eğlenirdiniz o dönem?
- N.C: En büyük eğlencemiz mahalle oyunlarıydı. Okuldan sonra paldır küldür aşağı inip top oynamak, ıslak bir çamur bulursak çivi oynamak ya da misket oynamak. Bir de bisiklete binmek. Bisiklet lüks bir şeydi. O zamanların Pinokyoları vardı... 3-5 kişide de vardı.
- Arkadaşa 'bir tur vermek' adettendi bisikleti...
- N.C: Tabii bir tur istenirdi. Bir tur vermek, o tur karşılığı para almak.
- Oğulcan senin eğlencelerin nelerdi?
- O.G: Biz de sokakta çok oynadık. Bayblade, tasolar falan. Ama sonra dünyamız bilgisayara kaydı. Oraya sığındık. Bu arada bu telefon meselesine kendi açımdan baktığımda o zaman nasıl buluştuğunuzu anlayamıyorum...
- N.G: O zaman söz sözdü. Evden çıkarken, ev telefonundan arardınız arkadaşınızı.
ATM BİR MUCİZEYDİ
- Oğulcan, sosyal medyayla aran nasıl?
- O.G: Biz orada yaşıyoruz. Olmak isteğimizle olduğumuz arasında kendimizi yansıttığımız bir yer orası. Orada abarttığımız, en iyi hallerimiz var.
- Özlem Hanım, 86 doğumlu olarak, gençliğiniz 2000'lere denk geliyor. Hayatı ilk algıladığınız dönemden neler var aklınızda?
- Özlem Akdoğan (32): İnternet, bilgisayar yoktu. Bilgisayar ve cep telefonu ben ortaokuldayken yaygınlaşan bir şeydi. Faks kullanımını hatırlıyorum. Onun dışında Amerikan Pazarı diye birkavramımız vardı. Oraya ithal çikolata, oyuncak almaya falan giderdik. Uçağa binmek çok önemliydi. İlk uçağa bindiğim zamanı hatırlıyorum. Herkes anlattırmıştı nasıldı diye.
- Oğulcan sen hiç jeton gördün mü?
- O.G: Telefon jetonu gördüm ama hiç kullanmadım. Kart kullandım. Evde eski kullanılmayan jetonlar vardı. Ama obje olarak severim jetonu.
- Ö.A: ATM yeni çıkan bir şeydi bizde, heyecan verici bir şeydi sokakta para çekmek! Ben 2000 kuşağı olarak hâlâ şaşırırım ATM'ye. Heyecanlandırır beni. Oğulcan güler herhalde bu duruma.
- Gaye Hanım, biz sizinle aynı kuşaktanız. 70'ler romantik, 80'ler rüküştü. 90'larda ikisi birden vardı sanki. Biraz romantizm biraz rüküşlük... Bir salaşlık... Ne dersiniz?
- Gaye Tığlıoğlu (44): Her iki kuşaktan da etkilendiğimizi düşünüyorum 90 kuşağı olarak. Böyle bir arada kalmışlık vardı sanki bizde. Bir karanlık, bir içe kapanış vardı. Herkes kendine yeni bir yol alıyordu. Boşuna pop patlaması o dönemde yaşanmadı. Darbenin izleri yeni yeni geçiyordu.
- Müthiş bir arayış ve boşluk duygusu da vardı 90'larda. Kılık kıyafete kadar yansıdı. Salaş oduncu gömlekler, asker botları...
- G.T: Bence 80 darbesinden sonra birçok şeyin yasaklanmasıyla ilgiliydi. Biz biraz izole olduk. Amakendimizi aradık hep. Ben bu sayede sanata, baleye yöneldim.