- Kısa bir süre önceye kadar Bakü'de yaşıyormuşsunuz. Orada mı doğdunuz?
- Dört yaşında Türkiye'den Bakü'ye gittim. Ama kendimi bildim bileli oradaymışım oraya aitmiş gibi hissediyorum.
- Sizde de bir Azeri havası var, benzetiyorlar mı benim gibi?
- Evet benzetiyorlar. Ana dilim Azerice, Rusçayı da çok iyi biliyorum. İlk olarak taşındığımızda Bakü, Sovyetler sisteminden yeni ayrılmıştı. Türkleri çok seviyorlar. Ötekileştirip ayrı görmüyorlar. Hep iki devlet bir millet diyorlar. Gerçekten de öyle yanaşıyorlar. Hiç zorluk yaşamadım. Ötekileştirilmiş insan olmadım. Bazı ülkelerde böyle değil çünkü. Kültür olarak çok yakınız. Sadece Türkiye'nin 20 sene önceki hali derler ya öyle.
- Bakü'de Rus okulunda okumuşsunuz. Ruslar çok disiplinlidir, derler. Okul hayatınız nasıl geçti?
- Özel bir Rus kolejinde okudum. Azerbaycan'da Rusça ikinci ana dil gibi. Yabancılık çekmeyelim diye babam Rus okuluna gönderdi kardeşimle beni. Gittiğim okul sanat okuluydu, yetenek sınavıyna öğrenci alıyorlardı. Mesela raketi tutuşuna bakıp top attırıyorlar. Bilmesen bile yatkınlığına bakıyorlar. Hiç unutmuyorum hoca bana "Kendini fil gibi hisset ve fil gibi davran" demişti. Beni de oyunculuk, drama ve tenise yönlendirmişlerdi.
- Rusların sıkı disiplininden bunaldığınız oldu mu ?
- Bu anlattıklarım keyifli taraflarıydı. Dersler çok sıkıydı. Hatta bir coğrafya hocam vardı derste nefes almaya bile korkuyordum. Hâlâ etkisi vardır. Ama iyi ki bu eğitimi almışım. Çünkü sette çok işime yaradı. Örneğin sete zamanında gitmek, kimseyi bekletmemek, saygısızlık yapmamak hemen hazır olmak gibi. Disiplinli olunca hep öyle devam ediyorsun. Bizde üç dakika bile geç kalsan derse almıyordu hoca.
- Evde Türkçe mi konuşuyordunuz?
- Bizim evde kalan Rus bir abla vardı. Evde çok az Türkçe konuşuluyordu. Türkçeyi çok iyi anlıyordum ama kötü konuşuyordum. Aksanım vardı. Zaten Mersin Anamurluyum. Yazları bir ay geliyorduk Mersin'e. Rusçanın kalıtsal bir kabalığı vardır. Bazı harflerde sorun yaşıyordum. O yüzden kelimeleri yanlış telaffuz ediyordum.