Ülkenizde tiyatro yapmadan orada sahneye çıkmak nasıldı?
Oyun Yunancaydı ve sahneye çıktıktan sonra 1.5 saat boyunca sahnede kalmam gerekiyordu.
Başlarda "Yapamam" dedim. Sonra biraz değiştirdiler; altyazı sistemi olduğu için oyunun yarısına kadar Türkçe oynadım, sonrasında da Yunanca bilmeyen biri gibi davranıp çok iyi Yunanca konuşan birini oynadım.
Oyunu önce Türkçe'ye, sonra İngilizce'ye, sonunda da Yunanca'ya çevirip ezberledim. Ezberlediğim haliyle Yunanca konuşuyormuş gibi yaptım ama yabancı dile yatkınlığımdan dolayı zamanla Yunanca'yı gerçekçi kullandım.
Anladığım kadarıyla bu maceraya para için değil, tecrübe olsun diye atıldınız...
Yok canım, para için yapmadım. Hiçbir şey oyunculuğun getirdiği keyfi vermiyor. Cimri bir adam değilim; hatta bonkörümdür ama istediğim kadar para kazansam da yat ve uçak almam. En büyük lüksüm, lüks bir araç olabilir ama o da şart değil. Hatta Gelibolu'da traktörüm de var. Bu projeyle kariyerime çeşitlilik katmak istedim. Kompleksleri olmayan bir adamım ve başarılı ya da rezil olur muyum gibi dertlerim olmadı; tamamen 'Kendimi daha fazla nasıl geliştiririm?' diye düşündüğüm için tiyatro yaptım. Kendimi geliştirmek istedim, çünkü oyunculuğun yaşı yok. Oyunculuğun tarifi çok kolay; 'Oyuncu oldum' dediğin an, bittiğin andır. Biz emekleyerek çıktık, nasıl ineceğimizi de biliriz. Hep başrol ya da popülarite sahibi olmak bir noktadan sonra insanı yoruyor. Artık 45 yaşındayım ve rolüm neyse onu oynarım, jönlük peşinde koşmam.
Neredeyse tüm jönler, mankenlikten gelen isimler. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunun tam tersini de gördük. Mankenlikten oyunculuğa geçip bugünlere gelemeyen 100 kişi sayabilirim. Mankenlik zor bir meslek ve insanlar sunuculuk, oyunculuk yaparak yeteneklerini farklı alanlarda denemek istiyor. Yapımcı olsam, düzgün fizikli ve güzel yüzlü insanlar oldukları için mankenlerle çalışmayı denerim. Tabii ki çok değerli tiyatro oyuncuları var ama Kıvanç Tatlıtuğ benim arkadaşım ve oyunculuğunu hayranlıkla izliyorum.
ATİNA'DA FOTOĞRAF ÇEKİP TÜRK BASININA SATTILAR
Hayatınızın magazinselleşmesi sizi rahatsız ediyor mu?
Ediyor ama buna engel olamıyorum. Piyasa yapmak ya da insanların birbirine laf atması hiç bana göre değil.
Polemik sevmiyorum, gerek yok. Yoksa çok fırsat ve herkes için söyleyeceğim şeyler vardı ama benim yapıma uygun değil. Bir durumdan memnun değilsem, gider kişinin kendisine söylerim; zaten herkes hatalarını biliyor.
Her şeye rağmen bu sektörden dostlarım da var, yani hâlâ iyi insanlar kaybolmuş değil. Tabii ki basın mensupları da işini yapmaya çalışıyor ve herkese saygım var. Şu anda birlikte olduğum kişiyle ilk kez Atina'daki Nikos Vertis konserinde görüntülendik.
Orada birileri fotoğrafımızı çekmiş ve Türk basınına satmış. Allah'tan çok saçma sapan şeyler yazmadılar.
Hara, sizi oyuncu olarak tanıdı ama sonra tarla süren çiftçi tarafınızı da gördü. Nasıl gidiyor ilişkiniz?
O da var, bu da var; hepsi var. (Gülüyor) Nişanlım Hara çok uyumlu bir insan, kendisi de iç mimarlık bölümünü bitirdi ve ön çalışmasını yaptı.
Kafasında başka işler de var;
YouTube üzerine birtakım şeyler yapıyor, kendisi karar verecek. Birlikte yaşıyoruz, o da şimdi İstanbul'da, buraya uyum sağlamakta bir problem yaşamadı. 2018 yılı için niyetimiz ciddi diyebilirim.
GELİBOLU'DA TARIM YAPIYORUM
Atina'ya gitmenizin bir sebebi de İstanbul'dan kaçmak mıydı?
Biraz kaçış oldu tabii. İstanbul yoruyor ve sizi emiyor. 82 yaşında amcam var, o yaştaki adam WhatsApp öğrenmiş. Hayata adapte olmak mecburiyetindeyiz. Şartlarınıza neresi uygunsa oraya göçersiniz ama ben sadece Atina'ya gitmiyorum. Gelibolu'da bir ceviz bahçem var, orada tarım işiyle uğraşıyorum. 'Burak Hakkı 30 dönüm yer aldı' diye dedikodu yaptılar ama orası 10 yıldır var.