Geleneksel alışkanlıklar çerçevesinde vazgeçemeyenlerin, eti iyi pişirerek ve mümkün olan en az miktarda tüketmesi uygun bir seçenek olabilmektedir. Et tüketiminin arttığı bu süreçte, pişirme tekniği, porsiyon kontrolü ve besin çeşitliliğin sağlanmaya devam etmesinin gerekliliği son derece önemlidir. Etlere uygulanacak olan pişirme yöntemi etin kesilen kısmına göre değişiklik göstermektedir. Yağlı, kas lifleri az ve yumuşak bir etin az ısıda orta pişme derecesinde içindeki su oranını çok azaltmadan kuru pişirme yöntemleri ile pişirilmesi uygun olurken, daha sert ve su miktarı az etlerin sulu pişirme yöntemleri (yahni) ile uzun süre ve kısık ateşte pişirilmeleri önerilmektedir. Hızlı ve yüksek ısı, etin yüzeyini sertleştirerek suyunu kaybetmesini önlerken, aynı zamanda ısı-zaman ilişkisine dikkat edilmemesi halinde etin kuru ve lezzetsiz olmasına da yol açabilmektedir."
Tuğba Küçükkasap Cömert, ayrıca uzun süre yüksek ısıya maruz bırakılan etlerde heterosiklik aminler, akrilamid gibi bileşiklerin oluşması ile et kalitesinin olumsuz olarak etkilendiğini, özellikle direkt ateş üzerinde pişirilen etlerde yağların yanması ve etin dumanla teması nedeni ile kanserojen içerikli kimyasal bileşiklerin ete bulaşma olasılıklarının daha da arttığını dile getirdi.
PİŞİRME SIRASINDA İLAVE YAĞ, KRONİK HASTALIKLARA ZEMİN OLUŞTURUYOR
Genel pişirme önerisinin kısık ateşte, uzun süre, yağ ilave etmenden pişirmenin sağlanması olduğunu aktaran Cömert, özellikle kuyruk yağı veya tereyağının et yemeklerinde kullanılmasından kaçınılması gerektiğini söyledi.
Cömert, bayramda aşırı miktarda et tüketimine bağlı olarak gereğinden fazla protein ve yağ alımı gerçekleştiğini, ek olarak pişirme esnasında ilave edilen yağın birçok kronik hastalığın oluşmasına zemin hazırlayabildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Ayrıca yağ içeriklerinin yüksek olması nedeni ile karaciğer, böbrek, yürek gibi sakatatların tüketiminden özellikle yaşlı bireylerin kaçınması gerekliliğine dikkat çekilmektedir. Diğer yaş grupları tarafından tüketildiği takdirde de porsiyon miktarı mutlaka kontrollü olmalı, iyi pişirilmeli, yanında posa içeriği yüksek taze sebzelerin, salataların tüketimi ihmal edilmemelidir. Kırmızı et, iyi kalitede hayvansal protein kaynağı olmasının yanı sıra, demir, çinko, fosfor, magnezyum mineralleri ile B12, B6 vitaminlerini de içermektedir.
Pişirmenin basınçlı tencerelerde gerçekleştirilmesi, önemli bu besin öğeleri kaybını en aza indirecektir, ağzınıza giren lokmanın kalitesini destekleyecektir. Pişirme yöntemi olarak mangal tercih edilecekse, çoğu kez tekrarlanarak vurgulandığı üzere, et ve ateş arasında en az 15-20 santimetre olması mutlaka sağlanmalı, hızlı pişirildiğinde etin dış yüzeyi sertleşeceğinde içinin pişmeyeceği unutulmamalıdır. Etlerin çiğ veya az pişmiş olarak tüketilmesi önemli sağlık sorunlarına yol açabilmekte, hayvanlardan insanlara birçok hastalığın bulaşma riski ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıklar, gebelerde artan düşük risklilerine kadar neden olabilmektedir, uzun süreli ishaller, halsizlik, uyku hali, dehidratasyon ortaya çıkabilmektedir."