Kalp krizi nedeniyle önceki gün hayatını kaybeden Türk sinemasının 'Güdük Necmi'si Halit Akçatepe'nin kızı Ebru Akçatepe babasının son günlerini anlattı.
Ebru Akçatepe SABAH gazetesine verdiği röportajda, babasının son zamanlarında sürekli olarak ailesi ile birlikte vakit geçirdiğini söyleyerek "Onun en büyük ilacı aile ortamındaki sevgiydi. O da bu sevgiyi sürekli olarak ailesi ve çok sevdiği torunu Zeynep ile yaşıyordu. Onu kucağından indirmez, öpmeye doyamazdı. Zeynep de dedesi için sürekli sevgi dolu mektuplar yazardı. Son yazdığı mektubu doğum gününde vermişti" dedi.
Babasının ölmeden önce çekilmiş son fotoğraflarını ve torunun Akçatepe'ye yazdığı son mektubu paylaşan Ebru Akçatepe, "İlk kalp krizini Kemal Sunal'ın cenazesinde geçirmişti. Dördüncüsü ve sonuncusu da bu oldu. Her şey iyi gidiyordu. Ailesiyle çok mutluydu. Son zamanlarda fizik tedaviye başlamıştı. Ben onun hep yanındaydım. Bazen Bodrum, bazen İstanbul'da kalıyorduk. Sevdikleri de sağolsun sürekli aradı, sordu. Son günlerinde çok mutluydu. O sanatıyla ünlüydü. Magazin haberleri ile değil" diye konuştu.
Halit Akçatepe 19 Kasım 1938 yılında hayata gözlerini Üsküdar'da değil de sanki sanatın göbeğinde açmıştı.
Çünkü babası Sıtkı Akçatepe ailesini karşısına alarak tiyatroya seçen başarılı bir oyuncuydu. Annesi ise neredeyse tüm Yeşilçam filmlerinde ''anne' 'rolüyle izleyenlerin karşısına çıkan Leman Akçatepe'ydi. Hayatlarını tiyatro ve sinemaya veren bir ailenin çocuğu olarak Halit Akçatepe oyunculukla çocuk yaşta tanıştı.
Tesadüf eseri henüz 5 yaşında kendini sinema setinde bulan Halit Akçatepe'nin gönlüne oyunculuk aşkının ilk kıvılcımları düşmüştü. İlkokula adımını attığı sırada İstanbul Şehir Tiyatrosu çocuk bölümünden de içeri girdi.
Küçük Halit'teki yetenek sadece selam verdiği seyirciyi değil beraber sahne aldığı oyuncuları etkilemişti. Onlar bu yaşta az bulunur bir yeteneğe sahip Halit Akçatepe'yi yetiştirmek istiyordu. Ama hayatını tiyatroya adayan babası oğlunun oyuncu olmasından yana değildi. Zira tiyatro para kazandıran bir meslek değildi. O üstüne titrediği evladı Halit'in okuyup başka bir meslekle uğraşmasını istiyordu.
Oysa Halit Akçatepe oyuncu olmak için dünyaya geldiğini anlamıştı. Yine de babasını kırmadı, okumaya devam etti. Ama oyuncu olmaktan vazgeçmek istemiyordu. Henüz çocuk yaştayken bir sürü filmde rol aldı. Hayat Acıları, Kanlı Para gibi filmlerde oynayan Halit Akçatepe artık sinemanın aranan çocuk yüzlerinden biri olmuştu.
Halit Akçatepe büyüyüp jön olamayacağını anladığı zaman da sinemadan vazgeçmedi. Zira onun derdi başrol oynamak değil, iyi oynamaktı. İyi bir oyuncu olma yolunda yürüdüğünü ise gelen röportaj teklifleri ve hayran mektuplarıyla anladı...
Türkiye'nin en iyi liselerinden biri olan Saint Benoint'ten mezun olduğunda babasını kırmamak için üniversiteye girdi. 2 sene iktisat, 1 sene hukuk, 2 sene de sosyal antropoloji bölümlerinde okudu. Ama derslere girmek yerine üniversitede Talebe Birliği'nin gençlik tiyatrosuna yazıldı. Amatör ruhlu arkadaşlarıyla beraber birçok oyun oynadılar.
Babası hala tiyatro peşinde koşan oğlunu ''okumuş serseri'' ilan etti ama artık onu durduramayacağını fark etmişti. Jön olamayan Halit Akçatepe mizacı gereği genelde komik rollerin aranılan yüzü olmuştu. Askerliği bitirip geldiği yıl profesyonel tiyatroya ilk adımını attı.
Sayısız tiyatro oyununda oynayan Akçatepe'yi sinemaya ikna eden ise ünlü yönetmen Sadık Şendil oldu. Şendil'in ısrarıyla Halit Akçatepe 17 sene sonra kendini sinema setinde buldu. Bir Varmış Bir Yokmuş isimli masalsı filmden sonra Kadir İnanır ve Hülya Koçyiğit'le beraber Üç Arkadaş filminde rol aldı.
Sinema filmlerinde rol almaya devam eden Halit Akçatepe'nin yolu Arzu Film'in sahibi yönetmen Ertem Eğilmez ile kesişti. Halit Akçatepe çok heyecanlıydı lakin Ertem Eğilmez zor bir adamdı. Öyle hemen kabul etmedi Halit Akçatepe'yi.. Bir ay boyunca Arzu Film'e gidip sadece bir sandalye üzerinde oturan Halit Akçatepe, Beyoğlu Güzel'i isimli bir filmde oynadığı küçücük rolle sonunda Ertem Eğilmez'in gözüne ve Arzu Film kadrosuna girebildi.