Rus uçağı vurulunca yine 3 parçaya bölündüler. Birinci parça, paralelcilerin ele geçirdiği Cumhuriyet gazetesi gibiPutin'in yalanlarının pazarlamacısı oluverdi.
İkinci parça, Türkiye'nin kulağına kar suyu kaçırma görevini üstlendi. Üçüncü parça, "Rusya'nın uçağını düşürüyorsun, hadi ABD'nin uçağını düşür de görelim" demeye getirdi.
Mesela, Aydın Doğan'ın amiral gemisinde köşe tutan Ahmet Hakanbu tavrı gayet kurnazca sergiledi. Rus tezlerine karşı ABD'ye ihtiyacınız var, sakın "üst akıl" demeyin, sakın şu sıralar ey Amerika demeyin, sakın şu sıralar paralelin arkasında Amerika var demeyin, şeklinde aklı sıra dalgasını geçti. Biraz daha az kurnaz olsaydı, tıpkı o muhterem gibi, "hadi bir Amerika uçağı vur da görelim, hadi vur, vursana, vur hadi…"diyecekti. Sonra da "Uçak uçağı vurur" der miydi, orasını bilemem. Demokratikleşme veya çözüm süreci veya barış süreci gündemdeyken de 3 parçaya ayrılmışlardı. Birinci parça, çözüm süreci vatana ihanettir, hepiniz yargılanacaksınız, dedi. İkinci parça, malum çevrelere, Erdoğan ve Ak Parti'yle sakın barış yapmayın, dedi. Üçüncü parça, erketede, kaosu bekledi. Mahut parçaların alayını bünyesinde barındıran bir adam var.
Öyle ki, barış olunca savaş, savaş çıkınca da barış isteyebiliyor. Vefası, izanı, insafı, hayası yok…Normalde insan içine çıkmaması, dahası, bir klinikte tedavi edilmesi gereken bu adam, son günlerde "iç savaş" çıksın diye hendeklerde dolaşıyor.
Salih Tuna/Yeni Şafak