Bir iddiaya göre, bodrumda, terör örgütünün çok önem verdiği üst düzey iki yönetici bulunuyordu. Yakalanmaları örgütün moral motivasyonunu bozabilirdi. HDP'nin konuyu sahiplenmesinin nedeni buydu. Başka iddialar da atıldı ortaya. Söz konusu evin, aynı zamanda hendek ve barikat eylemlerinin ana karargâhı olduğu söylendi. Karargâhın düşmesi, hendek siyasetinin bitmesi anlamına gelebilirdi. Vs... Fakat, ne olursa olsun, HDP'nin bodruma ilgisi devam etti.
Bodrumda, görmemizin sakınca yaratacağı kişi ya da kişiler mi bulunuyor? Mesela, Amerikalılar...
Bunu, "öylesine" ortaya atılmış bir iddia sayabilirsiniz. Ciddiye almayabilirsiniz... Ben de "ciddiye alınabilir" bir şey söylediğimi düşünmüyorum... Şunu demeye çalışıyorum: O bodrumda bizi çok şaşırtacak bir şey çıksa, şaşırmayız... Terör örgütüyle her düzeyden ilişki kuran, onları ağır silahlarla donatan, terör örgütü tarafından ağırlanmayı ve plaketle ödüllendirilmeyi müttefiklerine karşı sorumsuzca bir hareket olarak görmeyen Amerika'nın o bodrumda suçüstü yakalanması hiç şaşırtıcı olmayacaktır.
Dün, HDP EŞ Başkanı Selahattin Demirtaş konuştu. Bodrumda 90 sivil vatandaş bulunduğunu ve devlet tarafından tek tek öldürülüp "farklı yerlere" atıldığını iddia etti. Bu sayıyı nasıl elde ettiğini bilmiyoruz. Son toplantılarında 32'de karar kılmışlardı.
İster 28, ister 32, isterse 90... Üzerinde durmamız gereken asıl konu şu: Marquez'in "Kırmızı Pazartesi" romanında olduğu gibi, o gençlerin (Kılıçdaroğlu'nun "arkadaşlar" dediği eli silahlı o gençlerin) öldürüleceğini hepimiz biliyoruz. PKK biliyor... HDP biliyor...
Demirtaş biliyor... Barikat ve hendek savunuculuğuna koşulmuş sahte liberaller biliyor... Etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısı, dün itibariyle 700'ü aştı... Kendilerine "öldürerek" bir düzen kurmaları vazedilmişti; öldürüldüler. Bodrumdaki gençler de öldürülecek... Ya çıkıp "usulüyle" teslim olacaklar ya da öldürülecekler.
Soru şu: İnsan hayatına bu kadar düşkün bir görüntü veren HDP, ölüm dışında hangi seçeneği gösterdi o gençlere? Ölmemeleri için ne yaptı? Sonu ölümle bitecek eylemlerine destek vermek ve kutsiyet atfetmek dışında ne yaptı? Kimse güvenlik güçlerinde kabahat aramasın. O gençlerin katili PKK'dır, HDP'dir, Demirtaş'tır, Kılıçdaroğlu'dur, "Sur'da gedik açtığını" düşünen hokkabazlardır, "sakın silah bırakmayın, daha büyüğüne talip olun, bağımsız devlet kurun" diyen sahte liberallerdir, İran'dır, Rusya'dır, Suriye'dir, terör örgütüne özel temsilci gönderen "müttefikimiz" Amerika'dır.
Ahmet Kekeç/Star