NURDENİZ ERKEN / SABAH
TALİH KUŞUNU KÜSTÜRENLER 1
Yoksulluktan zenginliğe, aynı hızla eski hallerine...
Bu yılki yılbaşı çekilişinde büyük ödül 35 milyon lira... İnsanı tatlı hayallere daldıran ikramiye, her yıl olduğu gibi bu yıl da milyonlarca insanı “Ya bana çıkarsa” düşüncesiyle Milli Piyango bayilerinin kapısına sürüklüyor. Ancak “harca harca bitmez” denilen büyük ikramiyelerin ömrü bazen kısa olabiliyor. İmkânsız denen şey gerçek oluyor, milyonlarca kişiden sıyrılıp sizi bulan talih bir anda size sırtını dönebiliyor. Gazete arşivleri parasının tamamını bitirip başladığı yere dönen şans oyunu talihlileriyle dolu. Onlardan biri olan Ordu Perşembeli Hayri Kaya durumu iki cümleyle özetliyor: “Bitmeyecek para yoktur. Harcamayı bilmezsen 35 milyonu da tüketirsin.” İşte bu talihsiz talihlileri bulup hikâyelerini konuştuk. Asla bitmeyeceklerini düşündükleri paralarının ellerinin arasından savruluşunun hikâyelerini buruk bir gülümsemeyle anlatan bu insanlar fakirliği de zenginliği de bir ömüre sığdırdıklarını söylüyor. Ayrıca potansiyel talihlilere parayı elde tutmak için yapılması gerekenleri de anlatıyor...
Üç kez kazandı batırdı ‘yine de çıkabilir’ diyor
62 yaşındaki Mustafa Savgan Talih Kuşu’nu defalarca yakaladı. Ancak her defasında parasını tüketip ayakkabı boyacılığına döndü. Hâlâ ‘yine çıkar’ diyerek bilet almayı ihmal etmiyor.
Şans bir insanın yüzüne kaç kez güler? Bir, iki, beş? İstanbul Cağaloğlu’nda ayakkabı boyacılığı yapan 62 yaşındaki Mustafa Savgan’a şans defalarca gülmüş ama yaşlı adamın yüzü hiç gülmemiş. Çünkü aldığı biletlere defalarca ikramiye vuran Savgan, kazandığı paranın tümünü harcayıp ayakkabı boyacılığı yaptığı aynı köşeye geri dönmüş. Hayatı bir belgesele bile konu olan Savgan hâlâ umutlu. Karnını doyuracak parayı denkleştirdikten sonra kalanıyla şans oyunları oynayan yaşlı adamın hayali ise artık kazandığı para kadar büyük değil. O şimdi sadece bahçeli bir ev, bir de ömrünün son demlerini geçireceği hayırlı bir eş istiyor.
ÇOCUKKEN ÇOK ŞANSSIZDI
İstanbul’un en hareketli semtlerinin birinde 35 yıldır ayakkabı boyacılığı yapıyor Mustafa Savgan. O Cağaloğlu esnafının Şanslı Mustafa Amcası. “Çocukken çok şanssızdım” diyen Savgan 1948 yılında Osmaniye’de doğdu ve henüz küçük bir çocukken önce babasını kaybetti. Annesi başka biriyle evlenince onu ve kardeşini bırakıp gitti. Savgan’ın çocukluğu da gençliği de yersiz yurtsuz, çobanlık yaparak geçti. Askerlik dönüşü bir çiçekçinin verdiği harçlıkla aldığı ilk piyango biletine amorti çıkınca Savgan’ın hayatına bir anda şans oyunları giriverdi. “Taşı toprağı altın” denilen İstanbul’da şansını denemeye karar veren Mustafa Amca, 30’lu yaşlarının başında küçük bir bohçayla İstanbul Cağaloğlu’na geldi. Savgan “Benim namuslu, dürüst olduğumu anlayınca burada barınmama izin verdiler. Akrabalarımdan görmediğim yakınlığı buradaki esnaftan gördüm. Bir handa gece nöbetçiliği yapmam karşılığında yatacak yer verdiler” diye anlatıyor o günleri.
TAKASLI BİLETLE 10 BİN TL
Şansının bir kez döndüğüne inanan Mustafa Amca artık rüyalarında bile Milli Piyango biletleri görmeye başlamış. “Büyük ikramiyenin bana çıkacağını hissediyordum. Biletlere bakar, eğer beğendiğim rakamlar sıralanıyorsa o bileti almak için uğraşırdım. O bileti gece rüyalarımda görürdüm” diyen Savgan için artık piyango bir tutku haline geldi. Gündüz ayakkabı boyacılığı gece bekçilik yapan Savgan’ın başına ilk talih kuşu 1979’da kondu. Biletçinin elinde kalan son biletin rakamlarını beğenen Mustafa Amca bu bileti cebindeki biletle takas etmeyi önerdi. Takasa yanaşmayan biletçiyi cebindeki 100 lirayı da vererek ikna etti. Kendi biletini verip biletçinin son biletini alan Savgan 10 bin lira kazandı. Ardından defalarca küçük ikramiyeler tutturmayı başaran Savgan 1982’de 30 milyon, 1984’te 15 milyon lira kazanarak Türkiye’nin en talihli isimlerinden biri haline geldi.
Kazandığı toplam ikramiye miktarının, ‘o zamanın parasıyla’ bu yılki yılbaşı büyük ödülü olan 35 milyonu geçtiğini iddia eden Mustafa Amca, “Parayla ne yaptın” sorusuna buruk bir gülümsemeyle önce “Paraları hemen harcamadım. İkramiyeleri kimsenin gözü kalmasın diye farklı bankalara yatırdım” diye yanıt veriyor. Sonra derin bir nefes alıyor ve başlıyor anlatmaya: “Tek arzum güzel bir yuva kurmak, ömür boyu mutlu yaşamaktı ama olmadı. Parayı alıp memlekete döndüm. Kendime uygun bir eş aradım. Benim için bulunan eş adayına gönlümü kaptırdım. Yüz görümlüğü olarak kızın ailesine 20 daire aldım. Bir evim bir de tarlam olsun istedim. Hem kızın hem de ailesinin gönlünü edersem hürmet görürüm sandım. Tarlayı da ailesine verdim ama evliliğim cehenneme döndü. Eşim yüzünden düşman edindim. Ölüm korkusu çektim. Paralar kimseye yar olmasın, para yüzünden kimse bana zarar vermesin diye harcamaya başladım.”
“ÖLÜM KORKUSUYLA...”
“Parası olan adamı yaşatmazlar. Bu parayı batırmasaydım şimdi mezarda olurdum” diyen Mustafa Amca’nın İstanbul’a döndükten sonra servetini nasıl tükettiğini 30 yıllık esnaf arkadaşı Yılmaz Tok “Yedirdi, içirdi. Bavullarla bilet alıp esnafa dağıttı. Fakiri fukarayı sevindirdi. Etrafa yararlı kendine zararlı oldu” diyerek anlatıyor. Sahip olduğu servetin pek çok girişimci ve bankerin dikkatini çektiğini anlatan Savgan “ O dönem Banker Kastelli bile peşime düştü. Birlikte parayı işletmeyi teklif etti. Kabul etmedim. Bir avukat da gıda sanayine yatırım yapmayı önerdi, uzun süre peşimde koştu. Onu da savuşturdum” diye konuşuyor.
ARKADAŞLARI DA ŞANSLI
Mustafa Amca arkadaşları için de yıllarca şans oyunu oynadı ve onlara da ikramiyeler kazandırdı. Onun bilet verdiği bir hamal 1991’de 5 milyar kazandı. Tekstilci bir arkadaşına verdiği bilete de 75 bin lira çıktı. Artık Cağaloğlu’nda her büyük ikramiye öncesi Mustafa Amca’ya bilet çektirmek ya da rakam söyletmek gelenek oldu. Eşine ve eşinin ailesine yar etmek istemediği parayı har vurup harman savuran Mustafa Amca, paralar suyunu çekince emektar boyacı sandığını alıp sokaklara döndü. “Neden eşinden para istemedin” diye soranlara sinirlenen Mustafa Amca “Erkek adam hediye ettiği şeyi geri almaz. Aç kalır dilenirim ama yine istemem” diyor. Parası olduğu dönem dostunun de çok olduğunu anlatan Mustafa Amca şimdi vefasız dostlardan şikâyetçi.
UMUDUNU KORUYOR
“Hayal ettiğim hiçbir şeyi gerçekleştiremedim. Aslında en büyük arzum sıcak bir yuvaydı” diyen Mustafa Amca umudunu yitirmemiş. Karnını doyuracak kadar parayı ayırdıktan sonra şans oyunlarına da para ayıran Savgan bu yılbaşında da bilet alacağını söylüyor.
Ama artık hayalleri şimdiye dek kazandığı paradan çok daha küçük. “Memlekette başımı sokacak bahçeli bir evim ve kalan sayılı günlerimi geçireceğim bir eşim olsun istiyorum. Hayatta en büyük zenginlik huzur” diye konuşan Mustafa Amca “ Öyle 35 trilyon istemiyorum. Bana bir trilyon da çıksa yeter. Ama içime doğuyor talih kuşu bana küsmedi. Bir gün yine omzuma konacak” diyerek gülümsüyor.
Büyük ikramiyeyle neler alınır?
50 liralık 700 bin banknot eden 35 milyon liralık ikramiye yan yana dizildiğinde 6 bin 630 metrekare alan oluşturuyor. Bunlar yan yana dizildiğinde bir futbol stadyumunun zeminini kaplıyabiliyor. Yine aynı şekilde 50 liralık banknotlar uç uca eklendiğinde ise İstanbul’dan Tekirdağ’a (132 kilometre) ulaşıyor. İnsana çılgın hayaller kurduran bu para ile neler alınmaz ki? İstanbul Bilirkişiler Derneği Başkanı Mali Müşavir Yaşar Aslan’a göre bu parayla 84 bin 337 adet Cumhuriyet Altını, 473 kilo külçe altın, 10 milyondan 3 tane 10-12 kişilik özel jet uçağı, 400 bin liradan 88 adet Mercedes SLS AMG otomobil, 550 bin liradan 64 adet BMW 760 Li otomobil, İstanbul’un Şişli, Mecidiyeköy, Taksim gibi merkezi yerlerinde ortalama 400 bin liradan 88 apartman dairesi, yüzen saray gibi 3 adet süper lüks yat satın almak mümkün. Yok, parayı vadeli banka mevduatında değerlendireceğim derseniz de elde edeceğiniz aylık faiz geliri yaklaşık 250 bin lira.
HAYATI BELGESEL OLDU
62 yaşındaki Mustafa Savgan Talih Kuşu’nu defalarca yakaladı. Ancak her defasında parasını tüketip ayakkabı boyacılığına döndü. Hâlâ ‘yine çıkar’ diyerek bilet almayı ihmal etmiyor. Mustafa Savgan’ın yaşamını Ender Yeşildağ ve Mehmet Özgür Candan “Kaybedebilme Kabiliyeti” isimli bir belgesele dönüştürdü. 2006’da başlanıp 2008’de tamamlanan 52 dakikalık belgeselde Mustafa Amca’nın defalarca yüzüne gülen talihiyle kazandığı paraları nasıl tükettiği kendi ve esnaf arkadaşlarının ağzından anlatılıyor. Kültür Bakanlığı’nın desteklediği ve ulusal ve uluslararası birçok festivalde gösterilen film öncesi Mustafa Amca projeye önce soğuk bakmış. Filmin yönetmeni ancak bir ayda ikna edebilmiş.
TALİH KUŞUNU KÜSTÜRENLER 2
‘Memuriyete dönmek ikinci piyangom oldu’
Ayhan Yalçınkaya 1995’te büyük ikramiyenin yarısı 10 milyarın sahibi oldu. Hemen memurluğu bıraktı, herkese yardım etti. Ardından birçok iş denedi ama bir türlü başarılı olamadı. Birgün baktı ki parasız kalıp bankalara borçlanmış. 6 yıl uğraştıktan sonra yeniden memurluğa döndü.
Edirne’de yaşayan Ayhan Yalçınkaya’nın hayatı 1995’te kazandığı 10 milyar liralık ikramiye ile tamamen değişti. Sosyal Sigortalar Hastanesi’nde memur olarak çalışırken istifa edip kendi işini kurmaya karar veren Yalçınkaya, hiçbir işte dikiş tutturamayınca servetini kısa sürede tüketti. “Çok şükür başımı sokacak evim ve arsam var” diyen Yalçınkaya istifa ettiği memuriyete dönmek için 6 yıl uğraştı. Şansın ikinci kez kapısını çalacağına inanan Yalçınkaya haklı çıktı ve binlerce kişinin katıldığı memuriyete geri dönüş atamaları için yapılan çekilişte talihinin yardımıyla işine kavuştu . Dört ay önce, zengin olup bıraktığı işine geri dönen Yalçınkaya şimdi bir çocuk kadar mutlu. Milli piyango biletini tutmaya bile tövbe eden Yalçınkaya “Alnımın teriyle kazandığım paranın bereketi gibisi yok” diyor.
YARIM BİLET ALDI
Memur Ayhan Yalçınkaya her ay yaptığı gibi 1995’te 30 Ağustos Zafer Bayramı şerefine 20 milyar ödülün verildiği Milli Piyango için seyyar biletçiden bir yarım bilet satın aldı. Çekilişin ertesi günü arkadaşlarıyla birlikte biletini kontrol eden Yalçınkaya sevinç çığlıkları arasında milyarder olduğunu öğrendi. “Haber öyle çabuk yayıldı ki eve gittiğimde eşim 10 milyar kazandığımı biliyordu” diyen Yalçınkaya’nın ilk işi biletini notere onaylatmak oldu.
Artık hayatı tamamen değişen Yalçınkaya bankaya yatırdığı parasını nasıl işleteceği ile ilgili hayaller kurmaya başladı. İki çocuk babası olan talihli, işini seviyor ve bırakmayı düşünmüyordu. Ancak arkadaşları, “Artık milyardersin, bırak da bir gariban çalışsın” deyince istifa etmeye karar verdi. Yalçınkaya “O dönem başhekimim gitmemem için yalvarmıştı. Keşke onu dinleseymişim” diyor.
NE ÇOK AKRABA VARMIŞ
Bir günde istifasını veren Yalçınkaya’nın çevresi bir anda tanımadığı akrabalarla dolmuştu. Borç isteyenleri kıramayan Yalçınkaya elinden geldiğince dostlarına yardım etmeye çalıştı. Bu arada 7 daire, 5 dönüm arsa ve iki otomobil alan Yalçınkaya kendi işini kurmak için kolları sıvadı. Önce bir rot-balans dükkânı açan talihli, kısa süre sonra babasıyla anlaşmazlıklar yaşamaya başladı. İşleri ters giden Yalçınkaya dükkânını kapatıp şansını tuhafiyecilikte denemeye karar verdi. Aile içi anlaşmazlıkları gittikçe artan, diğer yandan da tutunduğu işlerde dikiş tutturamayan Yalçınkaya otomobil kiralama işine kalkışınca parasının büyük bölümünü tüketti. O dönem her şeyi bırakıp Bursa’ya yerleşmeye karar veren genç adam, bu kararından da babası felç geçirince vazgeçmek zorunda kaldı. Yanlış yatırımlarla parasını kaybeden Yalçınkaya bir de bankalara borçlandı. Evlerini ve otomobillerini satmak zorunda kalan Yalçınkaya 2 yıl boyunca işsiz kaldı.
İŞİNE DÖNMEK İÇİN 6 YIL UĞRAŞTI
“İşsiz güçsüz kalınca bir anda yanımdaki tüm akrabalarım dağıldı. Zor günümde kimseyi yanımda bulamadım” diyen Yalçınkaya o dönem memuriyete dönmeyi kafasına koydu. Çalışma Bakanlığı’na dilekçe verip defalarca başvuruda bulunan Yalçınkaya tam 6 yıl boyunca memuriyete dönme mücadelesi verdi.
Bu arada Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’nin koruma görevlisi olarak işe başlayan Yalçınkaya, bankaya olan borçlarının da çoğunu ödemeyi başardı. “Şans sana ikinci defa gülmez.
Boşuna uğraşma, memur olamazsın” diyen arkadaşlarına inat yılmayan Yalçınkaya’nın başına talih kuşu ikinci defa yine Ankara’da çekilen kurada kondu. 4 ay önce memuriyete dönüş atamaları için yapılan çekilişte binlerce kişinin arasından kendi isminin çıkmasını “İkinci piyango” olarak nitelendiren Yalçınkaya şimdi Edirne İl Sağlık Müdürlüğü’nde memur olarak çalışıyor ve çocuklar gibi mutlu.
‘YİNE ZENGİN OLACAĞIM’
“PARA çıktığında 29 yaşındaydım. O yaşa kadar bir gün bile tatil yapmamıştım” diyen Ayhan Yalçınkaya geriye dönüp baktığında 10 yıl doya doya gezmiş olmaktan hiç pişman olmadığını anlatıyor. O dönem çocuklarım küçüktü, onların geleceği için plan yapamamıştım diyen talihli şimdi çocuklarının geleceği için çalıştığını anlatıyor. Elinde iki evi ve arsası kaldığı için şükrettiğini anlatan ve “Alnımın teriyle kazandığım paranın bereketi bir başka” diyen Yalçınkaya “İnanıyorum, ben yine zengin olacağım ama bu kez çalışarak” diye konuşuyor. Artık şans oyunları oynamaya tövbe ettiğini anlatan Yalçınkaya “ Ama arkadaşlar için bilet çekiyor rakam söylüyorum. Edirne’de adım ‘Eski Milyarder’ diye konuşuyor. Yılbaşında çekilecek 35 milyonluk ikramiye için “Allah talihliye yardım etsin. O kadar parayı insan yönlendiremiyor” diyen Yalçınkaya bir de uyarıda bulunuyor: “Aman bilmediğiniz işe girmeyin. Paranızı gayrimenkule yatırın.”
TALİH KUŞUNU KÜSTÜRENLER 3
İkramiye çıktığında çaycıydı, yine çaycı
2003’te Sayısal’dan yaklaşık 900 bin lira kazanan Ordulu Hayri Kaya, parasını aynı hızla kaybetti. Hapse bile düşen Kaya, yine çaycılık yapıyor. Bir daha para çıkarsa fakirleri sevindirecek.
Bir bankada çaycılık yapan Ordu Perşembeli Hayri Kaya’nın hikâyesi 5 Ocak 2003’te Sayısal Loto’dan kazandığı 844 bin 156 bin 90 liralık ikramiye ile başladı. Kaya çekilişi evindeki televizyondan izliyordu. Topların tamamı sıralandığında Kaya’nın hayatı artık tamamen değişmişti. Yan yana sıralanan rakamlar Kaya’nın yaklaşık 900 bin lira kazandığını belgeliyordu. Genç talihli haberi ilk önce eşine ve anne babasına verdi. Ancak kısa sürede Kaya’nın ikramiye kazandığını duymayan kalmamıştı.
İKİ AYDA 4’TE BİRİNİ HARCADI
Bir gecede zengin olan çaycı Kaya’nın çevresi akraba ve arkadaşlarıyla dolmaya başladı. O günleri “Para çıktığını duyan eve koştu. Beni çaycı olarak çalıştığım bankada müdürün odasına kilitlediler” diye anlatıyor ve kendisine ilk iş olarak son model bir cip aldığını söylüyor. Kaya, “Para her ay iyi faiz getiriyordu. Eve sabah 06.00’da dolmaya başlayan misafirlerin tek derdi paraydı. Kimseyi geri çevirmedim” diye anlatıyor. Zenginliğin büyüsüne kapılan genç adam, parasını hızla harcamaya başladı. Hatta iki ayda 200 bin lira harcadığı için çalıştığı bankanın müdürü ikazda bulununca İstanbul’a gitmeye karar veren Kaya’yı babası “mafyanın eline düşersin” diyerek geri döndürdü.
5 AY HAPİS YATTI
Kalan parasıyla iş kurmaya karar veren Kaya, bir arkadaşının ısrarıyla yağ işine girdi, tabii tüm masrafları o karşılayacaktı. Kısa sürede başarısız olduklarını anlayan Kaya, farklı alanlarda girişimlerini sürdürdü. Halı sahacılıktan PVC sektörüne kadar birçok işe girdiğini hiçbirinde tutunamadığını söyleyen Kaya, “Hatta ağabey dediğim bir belediye başkanının adını verip, ‘Paraya sıkışmış yardımcı ol ama parayı götürüp sen verme’ dediler, inanıp aracı sandığım kişilere verdim, dolandırıldım” diye anlatıyor başına gelenleri. Bir de balcılık işinde dikiş tutturmak isteyen Kaya, belki de en çok bu işten zarar gördü. Bal karşılığı 34 bin liralık senet verdiğini ancak geri alamadığını söyleyen Kaya, “Senetleri ödediğim halde geri alamadım. Beş ay cezaevinde yattım. Orada hayatı ve gerçek arkadaşlarımı tanıdım” diyor. Kurduğu işlerde parasını tüketen, üstüne borçlanan Hayri Kaya’nın kazandığı parayla aldığı tek evinin kapısına da icra geldi. Genç adamın evi de artık icradan satılmıştı. Kaya’nın ailesi akrabalarına hatta bir süre camiye sığındı.