Abja: Dere, çay. (Lazca)
Abril: Vadi. (Çeçence)
Açanay: Ay gibi aydınlık saçan. (Türkçe)
Açangül: Gül gibi açılmış olan.
Açelya: Fundagillerden kokusuz ve güzel renkli çiçekler açan bir bitki.
Açıkalın: Dürüst, çekinecek bir durumu olmayan. (Türkçe)
Açılay: Ay gibi parlayan, ay gibi güzel olan. (Türkçe)
Açkıngül: Açılmış gül gibi güzel olan. (Türkçe)
Adacan: Adada doğan ve adada yaşayan, sevilen kişi. (Türkçe)
Adagül: Adada yetişen gül.
Adalet: Hak ve hukuka uygun, dürüstlük, doğruluk. (Arapça)
Adani: Doğurgan, üretken. (Kürtçe)
Adanır: Ünlü, adı anılır. (Türkçe)
Adıcan: Adıyla sevilen, adı sevgili olan. (Türkçe)
Adıgül: Adını gülden alan. (Türkçe)
Adıgüzel: Adı sevilen, beğenilen, iyi olan. (Türkçe)
Adıışık: Adını ışıktan alan. (Türkçe)
Adınur: Adını ışıktan olan, adı ışık saçan. (Türkçe)
Adışah: Adını şah ailesinden alan. (Türkçe)
Adışık: Adı güzel olan, adı aydınlık olan. (Türkçe)
Ahsen: Çok güzel, en güzel. (Arapça)
Ahu: Ceylan, maral, karaca, parlak ve güzel bakışlı göz, güzel, zarif kadın.
Ajda: Diş diş olan, çentik, sürgün, filiz. (Türkçe)
Ajik: Badem, küçük dal (Ermenice). Sürgün, filiz. (Kürtçe)
Akabi: Sevgi (Rumca)
Akal: Beyaz ve kırmızı. (Türkçe)
Akalın: Alnı açık olan, dürüst. (Türkçe)
Akaltan: Hem beyaz hem kırmızı olan şafak. (Türkçe)
Akaltın: Akaltun: Beyaz altın, altın gibi parlak. (Türkçe)
Akanay: Gökyüzünde ayın hareketi. (Türkçe)
Alper : Cesur asker, yiğit asker.
Alperen : Hem din adamı hem komutan olan yiğit.
Altemur : Demirin korlaşmış kırmızı hali.
Âmir : İmâr eden.
Ammâr : Bir yeri bakımlı hale getiren.
Arda: Asa
Aşkın : Aşmış, ileri, üstün, seçkin.
Ata : Baba, dede, yaşlı, tecrübeli, bilgili.
Atalay : Tanınmış, ünlü.
Atâullah : Allah'ın hediyesi, ihsanı, lütfu.
Aksel: Beyaz renkte taşkın su. (Türkçe)
Aksen: Sen beyaz ve aydınlıksın. Temiz, doğru, namuslusun. (Türkçe)
Akses: Sesi aydınlık saçan. (Türkçe)
Aksev: Aydınlığı sev.(Türkçe)
Alam: Dünya. (Ermenice)
Alanay: Ayın ışık saçtığı yer. (Türkçe)
Alanur: Çok renkli ışık. (Türkçe)
Alapınar: Alaca pınar. (Türkçe)
Alasu: İyi su, temiz su. (Türkçe)
Avşar : İşi hemen yapan.
Aykan : Kanı parlak ve canlı.
Aykut : Armağan, mükafat, ödül.
Aytekin : Ay gibi tek ve biricik olan, çok değerli.
Ayvaz : Koca, eş.Anka: Efsanevi bir kuş. (Türkçe)
Ankine: Çok değerli, kıymetli. (Ermenice)
Anjel: Melek. (Ermenice)
Anmeğ: Masum. (Ermenice)
Anna: İyilik etmek. (Ermenice)
Aydan: Güzelliğini aydan alan, aya ilişkin, aydan bir parça, aydan olan.
Aydanur: Ay gibi ışıklı. (Türkçe)
Aydeniz: Ay gibi parlayan deniz. (Türkçe)
Aydın: İleri düşünceli, açık, anlaşılır, ışıklı, parlayan. (Türkçe)
Aydınay: Aydınlık, ay gibi. (Türkçe)
Azime: Büyük, yüce, kararlı. (Türkçe)
Azize: Saygın, sevgili, kutsal. (Farsça)
Azmidil: Gönül yüceliği. (Azerice)
Azmi: Dürüst. (Ermenice)
Azra: El değmemiş kız, üstünde yürünmemiş kum, delinmemiş inci. (Türkçe)
Babacan : Cana yakın, güvenilir, anlayışlı.
Baha : Değer, kıymet, zariflik, üstünlük.
Bahadır : Yiğit, cesur, kahraman.
Barın: Güç, Kuvvet
Battal : Kahraman, cesur, çok büyük.
Batu : Güçlü, kudretli.
Bedir : Dolunay. Ayın ondördü gibi güzel.
Behcet : Sevinç, güler yüzlü, şirin.
Behlül : Çok gülen, hayır sahibi, cömert.
Behnan : İyi huylu, güler yüzlü, herkesçe sevilen.
Bade: İçki, şarap. (Farsça)
Badegül: Gül renkli şarap. (Farsça)
Bağlan: Sevdiğine bağlı kalan, sev, demet. (Türkçe)
Bahar: İlk yaz, ilkbahar, ilk yaz çiçekleri. (Farsça)
Bahriye: Denizle ilgili. (Arapça)
Bahtıaçık: Şanslı. (Türkçe)
Bahtıgür: Şansı çok olan. (Türkçe)
Bahtışen: Şansı sevinçlerle dolu. (Türkçe)
Bakanay: Apaçık görünen ay. (Türkçe)
Bakinaz: Sürekli nazlanan, çok nazlı. (Farsça)
Belkıs: Efsaneye göre Saba ülkesinin kraliçesi. (Türkçe)
Belma: Sakin, yumuşak. (Farsça)
Beliz: Belirli olan iz, işaret. (Türkçe)
Beren: Kuzu, koyun yavrusu, ünlü, güçlü, akıllı.
Berfi: Zambak (Kürtçe)
Berfin: Kar toplayan güneşli hava. (Kürtçe)
Boncuk: Çeşitli maddelerden yapılan yuvarlak renkli, süs taşı. (Türkçe)
Bozçin: Dişi geyik. (Türkçe)
Buket: Çiçek demeti. (Fransızca)
Bilgehan : Derin bilgi sahibi hakan.
Bişr : Güler yüzlü.
Buğra : Erkek deve, hindi, aslan.
Burak : Peygamber efendimizin Miracda bindiği at.
Burhan : Delil, sağlam delil, hakkı bâtıldan ayıran.
Bülent : Yüksek, yüce, uzun.
Burçin: Burçin: Dişi geyik. (Türkçe)
Burla: Üzüm. (Kıpçakça)
Büğe: Su bendi. (Türkçe)
Büklüm: Bükülmüş, halka olmuş. (Türkçe)
Canözlem: Candan özleyen. (Türkçe)
Cansel: Hayat veren su. (Türkçe)
Cansen: Sen can gibi dostsun. (Türkçe)
Canses: Sesi can veren. (Türkçe)
Cansev: Sevgi dolu. (Türkçe)
Cemre: Ateş halinde kömür, ilkyaz arefesinde havada, suda, toprakta oluştuğu varsayılan ısı yükselişi. (Türkçe)
Cevher: Öz, maya, değerli taş. (Arapça)
Ceyda: Uzun boylu ve güzel. (Arapça)
Ceyhan: Su gibi akan, Akdeniz bölgesinde bir nehir. (Türkçe)
Ceylan: Gözlerinin güzelliğiyle ünlü, zarif, ince bacaklı hayvan, ceren.
Cafer : Çay, dere, küçük akarsu.
Câbir : Cebreden, zorlayan, galip gelen.
Can: Ruh. Aziz, sevgili. Gönül.
Candar : Silahlı asker.
Caner : Can dostu.
Canib : Yan, taraf, yön.
Cantekin: Biricik can, can şehzade
Cârullah : Allah'a yakın olan, Allah dostu.
Celâl : Azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi.
Çelebi : Efendi, görgülü ve ince insan.
Çağdaş: Yaşanılan çağın koşul ve gereklerine uygun olan, yaşıt. (Türkçe)
Çağıl: Çakıl, çağla ilgili, akan su sesi. (Türkçe)
Çağın: Yıldırım, şimşek. (Türkçe)
Çağla: Badem, erik, kayısı gibi meyvelerin taze yemişi. (Türkçe)
Çevren: Gökyüzünün yerler birleştiği yer, ufuk. (Türkçe)
Çevrim: Sınır, girdap, değişme. (Türkçe)
Çisen: İnce ince yağan yağmur, çiy.
Çisil: İnce ince yağan yağmur. (Türkçe)
Çiçek: Bir bitkinin üreme bölümünü taşıyan, renkli, kokulu, güzel yeri.
Defne: Yaprakları güzel kokulu, kış ve yaz yeşil kalan bir ağaç. (Yunanca)
Değer: Yüksek nitelik, üstün yetenek. (Türkçe)
Deha: Dahi, yüksek zekası olan. (Arapça)
Deniz: Büyük, tuzlu su kütlesi. (Türkçe)
Deren: Toplayan, hasat zamanı. (Türkçe)
Derim: Çadır. (Türkçe)
Dilge: Güzel konuşan kişi. (Türkçe)
Dilhan: İçten ve yürekten konuşan. (Farsça)
Dilmen: Güzel konuşan, dil bilen, güzel sözler söyleyen. (Türkçe)
Duygu: İnsanın iç dünyasındaki hisler. (Türkçe)
Duygucan: Candan duygulanan. (Türkçe)
Duygun: Duygulu, hassas, hisli kişi. (Türkçe)
Dâhi : Üstün zekalı, son derece zeki, anlayışlı.
Dâi : Dua eden, duacı, hak dine çağıran.
Dânâ : Çok bilen, bilgili.
Daniş : Bilgi, bilme, biliş, ilim.
Danişmend : Bilgili, âlim.
Dâver : Doğru ve insaflı olan, âdil hükümdar.
Derviş : Allah için alçak gönüllüğü kabul eden.
Dilhan : İçten, gönülden söyleyen.
Dilaver : Yiğit, yürekli, erkek.
Doğan : Atılgan ve yiğit.
Dülger : Marangoz.
Ebru: Kaş, kâğıt ve kumaş boyama sanatı, bulut renginde. (Farsça)
Ece: Kraliçe, güzel kız, ana. (Türkçe)
Erdem: Fazilet, kişilik yetkinliği, iradeli olma. (Türkçe)
Ezel: Başlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman. (Arapça)
Ezgi: Nağme, şarkı, seslerin melodisi. (Türkçe)
Ezgin: Sesi düzenli gelen, ezilmiş, bezmiş. (Türkçe)
Ezman: Gök, sema. (Kürtçe)
Eylem: Harekete geçme, bir edim gerçekleştirme. (Türkçe)
Eylül: Yılın dokuzuncu, sonbaharın ilk ayı. (Farsça)
Ecehan : Hanların başı.
Ecmel : En güzel, en yakışıklı.
Ecvet : En cömert, varını yoğunu dağıtan. En iyi olan.
Ede : Ata, büyük kardeş, ağabey.
Edhem : Kara donlu, yağız at.
Efe : Batı anadolu yiğidi, zeybek.
Efken : Atıcı, yıkıcı.Erhan : Yiğit hakan.
Erkam : Rakamlar, isimler.
Erkan : Esaslar, direkler, reisler.
Erkin : Bağımsız hareket eden.
Erman : Arzusu, isteği olan.
Erol: Sözünde duran er.
Ertuğrul : Temiz, yürekli, doğru insan.
Esat : Çok uğurlu ve mutlu.
Esed : Aslan, gazanfer, cesur.
Esved : Siyah, esmer.
Eflah : Tamamiyle kurtulan, en çok talihe kavuşan.
Ekmel : En olgun, mükemmel.
Ekrem : Çok cömert, iyiliksever, keremi lütfu çok olan.
Fatmagül: Gül gibi güzel, yeni anne olmuş kadın. (Arapça)
Fatoş: Fato: "Fatma" adının halk arasında latifeli bir şekilde söylenişi.
Fazilet: Erdem, insanın iyi huyları. (Arapça)
Feyza: Bolluk, çokluk, coşma, taşma, gürlük, verimlilik. (Arapça)
Feyzan: Suyun taşması, coşması. (Arapça)
Fındık: Küçük ağaçlarda yetişen kabuklu, besleyici yemiş. (Yunanca)
Fırat: Tatlı su, ülkemizin en uzun nehri. (Arapça)
Fulden: Beyaz çiçekli, güzel kokulu ağaç. (Arapça)
Fulya: Nergisgillerden sarı, beyaz çiçekleri olan, güzel kokulu bir çiçek. (İti)
Funda: Çalı görünüşünde bir bitki, süpürge otu. (Türkçe
Feda : Kurban olma, gözden çıkarma.
Fedai : Canını esirgemeyen, can vermeye hazır.
Feramuz : Şanlı, şerefli, ün kazanmış.
Feramuş : Hatırdan çıkan, unutulan.
Ferhan : Sevinçli, neşeli, ferahlı, şen, memnun.
Ferhat : Sevinç, neşe sahibi.
Feridüddin : Dinin en üstünü.
Feridun : Tek, eşi ve benzeri olmayan, kıymetli cevher.
Ferman : Emir. Padişahların tarafından verilen emir.
Feyyâz : Feyz, bereket ve bolluk veren.
Feyzullah : Allahü teâlânın feyzi.
Fuat : Kalb, gönül.
Furkan : İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren.
Fuzuli : Fazla, anlamsız, yersiz.
Gediz: Su birikmiş çukur, Ege'de bir akarsuyun adı. (Arapça)
Gamze: Süzgün bakış, yan bakış, çene veya yanaktaki çukurluk. (Arapça)
Gaye: Amaç, erek, hedef. (Arapça)
Gizem: Çözülemeyen sır. (Türkçe)
Gonca: Tam açılmamış çiçek, gül tomurcuğu. (Farsça)
Gökay: Gökteki ay. (Türkçe)
Gökben: Duru, aydınlık. (Türkçe)
Gökçen Mavi gözlü. (Türkçe)
Gülce: Güle benzeyen, gül gibi.
Gülsen: Gül gibisin. (Türkçe)
Gülser: Gül yüzlü (Türkçe)
Güneş: Yeryüzünün bulunduğu galaksinin ışık ve enerji yıldızı. Aydınlık ve energi dolu kişi. (Türkçe)
Güzin: Saçilmiş, seçkin, beğenilen. (Farsça)
Gazanfer : Yiğit, aslan gibi cesur.
Gazi : Savaştan sağ dönen.
Gevheri : Pırlanta gibi temiz insan.
Gıyas : Yardım eden.
Giray: Kırım hanı.
Gürbüz : Toplu, güçlü dinç erkek.
Hazan: Sonbahar, güz, son yaz, yaprak dökümü. (Arapça)
Haziran: Yılın altıncı ve en güzel ayı. (Arapça)
Hera: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıcı. (Yunanca)
Hürsel: Sel gibi özgür.
Hürsen: Özgürsün.Habbab : Seven, sevgili, dost.
Hafi : Güler yüzlü, çok ikramcı, gizli.
Hafid : Torun.
Hakan : Türk hükümdarı.
Haki : Hikaye eden, anlatan.
Hakkı : Doğru olan, irfan sahibi, insaflı.
Haldun : Devamlı yaşlanıp ihtiyarlamayan.
Hüveyda: Belirgin, apaçık, ortada, belli. (Farsça)
Hüzzam: Türk müziğinde en eski makamlardan biri. (Farsça) Hasan : Güzel, iyi, hoş.
Halil : Dost, sevgili, samimi dost, içten arkadaş.
Haluk : İyi ve güzel huylu, geçim ehli, İslama yakışır.
Iğıl: Yumuşak akan su. (Türkçe)
Ildız: Yıldız. (Türkçe)
Ilgaz: Atın dörtnala koşması. Batı Karadeniz'de bir sıradağ ve bir ilçenin adı, akın, hücum. (Türkçe)
Ilgı: Soy sop, sürü, çoban. (Türkçe)
Ilgım: Işık yanılsaması, serap, belli belirsiz görünme, ufuk. (Türkçe)
Ilgın: Hafif esinti, hafif, ince, serap, hayal. Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç. (Türkçe)
Ilgıt: Hafif esinti. (Türkçe)
Ilım: Uzlaşmacı, yumuşaklık. (Türkçe)
Işıl: Parlayan, ışıldayan, parlaklık. (Türkçe)
Işılar: Parlayan, ışıldayan, neşeli, canlı. (Türkçe)
Işılay: Parlayan ay, ay gibi (Türkçe)
Itır: Güzel koku, bir çiçek adı. (Türkçe)