YARIN BİZİMDİR!
Necip Fazıl'ın büyük bir mütefekkir olduğunu vurgulayan Erdal, "Doğu'nun, Batı'nın, dünyanın muhasebesini yaptı. Bunları kendileri ve iktidarları için tehlike görenlerin belâlarına sabretti. Anlayışsızlıklara, basiretsizliklere katlandı. Millet bunları görmeyecek mi? Ye'se düşmüş milletine yarın ümidi aşıladı. Milletinin şahsında, İslâm dünyasına; 'Yarın, elbet bizim; elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!' diyerek ümit verdi. İyinin ve kötünün ne olduğunu ve kimler olduğunu; kimlerin sevilmesi ve kimlerden nefret edilmesi gerektiğini, hatır gönül dinlemeden haykırdı... Milletini millet yapan tesir kaynaklarını söyledi" şeklinde konuştu.
MİLLETE ÜMİT AŞILADI
1970'lı yıllarda Necip Fazıl Kısakürek ile yolu kesişen yazar Yahya Düzenli, "Üstad Necip Fazıl'ın vefatının 40. yıldönümünde hatırlanması önemli. Bu hatırlamanın; O'nun bir ömür çilesini çektiği, mücadelesini verdiği 'Allah ve Resulü Davası'nı hissedebilecek, idrak edebilecek, bunun her alanda liyakat ve ehliyet ölçülerini kuşanacak bir neslin doğmasına, bu doğumu hazırlayacak iklimin habercisi olur diye ümit ve dua ediyoruz. Üstadı yılın belli ay ve günlerine tahsis etmek yerine, onu anmanın ötesinde onu, artık eserleriyle anlamak ve bütün zamanlara tahvil etmek gerekiyor. O'nun bir ömür mücadelesini verdiği büyük davanın taşıyıcısı olarak gördüğü gençliğin, bugün özellikle muhtaç olduğu gıda ve enerji eserlerinin bütününde mevcuttur" dedi.
ESERLERİ KUTUP YILDIZI GİBİ
Necip Fazıl'ın eserlerinin güncelliğini halen koruduğuna dikkat çeken Düzenli, "Üstad'ın hayatı, kendi tabiriyle tam bir 'yaşanmaya değer hayat'ın nasıl olması gerektiğinin izleriyle doludur. Bugün, O'na yani eserlerine, her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu fiziki bir gerçeklik olarak hissediyoruz. Gençliğin, kaotik bir bilgi ve düşünce ortamında istikametini tayin edemediği, yanlış kulvarlara sokulduğu bir zamanda, Üstad'ın bütün eserleri bir kutup yıldızı gibi yön bulmanın projektörleri niteliğindedir. O'nun eserleri, eskilerin 'âsar-ı bâkiye' dediği sadece günümüze değil, gelecek zamanlara hitap eden, geleceğin ipuçlarını bünyesinde barındıran bir zamanüstülüğe sahiptir. Benim, acizane okumalarımdan çıkardığım sonuç: Üstad Necip Fazıl'ın idrak etmek, her şeyi idrak etmek demektir. Üstad'ı, temsil ettiği ruh, fikir ve mana cihetiyle idrak edememek bütün bir insan, dünya ve ötesini idrak edememekle eş anlamlıdır. Vefatının 40. sene-i devriyesinde O'na rahmet, bize de eserlerinin bereketiyle idrak nasip etmesini Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum. Üstad; fikrin, sanatın, edebiyatın, tarihin, dilin, hasılı bütün ilim ve irfan arsasını, köklere sımsıkı bağlanarak yeniden inşa etme cehdinin ve bunu kemaliyle yerine getirmenin huzuru ile bu dünyadan göçmüştür" İfadelerini kullandı.
YENİ BİR RUH AŞILADI
Edebiyatçı yazar Yusuf Turan Günaydın ise "Tasavvufun özünü kavramada hem edebî hem de düşünce eserleriyle yön verici olmuştur. Üstad, tasavvufu dışlayan bir tavra sahip bir şair ve düşünür olsaydı bugün edebiyatımız ve fikriyatımız tasavvufsuz olacaktı. Üstadın bu alandaki tercihini Gazâlî'nin XI. yüzyılda yaptığı tasavvufu olumlayan tercihi, Üstad XX. yüzyılda Türkiye ölçeğinde yaptı bana kalırsa. Aynîleştirmiyorum fakat Necip Fazıl'ın ülkemizde böyle bir etkisinin bulunduğunu düşünüyorum.
GENÇLİĞE ANLATILMALI VURGUSU
Necip Fazıl'ın hece veznini kendi içinde kırarak ona yepyeni bir ruh aşılamasını da çok önemli buluyorum. Bu alandaki başarısı, kendini tekrarlamaya çok yatkın olan hece vezninin zaman zaman yeni atılımlarla, yepyeni bir ruhla tecdit edilebileceği ümidini muhafaza etmemizi sağlıyor" dedi. Necip Fazıl'ın gençlere anlatılmasının önemine değinen Günaydın: "Üstad'ın sürekli okunur olmasını sağlamaya çalışmak lazımdır. Yanlış gözlemlemiyorsam Üstad'ın okunurluk oranı çok ağır seyretse de gittikçe düşüyor; bunu üzülerek görüyorum. Çok fazla bibliyografya çalışması yapıyorum ve bunları sürekli ilerletiyorum. Bu bakımdan Üstad'ın dil ve üslubuyla gençlerimizin ünsiyet kazanmasını ne yapıp edip sağlamak gerekiyor. Elbette Üstad'ı "sadeleştirmek" gibi bir çılgınlığa kalkışmamalı. Fakat gençleri, onu mevcut kelime kadrosuyla okuyup anlayacak seviyeye yükseltmeliyiz."