- Zor olmadı mı 11 ay uzak kalmak?
- A.D: Zordu elbette ama ilim adamı olmak için yapmamız gereken bir fedakarlıktı o. Alıştığınızda, yaptığınız şey bir fedakarlık olmaktan çıkıp hayat tarzınızın bir parçası haline geliyor.
ÇOCUKLARLA KIZMABİRADER...
- 2002 yılında Başbakan Başdanışmanı olarak Ankara'ya geldiniz ama bakan olana kadar ailenizi Ankara'ya getirmediniz. Ailenizin rolü ne oldu bütün bu süreçte?
- A.D: Benim için Ankara'da karşılaştığım her zorlukta İstanbul, evim ve ailem bir sığınak oldu. O sığınak rolünü gerek Sare Hanım gerekse ailenin diğer fertleri her zaman bana son derece büyük bir imkan olarak sundular. Çocuklarımda gördüğüm tebessüm, muhabbet, aile ortamının sıcaklığı hep en büyük destek unsuru oldu. Onun için, bakan olana kadar evi Ankara'ya taşımadım. Bunun bir sebebi de asli görevimin ve asli psikolojimin etkilenmemesiydi.
- Peki siz Ankara'da olmaktan hoşnut musunuz Sare Hanım?
- S.D: Burası konforlu gibi görünüyor olabilir ama burada kendinizin yönetemediği süreçlerin içerisinde bulunmak zorundasınız. Bir de her ne kadar istemeseniz de tanınır hale geliyorsunuz. Ahmet Bey nasıl İstanbul'daki evimizi sığınak olarak görüyorsa ben de İstanbul'a gidince kendimi rahat ve özgür hissediyorum. Bildiğim ve hakim olabildiğim bir ortamda bulunduğumu düşünüyorum.
- Doktorluk mesleğinizi icra edebiliyor musunuz?
- S.D: Ediyorum. Biraz zor oluyor ama haftada iki, üç günü İstanbul'da geçiriyorum.
- Eşiniz 'tehlikeli' bir insan mı?
- S.D: (Gülümsüyor) Valla görüyorsunuz siz de! Yani Ahmet Bey'i tanıyan herkes çok sever. Kimsede durmayan çocuklar bile onda durur. Öyle pozitif bir enerjisi vardır, sağ olsun.
- Bu tanımlama şaşırttı mı sizi?
- S.D: Tabii, nereden baktığınızla alakalı o zannediyorum. Çok önem verdiğiniz, değer verdiğiniz, ülkemiz için yapmak istediğiniz bazı şeyler bazılarının hoşuna gitmeyebilir. Zannediyorum onunla ilgili o. Ama Ahmet Bey öyle bir insandır ki sivrisinek falan görünce 'Sare Hanım, gel öldür,' der. Ötesini söylemeyeceğim.
- Yurtdışına gittiği diğer zamanlarda yanında mıydınız? Malezya'da mesela?
- S.D: Evet yanındaydım. O da ayrı bir tecrübe oldu ve belki de şu an yaşadığımız bazı zorlukları kolay atlatmamızın bir sebebi de oradaki güç birikimi oldu. Yurtdışında aile ilişkilerimiz o kadar sağlam oturuyor ki çocuklarınız da biliyor aslında, siz onlar için her şeyi yaparsınız ama şu an onlarla birlikte olmak elinizde değil. Bunu ben de biliyorum. Ahmet Bey bizimle vakit geçirmekten ne kadar hoşlanır. Beraber geçirdiğiniz zamanın uzunluğu kadar, nitelikli olması da önemlidir. Şimdi bile çok geç gelir, mesela gece 23.30 da gelir, ama bütün yorgunluğuna rağmen çocuklarıyla Kızmabirader oynar. Dün gece saat 01.30'a kadar Tabu oynadık mesela.