Arnavutköy'deki barajda cesedi bulunan 5 yaşındaki Melike'nin yaşadıkları gözaltına alınan baba anne ve üvey annesinin anlattıklarıyla ortaya çıktı. 2008 yılında evlenen Cahit ve Meryem Eşiyok çifti 2017 yılında Boşanma kararı alınca evlilikten olan 3 çocuk Hasan, Ecrin ve Melike babaları ile birlikte yaşıyorlardı.
Anne Meryem çocuklardan ayrı bir evde ablası ile yaşıyordu. Baba bir süre Zehra Öztürker isimlik kadınla gönül ilişkisi kurunca çocukları ile birlikte o kadınla aynı evde yaşamaya başladı. Melike'nin başına ne geldiyse bundan sonra geldi. İşte kan donduran ifadeler ve gözaltındaki şüphelilerin anlattıkları. SABAH gazetesi olayın tüm detaylarına ve ifadelere ulaştı.
Üvey anne Zehra Öztürker verdiği ifadede şunları anlattı. ;" Cahit ile bir arkadaşım aracılığı ile tanıştım. 2017 yılının son aylarında eşinden boşanmıştı. İkimizin ortak kararı ile Esenyurt'ta bir ev tuttuk. Ben, Cahit ve Cahit' in çocukları olan Hasan, Ecrin ve Melike ile birlikte yaşamaya başladık. Ben çocukların bakımı ile ilgileniyordum. Çocuklar evde yaramazlık yaptıklarında, yemek yemediklerinde ve bir şeyler kırıp dokrüklerinde sözlü olarak uyardığım olmuştur.
Ancak çocuklara karşı herhangi bir ceza veya kötü muamelem olmamıştır. Babaları Cahit çocuklarına cezalandırma, darp ve kötü muamele yapmaktaydı. Melike' nin ölümünden yaklaşık 10 gün kadar önce Cahit çocukları ile birlikte site içerisindeki parka gitmişti. Cahit kızı Melike ile eve 1-2 saat sonra geldi. Eve geldiklerinde Melike' nin ağız ve burun kısmının kanlı olduğu, sağ kolunda çizikler ve sırt kısmında kızarıklar vardı.
Parkta oynarken düştüğünü söyledi. Bu şekilde Melike yi tedavi edebileceğimizi düşündüğümüzden hastaneye götürmedik. Melike' nin ölüm gününden bir-iki gün öncesinde Cahit yemek yemediği için kızı Melike' yi darp etti.
Aynı zamanda oklava ile ayaklarına vurduğunu görmüştüm. Ben kendisine çocuklarına karşı yaptığı darp ve kötü muameleyi yapmaması yönünde uyarıp karşı çıkmama rağmen bana sen karışma onlar benim çocuklarım istediğimi yaparım dedi."
ATEŞLENDİ ÖLDÜ
Zehra Öztürker ifadesinde kendisinin de şiddet gördüğünü belirterek; "Kendisine karşı çıktığım zamanlarda da beni de darp ediyordu. Hatırladığım kadarıyla Melike ölümünden bir gün önce Nisan ayının 1. Gününde ateşlendi. Hasan ve Ecrin erkenden beraber erkenden aynı odada yattılar. Melike' nin ateşi ve yaraları olduğu için diğer odada tek başına yatıyordu. Melike' nin gece saat: 01.00' e kadar ateşi düşmemişti ve daha sonra sirkeli su yapmıştım. Sonrasında biz uyuyakalmıştık. Sabah saat 07.00 sıralarında uyandık. Melikenin odasına girdi odadan ağlayarak çıktı ve odasının kapısını kilitlemişti.
Melike'nin buz gibi olduğunu ve nefes almadığını söyledi. Ben ambulansı arayalım dedim. Cahit bana ben halledeceğim dedi. Polisi ve ambulansı aramayacaksın dedi. Ben Cahit'e böyle olmaz dedim her şeyi polis anlatalım dedim. Cahit bunu kabul etmedi. Niye götürmüyoruz dediğimde Cahit bana sen üvey annesin ve melike' de darp var bize inanmazlar dedi. Nikahsız olarak yaşadığımızdan dolayı cezaevine girme korkusundan ve beni de darp ederek ve tehdit ederek konuşmamamı sağladı. Ben de kimseye bu konu hakkında korktuğumdan dolayı herhangi bir şey söyleyemedim." Dedi.
"CESEDİ O GÜN EVDE KALDI"
Melikenin cesedinin 1 gün evde kaldığını anlatan Zehra Öztürker; "Cahit kızı Melike'yi banyoya götürdü ve yıkadı. Ben de bu sıra Hasan ve Ecri'nin odasındaydım. Cahit kızı Melike'yi yıkadıktan sonra elbiselerini çıkardı ve kızı Melikeyi kendi yattığı çarşafı ile kefenler gibi sardı. Sonra arabayı cama getirdi. Ben de camı açarak çarşafa ve battaniyeye sarılı vaziyette Melike yi Cahit' e camdan verdim. Cahit kızı Melike' yi arabanın arka koltuğuna koydu. Sonra götürdü ben uyuyakalmıştım. Cahit e kızı Melike' yi ne yaptığını sorduğumda Cahit bana kızını Büyükçekmece denizine bıraktığını söyledi. İkimizde çok iyi durumda değildik ben de kendisine daha fazla bir şey sormadım" dedi.
"YENİ BİR ÇOCUK YAPACAĞIM NUFUSA BİLDİRMEYİM MELİKE DİYECEĞİM"
Hasan ve Ecrin Kardeşleri Melike'yi sormasınlar diye hastaymış olayını devam ettirdik. Cahit çocuklarına Melike'nin iyileştiğini ve yatılı olarak yaz okuluna verildiğini söyledi. Ben Cahit e anlaşamıyoruz evden ayrılacağım dedim. O da bana Meryem' ile tekrar barışacağını, ve çocuk yapacağını, nüfusa bildirmeyeceğini, ölen kızı Melike nin kullanarak yeni doğan çocuğa vereceğini söyledi. Ben de barıştıkları takdirde Meryem'den doğacak olan yeni çocuğun erkek olursa ne yapacaksın diye sordum. Başka bir çözüm yolu bulurum. Suriyelilerden yeni bir çocuk alırım diye söylüyordu. Daha sonra Cahit ile herhangi bir görüşmem olmadı. Ölüm olayı ile ilgili herhangi bir kimseye ve yetkili mercilere korktuğum için bilgi vermedim. Her ne kadar Cahit'ten kurtulsam da Cahit' in korkusu devam ettiği için bilgi vermeye çekindim. Ben suçlamaları kabul etmiyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi Melike babasının darp etmesi sonucu hastalandı ve ateşi yükseldi. Ateşi düşmedi. Yukarıda izahı yaptığım şekilde ölüsünü bulduk. Ben kimseyim darp etmedim. Kimseye kötü muamelede bulunmadım. Olay ile ilgili söyleyeceklerim bunlardan ibarettir" Dedi.
"TEK AYAK CEZASI VERMİŞ"
Baba Cahit Eşiyok ise olayı şu ifadeler ile anlattı. "Ben eşim Meryem ile 2008 yılında işyerinde tanıştık. Ailemiz izin vermeyince kaçarak evlendik. Bu evliliğimizden 2011 yılında Hasan, 2012 yılında Ecrin, 2014 yılında Melike isimli çocuklarımız dünyaya geldi. 2017 yılının temmuz ayında yaşadığımız tartışma nedeniyle eşim evden ablasının yanına gitti. 2017 yılının Ekim ayında eşimin açtığı boşanma davası anlaşmalı olarak sonuçlanarak resmi olarak ayrıldık. Çocuklar bende kaldı. Zehra Öztürker ile tanıştım. Zehra evde çocuklarım Hasan, Ecrin ve Melike'nin yanında kalıyordu. Bir süre sonra çocuklara bağırmaya ve azarlamaya, ara sırada darp etmeye ve cezalar verme, tek ayak üzerinde bekletme, odaya kapatmaya başladı, çocuklar iyice içine kapanık hale geldiler, hatta beni çocuklarım ile baş başa bırakmaz oldu. " dedi.
ÇOCUKLARA İŞKENCE EDİYORMUŞ
Hasan ve Ecrin bana sohbet esnasında Zehra'nın Melike'ye şiddet uyguladığını, sözünü dinlemediği ve dediklerini yaptıramadığı için Melike'yi çocuk odasındaki kalorifer peteğine çarşaf ip v.b malzemelerle bağladığını, söylediler. çocuklarımı aldım, arabaya binerek evden ayrılık, Zehra evde tek kaldı, o gün otelde kaldık sonra çocuklar ısrar edince eve geri döndüm. Melike'nin kişisel temizliğini ben yapmaya başladım. Melike'nin ölümünden bir hafta öncesinde kolunda bacağında ufak da olsa morluklar ve darp izlerine benzer lekeler vardı, bu lekeleri Zehra'ya sorduğumda 'çocukların parkta oynarken düştüğünden dolayı ve evde oynarken çarpmadan kaynaklı olduğunu söyledi.
2 NİSAN 2018'DE ÖLMÜŞ
2 Nisan 2018 Pazartesi günü ben sabah erken saatlerde taksi durağına işe gitmiştim. Kısa bir süre sonra Zehra'nın telefonda beni aradığını gördüm, cevap verdiğimde bana' Melike'nin nefes almadığını, eve çabuk gel 'demesi üzerine bende acele ile işten çıktım. Eve girdiğimde Zehra bana kapıyı açtı, Hasan ve Ecrin'i evde görmedim ancak odalarında olduğunu düşünerek telaşla Melike'nin odasına yöneldim. Melike kendi odasında yatak üzerinde sırt üstü yatar haldeydi. Öldüğünü anladım, sesli bir şekilde ağlamaya başladım, Zehra beni susturmaya çalıştı 'bağırma çocuklar ve komşular duymasın' dedi. Zehra' ya hastaneye götürelim dediğimde olmaz vücudunda morluklar var, götürürsek ikimize de ceza evine atarlar, siz döverek öldürdünüz diyip bizi suçlarlar, çocuklar sahipsiz kalır, kimse bakmaz' dedi.
"SU VERDİM BOĞAZINA KAÇTI ÖKSÜRDÜ"
Zehra'ya Melike'ye ne olduğunu sorduğumda sabah Melike'ye kahvaltı vermek için 6 odasına girdiğini, odaya girerken Melike'nin kendisinden su istediğini, kendisinin de su getirerek Melike'ye içirdiği esnada öksürmeye başladığını, suyun boğazına kaçtığını düşünerek sırtına vurduğunu, nefesinin gittiğini farkedince kendisini aradığını söyledi. Bende Zehra'nın sözlerine inandım. Zehra bana sürekli 'eceli geldi de öldü, o bir melekti, eceliyle öldü' şeklinde söylemlerde bulundu.
DENİZE ATALIM GİTSİN
Zehra ile ne yapacağımız konusunda konuşmaya başladık, o bana 'denize atalım gitsin' dedi, bende olmaz öyle şey bir mezara gömelim bir mezarı olsun yerini bilelim diye konuştum. Evde havanın kararmasını bekledik, bu arada çocuklar odalarından hiç çıkmadılar, Zehra odalarında yemeklerini verip kapıyı tekrar kilitliyordu. Melike'nin üzerini soyarak yıkama işlemi yaptım, abdestini aldırdım duasını okudum, odasında bulunan temiz bir çarşafa koyarak kefenleme işlemi yaptım. Hava karardıktan sonra evde bulunan tornavidayı yanıma aldım, cesedi araca koyup Zehra ile yola çıktık.
MEZARI KAZMAYA ÇALIŞTIM OLMADI
Aracı Zehra kullanıyordu, birlikte Avcılar Firuzköy mezarlığına gittik, yanıma tornavidayı aldım, mezarlığa girdim, karanlık bir noktadan giriş yaptım, ismine bakmadığım bir mezarın üstünü tornavida ile kazmaya başladım ancak sinirlerim boşaldı, elim ayağım tutmaz oldu, geri döndüm. Arnavutköy ilçesinde Sazlıbosna Şamlar barajının olduğu yere gittik, orada baraj sularına bırakmak için poşeti indirdim, ağırlık yapıp batsın diye poşetin içine taş koydum, suya bırakınca poşet muhtemelen açıldı, kefenle sarılı olan Melike poşetin içinden çıkarak battı ancak poşet suyun yüzeyinde kaldı, biz de Zehra ile birlikte eve döndük.
"BEN ÖLDÜRMEDİM SORUMLU OLAN ZEHRA"
Zehra bana çocuklara söylemeyelim, biraz yokluğuna alışsınlar öldüğünü sonra söyleriz' dedi. Bende ona uyarak o şekilde kararını benimsedim. Bu olaydan sonra psikolojimiz bozuldu Zehra ayrı eve gitti. Meryem'i eve döndürmek için kendisi ile görüşmeye başladım. Meryem eve geldikten sonra Melike'yi sordu. Melike'nin nasıl öldüğünü ve ölene kadar olan bölümü anlattım, o da Zehra'nın Melike'yi öldürmüş olabileceği düşüncesindeydi. Zehra'ya ulaşamayınca onu da aramaktan vazgeçtik, normal hayatımıza dönmeye karar verdik, 2020 yılında Ömer isimli bir çocuğumuz oldu, çocuğumuz olmadan kısa süre önce Meryem ile resmi nikah yaptık. Ben Melike'nin ölümü ile alakalı yaşanan olaylardan ve yaptıklarımdan pişmanım. Melikeyi ben öldürmedim, yukarıda izahını yaptığım şekilde olaylar gelişti, Melike'nin ölümünden Zehra Öztürker'in sorumlu olduğunu düşünmekteyim." dedi.
EVE GELİNCE BANA MELİKE ÖLDÜ DEDİ
Anne Meryem Ataman ise verdiği ifadede özetle şunları söyledi; "2018 yılının Haziran veya Temmuz aylarında eşim Cahit beni arayarak tekrar barışmak istediğini söyleyerek eve dönmemi istedi. Eve geldiğimde Hasan ve Ecrin isimli çocuklarım evdeydi ancak küçük kızım Melike evde yoktu.
Melike nerde diye sorduğumda eşim Cahit direk 'öldü' dedi. Nasıl öldüğünü sorduğumda 'kendisi işte iken Zehra'nın aradığını, kendisinin eve geldiğinde Melike'nin nefes almadığını anladığını, öldüğünü anladıklarında da çocuğun ölümünden dolayı korktukları için polisi ve ambulansı aramadıklarını, çocukla ilgili başlarının belaya girebileceğini düşündüğünü söyledi. Zehra'nın zarar vermiş olabileceğini ancak kendi gözü ile görmediğinden bir şey diyemeyeceğini söyledi.
AİLEME ÖLDÜ MEZARINA GİDİYORUZ DEDİM
Benim olayı öğrendikten sonra yetkili mercilere haber vermememin nedeni iki tane küçük çocuğumun olması hem de eşimin bana yapmış olduğu tehditlerden dolayı korkmamdır. 2020 yılında Ömer isminde bir çocuğum daha dünyaya geldi.
Ailem Melike'yi sorduğunda öldüğünü söyledim ancak detaylı anlatmadım, onlarda sormadılar. Yalnızca "mezarına gidiyor musun?" diye sordular bende gittiğimi söyledim. Benim bildiklerim bundan ibarettir, çocuğumun ölümü ile benim bir alakam yoktur, çocuğumun ölümünden sorumlu olan kişilerden davacı ve şikayetçiyim dedi.