26 yıl Azerbaycan İçişleri Bakanlığı Emniyet Teşkilatı'nda, 3 yıl da Azerbaycan Ordusu'nda görev yapan Tunç, kritik görevlerde bulunarak ülkesine sadakatle hizmet etti. Özellikle Özel Çevik Polis Alayı ve Özel Kuvvetler Tabur Komutanlığı görevlerinde gösterdiği cesaret ve liderlik vasıflarıyla takdir topladı. Kahramanlıkları, aldığı sayısız madalyayla tescillendi. 2001 yılında bizzat Azerbaycan'ın Ulu Önderi Haydar Aliyev tarafından kendisine takdim edilen Kahramanlık Madalyası, Azerbaycan Genelkurmay Başkanlığı'nın Şeref Madalyası ve Azerbaycan Gaziler Birliği'nin "Vatan Uğrunda" Madalyası, Tunç'un vatan sevgisinin ve fedakârlığının en somut nişaneleri oldu. Tunç, toplamda 10 ayrı madalyayla onurlandırıldı. Şu anda ise Azerbaycan Gaziler Birliği Başkanlığı görevini yürütüyor.
CEPHEDEN GELEN BİR VATAN SEVDALISI
İsmail Tunç'un kahramanlık hikâyesi yalnızca görev yıllarıyla sınırlı değil. 1990 yılında Ermenistan'ın Karabağ'ı işgaliyle birlikte gönüllü olarak Azerbaycan'a koşan Tunç, cephelerde en ön saflarda savaşarak Azerbaycan topraklarını savundu. Savaş yıllarında dilinden düşürmediği Ziya Gökalp'in "Vatan ne Türkiye'dir Türklere ne Türkistan / Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan" dizeleri, onun geniş vatan anlayışını yansıtıyordu.
BİRLİK VE KARDEŞLİĞİN SEMBOLÜ
Tunç, Azerbaycan ve Türkiye'yi tek bir vatan olarak gördü. Bu inançla verdiği mücadele, Karabağ Savaşı'nın zaferle taçlanmasında büyük pay sahibi oldu. Onun cesareti ve azmi, "Bir Millet İki Devlet" anlayışının en güçlü temsilcilerinden biri olarak gönüllerde yer buldu. Iğdırlılar, İsmail Tunç gibi kahramanlarıyla gurur duyuyor. Tunç'un yanı sıra Tuva Cihangir Atasever, Mutlay Sayan gibi Iğdır'ın yetiştirdiği birçok değer, bölgenin zengin kahramanlık geleneğinin canlı örnekleri olarak hafızalarda yer almaya devam ediyor. Albay İsmail Tunç'un hikâyesi, "Bir Millet İki Devlet" kardeşliğinin ebedi bir nişanesi olarak gelecek nesillere ilham kaynağı olmaya devam edecek.
