Medrese Yayınevi, bir süredir gazeteci ve mütefekkir Sadık Albayrak'ın kitapçılarda artık bulamadığımız önemli eserlerini yeniden yayımlamaya başladı. Albayrak'ın en önemli çalışması olarak bildiğimiz Son Devir Osmanlı Uleması'ndan sonra sırasıyla Meşihat, Şeriat, Tarikat Kavgası ve Siyasi Boyutlarıyla Türkiye'de İslamcılığın Doğuşu da tekrar okurlarıyla buluştu. Albayrak, özellikle Son Devir Osmanlı Uleması'na yeni baskıda dört cilt ekledi ve Osmanlı'nın son yüzyılındaki ilmiye sınıfının biyografisini belgeler ve yazışmalar eşliğinde bizler için biraz daha anlamlı kıldı. Biyografi olarak yazılıp yayımlanmış eser, artık ilmiye sınıfına dair önemli bir ansiklopediye de dönüştü. Hem gündelik okurlar için bir başvuru kaynağı hem de akademisyenler için gümrah bir araştırma alanı açtı kitap.
tek cilt hâlinde sunulan Meşihat, Şeriat, Tarikat Kavgası ise kökleri Meşrutiyet devrine kadar uzanan önemli tartışmaları belgeler ışığında bir araya getiren temel bir eser. Kitap, Meşrutiyet'in ilanı ile başlayan tartışmalarda daha çok İslami heyecan duyup meşihat, şeriat ve tarikat konularında fikir beyanında bulunmuş yazar ve siyasi düşünürlerin görüşlerine yer verirken; ülkemizde yorumların cezalandırıldığı dönemleri temel kaynaklar eşliğinde ele alıyor. Meşihat Dairesi, Osmanlı'da ilmiye sınıfının başı ve sadrazamdan sonra devletin ikinci büyük görevlisi olarak kabul edilen şeyhülislamların görev yaptığı makama verilen isim. Özellikle Tanzimat devrinde dinî temellere dayanan bütün müesseselerin idare ve kontrolü Meşihat Dairesi tarafından yürütülmeye başlanmıştı. Böylece şeyhülislam, statü bakımından 19. yüzyılda nâzırlar (bakanlar) ile eşit konuma gelmiş ve hükûmet üyelerinden birisi sayılmıştı.

Osmanlı'nın son yüzyılında Meşrutiyet'ten Tanzimat'a, oradan Cumhuriyet'e kadar süren reform tartışmalarında Meşihat Dairesi çeşitli propagandaların hedefi olmuştu. Reformist ve yenilikçi hareketlerin Batıcı ve cumhuriyetçi kadrolar eliyle sürdürdükleri münakaşalarda; Levanten ve azınlıkların elindeki günlük gazeteler eliyle müftü, kadı, müderrisle birlikte şeyhülislam ve tekke şeyhleri hedefe konulmuştu. Bu çalışmada, Meşihat'ın ürünü olan müftü ve kadıların cahil ve mürekkep yalamaz kişiler olmadığını ispat eder yönde bilgiler bulunmakla birlikte; çalışma, dönemin "yenilikçi" hareketlerinin İslami ortama nasıl zararlar verdiğini ispat eder nitelikte belgelere de yer veriyor. Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e Meşihat, Şeriat, Tarikat Kavgası, aynı zamanda günümüzde yaşanan anayasa tartışmaları için de tarihî bir vesika hüviyetinde bir kitap.
İSLAMCILIK DÜŞÜNCESİNİN TEMELLERİ
Medrese Yayınevi'nin çıkardığı Türkiye'de İslamcılığın Doğuşu ise kökleri Tanzimat devrine dayanan İslamcılık tartışmasının geçirdiği safhaları; konunun önemli isimlerinin yazışmalarına, gazete/ dergi makalelerine ve kitaplara misaller vererek derli toplu bir şekilde okurun gündemine getiriyor. İslamcılık cereyanı, modernist akımlar karşısında zamanla önemli bir akıma dönüşmüştür. Batılıların fundamentalizm dedikleri ve bir anlamda "terör"le birleştirdikleri kavramın, bizim coğrafyamızda yeşillenen bir tartışmanın parçası olduğunu ispat ediyor kitap. Ve İslamcılığın, Batılıların fundamentalizm dedikleri kavramla aynı şey olmadığını gösteriyor okura. Bu iddianın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

İslam devlet yönetimi, devlet teşkilatı ve siyasal yönetim alanlarında birçok eser neşredilmiştir tarihte. İbn Haldun'dan Nizamülmülk'e kadar uzanan bu çizginin 20. yüzyıldaki ayağından bihaberiz ne yazık ki. Çünkü İslam kültür potansiyeli, oryantalistler eliyle hedefinden saptırılarak "terör"le birleştirilmek isteniyor. Bizdeki müsteşrikler de bu oyuna alkış tutmakta çok mahirler. Bu anlamda, Sadık Albayrak'ın okurların dikkatini bu tartışmalara çekmesinin anlamı ise şudur: Türkiye, İslam için uyanış ve dirilişin kaynağıdır ve batışın kaynağı Osmanlı toprakları olduğuna göre, yeni dirilişin öncüsü de Türkiye'deki İslami potansiyel olacaktır.
UYANIŞIN İZLERİ
İslamcılık, Osmanlı'nın son yüzyılında bir savunma ideolojisi olarak doğmuştur. Halifeli İslam toplumunda zaten var olan ümmet birliği, Batılıların icadı olan Pan-İslamizm eliyle sarsılmış; Osmanlı'nın sağladığı birlik düşüncesi, emperyalistlerin nifaklarıyla kırılmak istenmiştir. Yeni akımların temel fikri, Osmanlı sultanlarının sağladığı birliği kırmak idi. Bu sıkıntıyı gören Sultan Abdülhamid, Keşmir'den Güney Afrika'ya, oradan ta Uzak Doğu'ya kadar uzanan çalışmasıyla, ulema ve meşayih desteğiyle emperyalistlerin kirli emellerini sekteye uğratmıştır. Emperyalistler ise etki coğrafyalarındaki Müslümanlara hayatı zorlaştırmak için ellerinden geleni yapmışlardır. İşte İslamcılık, böylesi zorlukların yaşandığı İslam dünyasında bir karşı ideoloji olarak dünyaya geldi.
Sadık Albayrak'ın Türkiye'de İslamcılığın Doğuşu çalışması, Tanzimat'tan başlayarak Batılı hukuk, iktisat ve kültür yapısının Osmanlı topraklarında nasıl yaygınlık kazanmaya başladığını belgeler ve vesikalar eliyle anlatıyor. Müslümanlar, asırlardır devam eden İslam'ı yaşama ve yayma mücadelelerinin Osmanlı'nın son yüzyılında sekteye uğrayacağını fark ettikleri anda, çok geçmeden Müslümanlar için uyanışa ve millî benliğe dönüşecek bir mücadele başlattılar. Bu mücadele, kısa bir zaman için memleketin esas sahipleri olan Müslümanlar ile Batılılar arasında amansız bir kavgaya dönüştü. Etkileri bugün de devam eden bu fikir kavgasının merhalelerini İslamcılığın Doğuşu'ndan takip etmek mümkün.
Kitap, öncelikle Sultan Abdülhamid Han'ın İslamcılık siyasetinin altını çiziyor. Abdülhamid Han dönemindeki İslam devlet ve anayasa hukukunun yorumu tartışmalarını ele alıyor. Tanzimat paşalarının dünya görüşlerini ve aralarındaki anlaşmazlıkları belirtip İttihad-ı İslam meselesinin altını çiziyor. Ayrıca Meşrutiyetçilerin Türkizm ve İslamizm siyaseti, İslam İrşad Cemiyeti, azınlık sorunu, reformist arayışlar, Türkçü-İslamcı fikrin uyanışı, Pan- Türkizm, hilafet ve cumhuriyet tartışması gibi önemli başlıkları bulabilirsiniz kitapta. Yine İslamcılık tartışmasının başlangıcında sahneye çıkan isimlerin tartışmaya sundukları katkılar da kitapta mühim bir yer tutuyor. Bu isimleri de sıralayayım: Reşid Rıza, Musa Carullah, Seyyid Bey, Bediüzzaman, Ahmed Naim, Zeki Velidi...
Sadık Albayrak'ın kitaplarının önemini bugün yine idrak ediyoruz. İsrail'in tahrif edilmiş Tevrat ile Kabala ve Talmud kitaplarına dayandırdığı, Müslümanların topraklarını ilhak etme fikrinin kökleri Tanzimat'taki tartışmalara dayanıyor. Bayrak nerede düşmeye başladı, yiğit düştüğü yerden ne zaman kalkacak? Bunları ve çok daha fazlasını Medrese Yayınevi tarafından neşredilen bu kitaplarda bulabileceğinizi düşünüyorum.