Ahmet Rasim, kaleme aldığı hatıratlardan farklı türlerdeki eserlerine kadar edebiyat ve basın tarihimizin en üretken isimlerinden biri. VakıfBank Kültür Yayınları, onun eserlerini günümüz okurlarıyla buluşturarak edebiyatımızın ve matbuat tarihinin bu özel karakterini yeniden keşfe çağırıyor. Edebiyat tarihi, çoğu kez belli metinleri 'değerli' sayıp merkeze alırken diğerlerini görünmez kılmıştır. Bu seçicilik, hafızanın da daralmasına yol açmıştır. Ahmet Rasim'in birçok eserinin hâlâ günümüz Türkçesine aktarılmamış olması yalnızca yayıncılık eksikliği değil, aynı zamanda bu edebî söylem inşasının bir sonucudur. Oysa Rasim'in yazıları bireyi, aileyi, kadın-erkek ilişkilerini, gündelik yaşamı ve şehir kültürünü canlı bir şekilde yansıtır. Onun eserlerinin yeniden yayımlanması, edebiyat tarihindeki bu dar çerçeveyi genişletmeye yönelik kıymetli bir adım niteliğinde. On dokuzuncu yüzyılda roman okumak çoğunlukla gazeteler aracılığıyla mümkündü. Dönemin parçalı yayıncılık geleneği içinde Ahmet Rasim de tefrikalarla okura seslendi. Yeni kitapta bir araya getirilen Maişet, Sabiha, Asabî Kız ve Derd-i Dil de ilk olarak gazetelerde yayımlanan metinlerdi. Kitabın ilk romanı Maişet, görücü usulü evlilik konusunu merkeze alırken, bir karakterin çocukluktan gençliğe ve evlilik sonrası olgunlaşmaya uzanan hikâyesini anlatıyor. Sabiha ise bir aşk üçgeni etrafında şekilleniyor; ihanet olgusu ve ihanet sonrası bireyin kendi kimliğini yeniden kurma süreci ele alınıyor. Asabî Kız'da iki kız kardeş arasındaki kıskançlık, bireyin iç dünyasında bıraktığı izlerle birlikte işleniyor. Kitabın son metni Derd-i Dil'de ise yazar, karakterle özdeşleşiyor; doğa tasvirleri ile duygular arasında kurulan paralellik öne çıkıyor. Bu yönüyle eser, hem duygu çalışmaları hem de ekoeleştiri için dikkate değer bir kaynak. Ahmet Rasim'in bu dört anlatısı, bir asrı aşan zamanın ardından yeniden gün yüzüne çıkarak okura ulaşıyor.