Dünya edebiyatında "sözün büyücüsü" denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri hiç kuşkusuz William Shakespeare. Dört yüzyıl önce kaleme aldığı oyunlar hâlâ sahnelerde yankılanıyor, karakterleri hâlâ bizimle konuşuyor. "Olmak ya da olmamak..." diyen Hamlet'in kararsızlığı, Romeo ile Juliet'in ölümsüz aşkı, Macbeth'in hırsı, Kral Lear'ın pişmanlığı ve Falstaff'ın neşesi... Shakespeare'in karakterleri, insan ruhunun en derin köşelerine ayna tutmaya devam ediyor. Ama bu büyünün ardında yalnızca hikayeler değil, kelimelerin dansı var. Aşkın, kederin, ironinin, coşkunun iç içe geçtiği bir dil. İşte tam da bu dili anlamak, çözmek ve Türkçe'de yeniden kurmak için Prof. Dr. Özdemir Nutku yıllar süren titiz bir çalışmaya imza atmıştı: Shakespeare Sözlüğü.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları etiketiyle ilk kez 2008'de yayımlanan, 2013'te genişletilerek yeniden gözden geçirilen bu eser, yeni basımıyla tekrar raflardaki yerini aldı.
Shakespeare Sözlüğü, yalnızca bir sözlük değil; Shakespeare'in tiyatrosuna, çağının İngilizcesine ve sahneye taşınmış sözcüklerin büyüsüne açılan bir kapı.
"Shakespeare'i çevirmek kadar anlamak da büyük bir sorumluluktur. Çünkü onun dili, sahneye aittir" diyen Nutku,'nun bu kıymetli çalışması büyük takdiri hak ediyor. Nitekim tam sekiz yılı aşkın bir emeğin ürünü olan bu sözlükte 20 bine yakın sözcük yer alıyor. Her madde, Shakespeare'in oyunlarından alınmış örnek dizelerle açıklanmış. Okurken kendinizi bir anda Bir Yaz Gecesi Rüyası'nın büyülü ormanında ya da Othello'nun kıskançlık dolu dünyasında bulabilirsiniz.
Shakespeare'in sözcükleri yalnızca "okunmak" için değil, "oynanmak" için yazılmıştır. Bir repliğin anlamı, o sözcüklerin sahnede nasıl söylendiğine, hangi jestle desteklendiğine, hangi duyguyu taşıdığına bağlıdır. Örneğin, Lady Macbeth'in o unutulmaz "Out, damned spot!" ("Git, lanetli leke!") çığlığı, yalnızca suçluluk değil, deliliğin kıyısında gezinen bir ruhun dışavurumudur. Nutku da tam bu yüzden "Çeviri okunmak için değil, oynanmak içindir" der. Bir tiyatro çevirmeni, yalnızca doğru kelimeleri değil, o kelimelerin sahnede nasıl yankılanacağını da düşünmelidir. Aksi hâlde sözle sahne, oyuncuyla seyirci arasındaki o büyülü bağ kopar. Kitapta, Elizabeth dönemi İngilizcesinin ayrıntılarına da ustaca değiniliyor. Shakespeare'in dili hem halkın konuşma biçimini hem de soyluların zarafetini taşıdığı için bu ayrım önemli. Örneğin Falstaff'ın şakalarıyla Juliet'in zarif sözleri aynı evrende buluşur. Shakespeare, gramer hatalarını, eksik cümleleri ya da ses düşmelerini bile bilinçli biçimde kullanarak sahnede yaşamın doğal ritmini yakalamıştır.
Dolayısıyla Shakespeare Sözlüğü, yalnızca bir başvuru kitabı değil, tiyatro dilinin yaşayan kalbini anlamak isteyen herkes için bir rehber. Nutku'nun ifadesiyle bu çalışma, "Shakespeare'in İngilizcesiyle Türkçe'nin sahne dilini buluşturma çabası"nın bir ürünü. Hem öğrenciler hem çevirmenler hem de tiyatro tutkunları için Shakespeare'in evrensel tiyatro diline giden yolu aydınlatan bu eser, Shakespeare'in sahnesine, diline, dünyasına bir adım atmak isteyenler için kıymetli bir anahtar.