Bugün 12 Mart... Türkiye'nin demokrasi tarihindeki önemli kırılma noktalarından 12 Mart Muhtırası'nın 40. yılı. Malum, darbeler, muhtıralar, insan hakları ihlalerinin en çok yapıldığı, demokrasi serüveninin sekteye uğrağı zamanlar. Tophane'de bulunan Depo'da açılan, Ateş Düştüğü Yeri Yakar başlıklı, Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın 20. yıl sergisi de bu ihlallerin boyutlarını gösterir nitelikte. 131 sanatçının çalışmalarından oluşan sergide, resim, kısa film, yerleştirme gibi çeşitli disiplinlerde eserlerler sergileniyor. Sanatçılardan kimi öldürülen gazetecilere, kimi faili meçhullere, kimi işkenceye odaklanıyor ama ağırlıklı olarak darbelerle yüzleşme çabasındanki çalışmalar öne çıkıyor.
ESERLER MANİDAR
Sergide yer alan Bellek ve Kültür Sosyolojisi Çalışmaları Derneği'nin çıkardığı 13 Eylül 1980 tarihli
Türkiye'nin Sesi gazetesi, darbe günlerini hatırlatıyor. Barış Doğrusöz'ün belgesel kolajında ise Fransızların 80'lerde Türkiye'de çektiği görüntüler oldukça ilginç. Selçuk Fergökçe'nin
Savunma Yok / Var tablosu, 12 Mart günlerini anımsatan çalışmalandan biri. Süreyya Acar
Eller, çalışmasıyla kirli sudan temiz el çıkmaz demeye getiriyor. Mehmet Güreli'nin
Orantılı Güç tablosu ise oldukça manidar. Murat Tosyalı'nın
Uçamayan Kuşlar Ahmet Kaya çalışması Ahmet Kaya'nın da nasıl hak ihlaline uğradığının bir göstergesi. Antipop'un
Bellek Kutusu, interaktif bir oyun gibi tasarlanmış, zekice bir çalışma. Zeynep Özatalay'ın
Bu Bir Tatbikat Değildir, Nalan Yırtmaç'ın
Öldürülen Gazeteciler, Şevket Sönmez'in
Bir Bireysel Tarih Kolajından Çağdaş Kopya Ödevi çalışmaları serginin çarpıcı eserlerinden. İnsan Hakları Vakfı'ndan Hürriyet Şener, sanatçıları yönlendirmediklerini sadece hak ihlalleriyle ilgili bir bilgilendirme toplantısı yaptıklarını söylüyor ve "Özellikle darbeler sırasında hak ihlalleri çok yoğun bir şekilde yaşandığı ve sanatçıların da yaşamlarında birkaç defa darbe gördüğü için eserlerde darbe dönemlerine bir yoğunlaşma var," diyor. Darbelerin ve hak ihlallerinin bir toplumsal travma yarattığını bununla da yüzleşilmesi gerektiğini düşünen Şener "Sanatçılar da" diyor "Belki bu çalışmalar vesilesiyle kişisel travmalarıyla yüzleşmiş olabilir. Ama ortaya çıkan eserler toplumsal hafızamızı harekete geçirecek nitelikte." Şener, hem kişisel hem de toplumsal yüzleşmeyi önemsiyor: "Genel olarak o dönemleri, unutmak istiyoruz, ya da unutturulmak isteniyor. Ama bu çözüm değil. O zaman travma kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Bu travmalarla yüzleşmekten başka çaremiz yok." Şener'e göre sergi bu travmayla yüzleşmede okyanusta bir damla olsa da çok önemli. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, 20 yaşında. Peki, 20 yılın sonunda Türkiye, hak ihlalleri konusunda nasıl gelişim gösterdi? Şener, önemli gelişmeler yaşandığını söylüyor "Ama yeterli değil" diyor.
Sergi 22 Nisan'a kadar Depo'da görülebilir.