Popüler kültür, Coco Chanel'le ilgili bir 'aşırı doz' sorunu yaşıyor. Modaya ilgi son yıllarda çok artmış olabilir ama buna artık 'bulunca bunamak' deniyor olmalı. Önce geçtiğimiz yıl Shirley McLaine'in oynadığı Coco Chanel'le tanıştık. Ardından ünlü modacının müzisyen aşkıyla yaşadığı romansı konu alan
Coco Chanel & Igor Stravinsky geldi. Daha bu filmin yorumları devam ederken Audrey Tautou'lu film
Coco Chanel'den Önce de girdi vizyona. Türk sinemaseverler açısından bakacak olursak, bir ay içinde iki Chanel filmi birden izliyor seyirci! Haliyle modaya ilgisi olan da, olmayan da merak ediyor bu efsanevi kadını. Sadece beyazperde değil, edebiyat da yeniden farkına vardı Gabrielle Chanel'in. Yepyeni biyografiler, son zamanlarına ışık tutan fotoğraf albümleri... En yeni çalışma ise, Karen Karbo'ya ait.
Coco Chanel'e Göre İncil: Dünyanın En Zarif Kadınından Hayat Dersleri adlı kitap, benzerlerinden biraz daha farklı. Karbo, Chanel'in hayat felsefelerini günümüz kadınlarına uyarlıyor ve ünlü modacının hayatından örnekler, derslerle onlara bir nevi yol göstermeye çalışıyor. Coco Chanel'in neden sadece moda değil, feminist tarih için de önemli bir isim olduğunu vizyondaki filmlerden öğrenebilirsiniz. Hayat derslerini ise Karbo kaleme alıyor. Yazara göre Chanel'i örnek almamız gereken konu başlıkları şunlar...
STİL: SADELİK İYİDİR
Yeni bir ortama girerken ne giyeceğinizi bilmiyorsanız, en iyisi sade giyinmektir
Coco Chanel, kadınların hep biraz sade giyinmesi taraftarıydı. Çünkü, abartılı giyinmek, çok fazla çabaladığınızı; kıyafetlerinizden emin olmadığınızı ve kendinize güvenmediğinizi gösterir. İç güzelliktense dış görünüşe daha çok önem verdiğiniz izlenimini yaratırsınız. Kokteyle jean pantolonla gidin veya arkadaşınızın düğününe flip flop giyin demiyorum ama sadelik her zaman abartıdan daha iyidir.
Yapmanız gereken en doğru şey, 'eksiltmek'
Aksesuarlardan bahsediyorum. "Evden çıkarken aynaya bakın ve bir aksesuarınızı çıkarın" sözünün Coco Chanel'e ait olduğuna inanılır. Öyle değilse bile, bu söz onun giyim-kuşam felsefesini çok iyi özetliyor. Sadelik, her zaman zarafetle özdeşleştirilmiştir. Ve öyle de devam edecektir. O zımbalı kemeri takmanız gerçekten şart mı? O koca küpelere rağmen bu iddialı kolyede ısrarcı mısınız?
Bütün zamanınızı giyinmeye harcamayın
Giyime çok fazla zaman harcayan insanların hayatta kendilerinden başka kimseyi takmadıkları düşünülür. Kafayı giyim kuşamıyla fena halde bozmuş birinden daha sıkıcı bir şey daha da olamaz herhalde! O yüzden gardırobunuzdaki her parçanın birbiriyle uyumlu olmasına, beraber giyilebilmelerine önem verin. Böylece 'Ne giyeceğim' telaşıyla saatlerinizi harcamış olmazsınız.
Herkes biraz fetişist olmalıdır
Coco Chanel kamelyalara düşkündü. Kamelya o zamanlarda, Fransız sosyetesinin gizli parolasıydı aslında. Evlilik dışı ilişki yaşayanlar, çevrelerini durumdan haberdar etmek için yakalarına bir kamelya iliştirirdi. Chanel'in kamelya fetişinin de ayakkabılardan çantalara, döpiyeslerden kumaşlara kadar uzandığı bir gerçek. Ve Gabrielle'i Coco Chanel yapan detaylardan biri de, bu fetişi.
Stil kim olduğunuzu, ne demek istediğinizi bilmek ve kimseyi takmamaktır
Giorgio Armani "Yaşamış en zarif kadın" yorumunu yapsa da, Chanel'in güzel bir kadın olmadığı gün gibi ortada. Hatta Colette'e göre bir boğayı andırıyordu Coco. Karakteri de çok harika değildi. Ve 'mükemmel olmayan' Chanel'in stili bugün 'mükemmel' sayılıyorsa, bunun nedeni sevdiği ve kendine yakışan şeyleri giyerken hiçbir şeyden ödün vermemesidir. Kadınların at yarışlarına giderken kocaman şapkalar takması normal sayılırken minik modelleri tercih eden de, herkes takıp takıştırırken takım elbise giyen de oydu. Kadınlar, kendilerini rahat ve iyi hissettikleri şeyleri giymeli. Onları olduklarından yaşlı gösteren şeyin ise karışıklık ve pahalı görünüm olduğu unutulmamalı.
AŞK: AŞKTAN KORKMAYIN
Kendinizi işinize adayın
Gerçek bir işkolikti Chanel. Hem seviyordu, hem de hayattan kaçış olarak görüyordu çalışmayı. "Çalışmak benim vazgeçemediğim uyuşturucum," derdi zaten. En büyük aşkı Boy Capel'i kaybettikten sonra da kendini atölyesine gömdü. 'Küçük siyah elbise'nin de bu sırada ortaya çıktığı rivayet edilir.
Sevilmenin tadını çıkarın
Coco Chanel erkekleri çok severdi. Capel'in ölümünden sonra aşka küsse de, kendini ilişkilere tamamen kapatmadı. O ya da bu şekilde büyük aşkımızdan gün gelir ayrılabiliriz. Evet, o mükemmeldi belki ama etrafta 'iyi' insanlar da var, unutmayın. Ve bazen sadece 'iyi' de mutlu olmak için yeterli olabilir.
Şükredin
Kalbiniz kırılabilir. Ama yine de sevmek ve sevilmek harika şeylerdir. Hüsranla biten aşklar, hiç yaşanmamışlardan daha iyidir. Kırılmamış, sevmemiş kalp de bu tecrübeleri yaşayan kadar anlamlı değildir.
FEMİNENLİK: BİRAZ SUSUN!
Bazı şeyleri kendinize saklayın
Kimse sizin liposuction ameliyatınızın detaylarını veya diş beyazlatma operasyonunuzu bilmek ya da dinlemek zorunda değil. Ketumluğuyla bilinen Chanel şöyle der: "Kimse kendini anlatmamalıdır. İnsanlar sizi kendileri tahmin edip tanımalıdır."
Mantıksız davranın
Yakın arkadaşı Picasso, Chanel'in diğer Avrupalı kadınlara göre daha mantıklı olduğunu söylerdi. Ama bu mantık zaman zaman aklını kaçırmış gibi davranmayı da kapsıyordu. Çünkü kadınlar, zaman zaman da olsa kendilerinden beklendiği gibi davranmalıdır. Evet, erkekler kadınların bazen mantıksızca davranmasını bekler. Çok mantıklı olduğunuzda şüphelenir, kendilerini tehdit altında hissederler.
PARA: PARANIZI AYRI TUTUN
Az şey isteyin
Chanel her şeyin en iyisini isterdi ama her şeyde de gözü yoktu. Çok sayıda arabası olmadı, tekne almadı. Kıyafetleri bile azdı. Zaten kendi dikmediği hiçbir şeyi giymezdi.
Çok eviniz olmasın
Birçok kişinin aksine Chanel, zenginleştikçe gayrimenkul sayısını azalttı. "Herkes kendi sınırlarını bilmeli, ona göre yaşamalı," derdi; "Aksi halde hep ekstra dertlerle uğraşırsınız."
Jackie Onassis'e kulak verin
Jackie Onassis, genç kızlara "Ya evlenmeyin ya da kocanızla paranızı ayrı tutun," derdi. Chanel de bu yolu seçti. Biten ilişkilerin ardından eski sevgilileriyle dost kalmayı bildi. Aralarına ne muhasebeci girdi, ne de avukat.