- Oğlunuz Ali'yi gördüm, babasının kopyası gibi.
- B.K: Evet. Çok iyi huylu bir çocuk. Herkesin kucağına gider. Ben de onu yere koyuyorum, yalınayak yürütüyorum, rahat büyüsün istiyorum. O yüzden de herkesle iletişim kurabilen, hep gülen bir çocuk.
- Anneniz bir zamanlar Yeşilçam'ın ünlü aktristlerinden Hülya Darcan. 'Sonra bizim için bıraktı,' dediniz. Son dönemde yine dizilerde yer alıyor. Bu arada siz ondan daha ünlü oldunuz bir anda. Muhtemelen sizinle gurur duyuyordur.
- B.K: Ama ben bundan çok rahatsız oluyorum. O hiçbir şekilde renk vermese de çok üzüldüğü zamanlar oluyor çünkü.
- Neden?
- B.K: Benim, istemeyerek çok gündemde olduğum, her şeyimin merak edildiği dönemde bir şekilde annemin telefonunu bulup, annemi kullanarak hayatım hakkında haberler yaptılar. Annem de insanları kıramayan bir kadındır. Yani onu çok üzdükleri için ben üzülüyordum. Ama o her zaman çok gurur duydu.
- İlişkiniz nasıldır?
- B.K: Çok çatışırız. Çünkü o kolay kolay bir şey beğenmez.
- Oyunculuğunuzu mu?
- B.K: Oyunculuğumu, yürüyüşümü, kostümümü, her şeyimi. Benim için de, bir şey yaparken en başta kaygım ona beğendirmektir. Ama o olmadan yaşayamam herhalde.
- Bergüzar Hanım, Binbir Gece'de çocuğu için mücadele eden bir anneydiniz. Şimdi yine oğlunu arayan bir anneyi oynuyorsunuz. Artık evde de bir oğlunuz var. O duyguları nasıl yaşıyorsunuz, Ali öncesi ve sonrasında?
-
B.K: Ben Ali'ye fazla düşkünüm, çünkü sette çok fazla zaman geçiriyorum.
Binbir Gece'de de 'Anne değilsin, ama ne güzel oynuyorsun anne rolünü,' derlerdi. Anaç bir yapım var. O yüzden zaten etkilenirdim, şimdi daha da fazla etkileniyorum. Bazen Ali'nin yüzü gözümün önüne geliyor, o zaman tabii duygular...