Yarın Ezel günü. Merakla beklenen dizinin ikinci sezonu başlıyor. Fakat işler iyice karışmış durumda. Kenan Birkan ortaya çıkıyor ve Ramiz Dayı'yla Ezel'in kâbusu olmaya hazırlanıyor. Geçmişlerinde büyük bir ihanet sonucu birbirlerine düşman olan Ramiz ve Kenan, dönüşü olmayan bir yola girmişler. Ama birbirlerini hâlâ seviyor, sayıyorlar da. Komplike bir ilişkileri var yani. Tuncel Kurtiz, Ramiz Dayı'nın sonuna kadar arkasında ve bu sezon Ezel'in bizi alıp götüreceğinden çok emin.
- Dizinin başarısını neye bağlıyorsunuz?
- Böyle bir görüntü yönetmeni, böyle bir yönetmen olmasa, oyuncular rollerine böyle cuk oturmasa ve tabii böyle bir senaryo olmasa çekilemez. Çok başka bir matematiği var dizinin. Satranç oyunu gibi işliyor. Dikkat ederseniz, geçen sezonun son bölümünde 'altı ay sonra' yazdı. Biz altı ay sonra ne olacağını biliyoruz yani aslında. Senaristler kafasında kurgulamış onu. Şaşırtmaktan hiç geri kalmıyorlar. O flashback'ler de başka bir zevk katıyor işe. Ve bu, sıradan değil akıllıca döşenmiş bir intikam hikâyesi.
-
Üstelik duyguları, karakterlerin insani yönlerini de atlamadan...
- Tabii. Mesela benim Kenan Birkan'ı sevme nedenlerimin başında gelir, onun derinlikli bir karakter olması. Sıradan bir kötü adam değil o. Kimse öyle değil ki hayatta. Biz sadece iyi-kötü, siyah-beyaz diye bakarsak insanlara, hiçbir şey anlama ihtimalimiz yok. 'Bu iyidir, bu kötüdür,' der, kapatırız defteri. Öyle değil ki. Kötü niye kötü? Onu da anlamak lazım. Mesela Kenan Birkan kötü mü? Niye kötü? Ramiz iyi mi? Niye iyi? Ramiz ne yapmış Kenan'a? Kendi ağzıyla anlatıyor.
-
'Kim melek, kim şeytan?' sorusunu sık sık sorduruyor zaten dizi...
- Çünkü biliyorsunuz ki Ramiz, Cengiz'in Ömer'e yaptığının aynısını Kenan'a yapmış. Yani Ezel'le Kenan Birkan'ın hikâyesi son derece paralel. 'Beni öldür,' demiş Kenan, Ramiz'e. Öldürmemiş. Şimdi bunun faturasını ödüyor.
- Tamam empati kuruyoruz, ama haklı tarafları olsa da Kenan Birkan cani bir adam. - Canilik görece bir şey bence. Kim kime canilik yapmış, canilik nerede başlar, nerede biter...
-
Birine kin güderken başkalarına zarar vermek canilik mesela bence...
- Peki ama Ramiz ne yapmış? Kardeşini öldürmüş, elinden sevgilisini almış. Kenan'ı öldürmekten beter etmiş. 'Öldür beni,' demiş, öldürmemiş. Daha büyük zulüm. Acı çekmesi için yaşatıyor. Herhalde zaman zaman ölümü bir çözüm olarak düşünmüştür insanlar, çok acı çektiklerinde.
-
Ama bence daha çok kıyamadığı için öldürmüyor. Kenan'ı hâlâ sevdiğini de düşünüyorum. Tuncel Bey de 'Kenan da ona hâlâ saygı duyuyor, ağabey diyor,' dedi.
- Kesinlikle. Güzelliği de orada değil mi? Direkt çok büyük bir nefret olsa, ben kendim gider ya da bir adamımı gönderir Ramiz'i öldürürdüm, biterdi iş. O kadar basit değil. Zaten Kenan Birkan 'oh' demez o şekilde. Ona ne yapıldıysa aynısını o da yavaş yavaş ona yapacak. Yavaş yavaş yoksun bırakacak her şeyden. Bu da o yüzden bizim ilgimizi çekecek, seyredeceğiz. Bu akıl oyunları, bu kedi-fare oyunu hoşumuza gidecek...
-
Anladığım kadarıyla siz Kenan Birkan'ın sonuna kadar arkasındasınız.
- Yok, ben kimsenin arkasında değilim, ben rolümün arkasındayım.