Ece
Sükan'ı tanıyorsunuz. Model, oyuncu ve esasen de moda editörü.
Vogue Türkiye dergisinin moda danışmanı. Arslan ise küçük kardeşi sanılsa da Ece'nin ağabeyi. Uzun yıllardır New York'ta yaşayan Arslan'ın ismini, kızkardeşiyle yaptığı televizyon programından ve fotoğraf projelerinden duymuştuk. New York'ta School of Visual Arts'ta fotoğraf eğitimi alan Arslan Sükan'ın işleri bugüne kadar Paris Maison des Metallos'de, Atina Kappatos Galeri'de ve New York NYPH-New Visionaires'de karma sergilerde yer aldı. İlk solo sergisi ise bu hafta Galerist'te açılıyor. 1-26 Mart tarihleri arasında açık kalacak olan 'Siz Uyurken' (While You Were Sleeping) Sükan'ın 16 çalışmasından oluşuyor. Fotoğraflarda sanatçının, boyut kavramına getirdiği yorumları görüyorsunuz. Yarattığı illüzyonlarla mekan ve mimari algıları kendine göre yorumlayan Sükan'la, kız kardeşi Ece'nin evinde bir araya geldik. Çocukluklarından başladık, ağabey-kardeş ilişkilerini, sanat ve modayı konuştuk.
- Nasıl bir çocukluk yaşadınız?
- Ece Sükan: Dolu dolu, eğlenceli ve komik aslında. Belli yaş aralıklarını bayağı kavgalı dövüşlü geçirdik. Aramızda dört yaş var. Arslan benden daha büyük. Arslan uzun yıllar New York'ta yaşayıp sonra geldiği için olsa gerek, beni büyük sanıyorlar.
- Neden kavga ederdiniz?
- E.S: Sürekli bir itişme, çekişme yaşanırdı aramızda. Biraz yaş farkından sanırım. Piyano dersi alıyorduk mesela, kim önce bitirip de sokağa çıkacak diye kavga ederdik.
- Arslan Sükan: Ben Ece'nin arkadaşlarıyla dalga geçerdim. Ece benim yüzümden biraz zor bir çocukluk yaşadı!
-
Kardeşlikten arkadaşlığa geçiş geç mi oldu?
- A.S: Tabii. Çünkü özellikle lise yıllarında yaş farkı önemli oluyor. Ben uzun süre Ece'yi küçük kız kardeş olarak gördüm. Üniversiteden sonra New York'a gittim; o sırada araya özlem girdi. Yaş farkı da kapanınca, arkadaş olduk.
- Çocukluğunuzu nasıl hatırlıyorsunuz?
- A.S: Ece inekti; çok çalışkandı. Bense sorunlu çocuktum. Annem veli toplantılarından ağlayarak gelirdi. İkmale kalmazdım ama Ece hep takdir, teşekkür alırdı. Benim aksime her işini kendi hallederdi, sorumluluk sahibiydi.
- E.S: Arslan'ın sınıfı geçmesi daha çok önemsendiği için, ben küçük çocuk olarak çalışkanlığı görev edinmiştim. Benim teşekkür almam normaldi. Ama Arslan sınıfı geçse, olay olurdu.
- Bugünkü kariyerlerinize dair sinyaller alıyor muydunuz o zamanlardan?
- E.S: Arslan küçüklükten beri müziğe, fotoğrafa meraklıydı. Özellikle görsel bir yanı hep vardı. Ben de ondan çok etkilenirdim.
- A.S: Ece o zamanlarda da ilginç şeyler yapıyordu. Kayahan'ın programında oynuyordu mesela, 23 Nisan'da televizyonda haberleri sunuyordu. Modaya da hep çok meraklıydı. Annemin tiyatro kostümlerini giyerdi.
- E.S: Evet, annemin takılarının durduğu dev bir konsol vardı. Onun içinde de envai çeşit takı dururdu. Onları takıp okula giderdim.
- Anneniz tiyatro sanatçısı. Onun, sizin görsel tarafınızın gelişmesinde etkisi oldu mu?
- A.S: Tabii ki. Küçük yaştan itibaren tiyatroya giderdik. Hep kuliste zaman geçirirdik.
- E.S: Sanat camiasının içinde büyüdük. Benim bugünkü işimde de etkisi vardır annemin. O zamanlar yabancı dergi bulunmazdı ama annem hep bir şekilde bir sürü dergi alırdı eve. Sürekli dergilere bakardım, hatırlıyorum.