Tanıdığınız bir kadını birçok nedenle güzel bulabilirsiniz.
Çünkü o, sadece bir endam, bir cinsi latif değildir.
Onun için 'güzel' derken, bildiğiniz bir sokakta soluklanıyorsunuzdur.
O sokağın tabelası sadece tabela, yani fizik değildir. Aynı zamanda kimyadır; yani edadır, 'hal'dir, bunların bütünüdür.
Tanımadığınız bir kadına 'güzel' demek ise bir
'dış müdahaledir!' Yani boyu posudur, saçlarıdır, gözleridir. Peki böyle bir durumda, yani tanımadığınız çok sayıda güzel kadının olduğu bir anda, o kadınlardan biri neden ve nasıl öne çıkar? Podyumdaki kadınlar arasında Adriana Lima'yı öne çıkaran şey neydi? Sadece güzellik olamaz.
Marka olması mı? Belki.
Ama sanırım daha önemlisi gözleri. Gözleri de değil, o gözlerle bakma hali.
Kadınlar gözleriyle konuşan varlıklardır.
Sözcüklerle anlatmadıkları çoğu şeyi gözleriyle anlatırlar. Bence bir kadının gözleri ve bakışı, elinden tutup seni götüreceği
masal dünyasının kapısıdır. Vaat edilen toprakların anahtarı: Sarayın arka odalarında belki kendisinin bile bilmediği gizli sandıkların, yangınlı bahçelerin, kırık fay hatlarının...
Erkeği cezbeden de içinden geçilerek bu keşifler dünyasıdır aslında. Kristof Kolomb'un başka kıtaları keşfe çıkışı gibi!
Yani boşuna değildir Nâzım Hikmet'in
"Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki/ Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben/ Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken/ Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim/ Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim..." dizeleri.
İşte Adriana Lima'yı diğer güzel kızlardan ayıran şey buydu. Gözleriydi. Bakışlarıyla vaat ettiği topraklardı. Sadece görüneni değil görünmeyeni de. Kentin gizli sokaklarını da, minik meydanlarını da... Hem çok çıplak hem de çok giyinik.
İçinden erotizm de geçen bir matruşka gibi.
Renkli küçük misketler gibi.
Cemal Süreya'nın dizeleri gibi:
"Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız/ Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun/ Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez/ Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor/ Bütün kara parçalarında."
Yani Adriana Lima'nın aurasının kilidi gözleriydi. Bazı kadınların duru bir güzelliği vardır. 'Masum güzellik' dediğimiz. Aşk ön sıradadır, meşk geriden gelir.
Adriana Lima'nın gözleri ise hem aşk hem meşk!