28 yaşında genç ve güzel bir kadın Hilal Altınbilek. Hakkında pek fazla bir şey bilinmiyor. Konuşmaktan, kendini anlatmaktan çok hoşlanan biri değil. Belki kendini ifade etmekten hoşlanmıyor, belki de gizemli kalmak istiyor. İzmirli. Geçmişte daha tez canlı olduğunu artık değiştiğini söylüyor. Babası büyütmüş onu, hem de çok küçük yaşlarından beri. Aralarındaki ilişki birçok kişiyi kıskandıracak türden. Baba-kız birbirlerine çok bağlı. Şu aralar Hilal Altınbilek'in babası bir sağlık sorunu yaşıyor, kanserle mücadele ediyor. Bu yolda en büyük yardımcısı elbette kızı. Hilal Altınbilek bu konuyu konuşmak istemiyor. Anlıyorum... Ama söyleşi yapmak üzere buluştuğumuz otel odasında babasıyla yaptığı telefon konuşmasına tanık oluyorum. O kadar belli ki aralarındaki ilişkinin çok özel, sıcak ve güven dolu olduğu... Babasının hastalığını saymazsak hayatı yolunda... Çok başarılı, iyi giden bir projede çalışıyor. Yeni işi ve elde ettiği başarının keyfini sürmek istediği belli. Hakkı da... Soğuk ve mesafeli bir duruşu var ama röportajlarında sıcak biri olduğunu anlatıyor. Gençliğinde Angelina Jolie'ye benzerliğiyle dikkat çektiğini, bu durumdan hoşlandığı için bir dönem onun gibi giyindiğini anlatacak kadar içten olabiliyor. Hilal Altınbilek dizide canlandırdığı Züleyha'nın ikileminden çok etkilenmiş. "Onun yerinde olmak istemezdim" diyor. Numerolojiye özel bir düşkünlüğü var, belli rakamlara denk gelen günler onun için özel. Mesela önemli sahneleri o günlerde çekmek istiyor. Oyuncu olarak tam da hayal ettiği noktada olduğunu söyleyen Altınbilek'in hedefinde işi var. O gelecekte bu işte saygıdeğer biri olarak anılmak istiyor.
- Çok hoş bir kadınsınız... Karakterli bir güzelliğiniz var. Güzellik size göre nedir?
- Öncelikle güzel iltifatlarınız için çok teşekkürler. Biraz klişe olacak ama ben esas güzelliğin insanın aklında olduğuna inanıyorum. Bunun yansımasını yaşar insan. Tek başına güzellik ruhu ve aklı güzel olmayanda hiçbir anlam taşımaz. Ruhumu ve aklımı güzelleştirmeye çalışırım hep. Yani akıl güzelliği olmadan olmaz...
- İki adam arasında kalmış bir kadın karakterini canlandırıyorsunuz... Anlayabiliyor musunuz Züleyha'yı? Ya siz arada kalan olsaydınız...
- Züleyha çok naif, çok kırılgan özel bir kadın. Başına gelenler çok kolay şeyler değil. Güçlü bir kadın olmasa, altından kalkması neredeyse imkansız şeyler yaşadı. Onu aslında ayakta tutan derinlerdeki aşkı. Bu aşka bir de evlat sevgisi eklenince her anne gibi kendinden fedakarlıkyapıyor. Hayatını mantık çerçevesinde sürdürmeye çalışan bir anne. Zaman zaman düşünüyorum gerçekten Züleyha olmak çok zor.
- Oyuncu olacağı en başından belli olanlardan mısınız? - Evet ta kendisiyim. Küçükken film izleyip banyoya gidip, aynanın karşısında aynı sahneleri oynamaya çalışırdım. Utanırdım biri görür diye banyoda gizli gizli rol yapardım.
- Hayatınızın değiştiği, artık başka bir aşamaya geçtiğinizi hissettiğiniz bir dönüşüm anı var mı?
- Bir Zamanlar Çukurova setine çıktığımız ilk gün çok özel bir işin içinde olduğumu bizzat yaşayarak anladım. Kendi kendime "Bu dönüm noktalarımdan biri" dedim.
- Numerolojiyle ilginizi okudum bir röportajınızda... Bu diziye dair iyi hisleriniz oluşmuş muydu en başından?
- Olmaz mı? Ben bu işi çağırıyordum. Zaman ve sayılar hep bana Bir Zamanlar Çukurova ve Züleyha'yı işaret ediyordu. Nitekim doğru zamanda, her şey çok şükür tam istediğim ve dilediğim gibi ilerliyor.
- O dönemlerdeki gibi yaşamayı, öyle aşklarla sarmalanmayı ister miydiniz? Yoksa modern dünya benim için şahane mi diyorsunuz?
- Büyülü masalsı bir dönem. Çok okudum, araştırdım. Herkesin yaşadığı dönemde mutlu olabileceğine inananlardanım. Aile büyüklerimden dinlediğim hikayeler de kafamda o dönemi canlandırmak için yardımcı oldu. Rol icabı bile olsa o dönemi yaşamak büyük keyif veriyor bana. Kostümler, konak zaten hemen işin havasına girmemizi sağlıyor.
- Artık sokakta tanınır haldesiniz. Bir kitleniz oluştu? Bundan sonrası için neler hayal ediyorsunuz?
- Daha çok yolum, yapmak istediklerim var. Tanınmak güzel ancak benim oyunculuk serüvenime oyunumu, yeteneğimi izleyicilerime daha kolay sunmam için bir fırsat sadece. Ayrıca tüketim toplumuyuz. Doğru planlanmayan her şey hemen tüketiliyor. Stratejik, planlı ve sağlam ilerlemek hedefinde doğru işlerin içinde olmayı hedefliyorum.
AŞKI SINIFLANDIRMAM
- Sporla aranız nasıl?
- Diyaframım ve esnekliğim için mümkün olduğunca çok spor yapmaya özen gösteriyorum.
- İlk görüşte aşk mı, yoksa tanıyarak, zamanla gelişen bir aşk mı?
- Aşkı sınıflandırmam, sınırlandıramam. Nereden nasıl geleceği belli olmaz.
VAHİDE PERÇİN'İ HAYRAN HAYRAN İZLİYORUM
- Sette en iyi kiminle arkadaşsınız, nasıl bir paylaşımınız var?
- Herkesle iletişimimiz çok iyi. Sıcak ve yoğun bir set.
- Vahide Perçin ile ilişkiniz nasıl?
- Vahide Hanım'dan öğrenebildiğim her şeyi öğrenme çabasındayım. Genelde hayran hayran izlerken buluyorum kendimi. Çok seviyorum onu.
BENİM BABAM EĞLENCELİDİR ÇOK DA YAKIŞIKLIDIR
- Babanız çok güçlü ve iyi bir adam olmalı... Çünkü bir kız çocuğunu büyütmek ve onun başarı yolunda adımlarını izlemek kolay değil. Çünkü erkekler genelde bu tür durumlarda 'kaçma' eğilimdedir. Nasıl anlatırsınız onunla büyümeyi?
- Babamla biz arkadaş gibiyizdir. Çok eğlenceli ve çok cool biri. Çok da yakışıklıdır benim babam. Aslında babam sayesinde erkeklerle olan iletişimimi hep doğru kurduğuma inanırım. Ondan gördüğüm ilgi ve sevgi öyle bir boyuttaydıki sevmeyi öyle öğrendim. O sevgi eksik olursa sahiplenmeyi ilişkilerinde arayıp, yanlış kararlar verebiliyorsun. Babam entelektüel biridir. Çok disiplinli biridir o nedenle setteki iş disiplinimi de ona borçlu olduğumu düşünürüm.
- Babanızla arkadaş olmak nasıl bir şey?
- Çok güzel elbette. Bakın bir anımızı anlatayım: Babam okul çıkışıma gelmişti. Bana âşık olan bir çocuk vardı. Babamı tanımıyor tabii, bilmeden babamın eline bana yazdığı mektubu tutuşturup "Şu kıza verir misin?" demiş babam da gülerek, yine de bana vermişti mektubu. Hâlâ güleriz bu tesadüfe.
ADANA'NIN TADINI ÇIKARAMADIM
Adana'daki yaşamınız nasıl? Sadece iş odaklı mısınız? Yoksa orada farklı şeyler yapıyor musunuz?
- Set yoğunluğumdan Adana'nın pek tadını çıkaramadım henüz. Ancak aralarda fırsat bulunca Adana mutfağının keyfini sürmüyor değilim. Zaman zaman yakınlardaki restoranları deniyoruz ama set mekanımız o kadar keyifli ki, başka bir yeri gözümüz görmüyor.
- Adana'da olmak, orada yaşamak sizi nasıl etkiledi, değiştirdi?
- Adana çok özel bir şehir. İnsanları çok sıcak. Havası, doğası çok iyi geliyor bana. İstanbul dışı işler genelde zordur ama Adana bana çok iyi geliyor. Çok mutluyum. Bölge başlı başına bir hikaye gibi... Orada olmak insanı mesleki açıdan da zenginleştiriyor