KANSERLİ HASTA PSİKOLOJİSİ
Tıptaki gelişmeler kanserdeki artışı azaltmadığı gibi ilerlemesini de engelleyemiyor. Diğer taraftan ciddi bir hastalıkla birlikte yaşamak zor ve mücadele gerektiren bir süreçtir.
Kanser psikolojisi nedir?
Hastanın kanser, kanser tedavisi ve bunların yaşam üzerideki etkisi hakkında pek çok sorusu vardır. Hastanın veya yakınlarının tedavi ekibi olarak bizim gözümüzden kaçan, bizce belki de önemli olmayan farklı sorunları olabilir. Ağrı, iştahsızlık, kendi işini kendi görememe, muhtaç kalma gibi sıkıntılara bağlı olarak hastanın psikolojik durumu daha da bozulur.Hasta bu duygu ve düşüncelerini konunun uzmanlarıyla görüşmekten çok benzer süreçleri geçirmiş başka hastalarla paylaşmak eğilimindedir. Kendini devamlı diğer hastalarla kıyaslar. Bu nedenle hastaların doğru bilgi kaynaklarına ve kendisine yardımcı olabilecek kişilere ulaşması önemlidir. Bu konuların görüşülebileceği en doğru adres ilgili doktorlar ve sağlık personelidir.
Önce kanser bir yana herhangi rahatsızlık durumunda hastaların neler hissettiğine bir bakalım. Bir hastalık durumunda kişi değişik davranış aşamalarından geçmektedir.
Herhangi bir rahatsızlıkta hastalar neler hisseder?
Beş hastalık davranışı aşamasından bahsedilir:
Hasta önce bazı şeylerin yolunda gitmediğini, her zamankinden farklı bir şeyler olduğunu fark eder.
Kişi artık hasta olduğunu farkındadır ve profesyonel bir yardıma ihtiyacı olduğunu düşünmektedir.
Hasta artık kendini hekime bırakmıştır, komuta hekimdedir.
Tedavi sonrası hasta artık düzelmiştir ve kişi 'ben sağlığıma kavuştum' kararını vermiştir.
Kanserle yaşamak nasıl bir şey?
Kanser hastası olmak hastanın ve yakınlarının yaşamını birçok yönden değiştirebilir. Hasta ve yakınları kanser tanısıyla yüzleştiğinde bir şaşkınlık geçirir, üzüntü, kızgınlık, çaresizlik, terk edilme, korku gibi duygularla kafaları karışır. Diğer taraftan hasta bu yeni durumun işini, maddi durumunu, aile ilişkilerini nasıl etkileyeceğini düşünmektedir. Yapılan çalışmalarda kanser hastalarının %47'sinde tanı konacak düzeyde ruhsal bozukluk olduğu görülmüştür. Hastalarda uyum güçlüğü, çaresizlik, ölüm korkusu, yaşam (kariyer,evlilik,aile) ideallerinin tehdit altında olması çevreye bağımlı olacağı, fiziksel yıkım olacağı gibi düşünce ve kaygılar ciddi depresyona neden olur. Kanserli hastalarda genel nüfusa göre intihar riski 2-4 kat daha fazladır.
Ortaya çıkan bu tablo kanser hastalarının yaşam kalitesini ve tedaviye uyumunu olumsuz etkiler. Gerçekten de kanserli hastaların tedavisinde hastanın psikolojik durumu tedaviye uyumu ve tedavi başarısını etkilemektedir. Bu nedenle hastalara psikolojik yönden destek olunması önemlidir.
Kanser hastalarının yaşadığı psikolojik sorunlar nelerdir?
- - Hastalığı ilk öğrendiklerinde psikolojik tepki veriyorlar. Çoğu zaman kişilik değişimi görülüyor.
- - Uyum güçlükleri yaşayabiliyor.
- - Çevresinin ve kendisinin yaşadığı her yakınmayı hastalığa bağlıyor.
- - Panik ve kaygı bozukluğu ortaya çıkıyor.
- - Tedavi başladığında depresyona girme riski artıyor.
- - Kanser nedeniyle organ kaybı yaşamak depresyonu şiddetlendiriyor.
- - İleri kanser tedavisinde geçici kısa, orta, uzun dönemde beyin sendromu ortaya çıkabiliyor.
- - Hasta alkol, uyuşturucu gibi riskli davranışlara yönelebiliyor.
Psikolojik destek ne sağlayabilir?
Psikolojik destek ile kanserli hastanın psikolojik tedavisinde zedelenmiş olan benlik değerini yeniden kazanmasına yardım edilir. Yeni bir yaşam planı ve gelecek planı oluşturmada destek olmaya çalışılır. Geçmişteki güçlü yönleri harekete geçirip hastanın baş etmede başarılı yolları desteklenir. Benzer sorunları olanlarla yapılan grup terapileri, iyileşmiş bir hasta ile görüşme sıklıkla yardımcı olur.
Psikoterapiler depresyonu azaltmada, yasam kalitesini yükseltmede yararlı bulunmuştur. Kanser bir aile hastalığı olarak tanımlanabilir. Hastaların ailelerinde de stres ve depresyon düzeyleri hastalarınki ile paralel bulunmuştur. Ayrı bir özellik de depresif durumun kanserin ortaya çıkmasında kolaylaştırıcı ya da mevcut kanserin gidiş ve seyrini, yasama süresini olumsuz etkilediği şeklindedir. Melankoliklerde kanserin daha sık olduğu belirtilmiştir. Özellikle kayıp, elem, acı, yas reaksiyonlarından sonra gelişen depresyon ve takiben ortaya çıkan kanserler dikkat çekicidir.
Özetle kanser hastalarının tedavi ve bakimi tıbbi, psikiyatrik ve psikososyal boyutları birlikte içerir. Psişik tedavi ve bakim genel tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır.
. Bu durumun tersine hastaların psikolojik durumlarının tedaviye uyumu etkileyerek sağ kalım zamanını belirleyici rolü olduğu gösterilmiştir
Kanser tedavisinin psikolojinin önemi nedir?
Kanserli hastalarda stres, endişe ve depresyon gibi psikolojik bozukluklarının bağışıklık sistemini olumsuz etkilediği bir çok çalışmada gösterilmiştir. Kanserden sonra ortaya çıkan depresyonun temelindeki kaygı düzeyini etkileyen faktörleri üç ana grupta düşünebiliriz:
- Kanserin tipi, evresi, seyri, ağrı, bulantı gibi yan etkileri.
- Psikolojik faktörler: Daha önceki uyum, baş etme yetenekleri, gelişimsel olgunluk düzeyi, hayattaki amaçları ve beklentilerini geliştirme potansiyeli.
- Sosyal faktörler: Aileden, çevreden arkadaşlarından, tıbbî ekipten duygusal, psikososyal destek görebilme derecesi.
Kanserin tedavisinde hastanın psikolojik durumunun iyileştirilmesi de çok önemlidir. Tedavide ilaçlardan olduğu kadar psikoterapi şekillerinden, gevşeme tekniklerinden ve hipnozdan da yararlanılır. Bütün bunlarla beraber hasta yakınlarının hastaya gösterdiği koşulsuz sevgi, hastanın yerine kendini koyma (empati), hastanın hastalık derecesine göre kendini bırakmasının önlenmesi, hayata sarılmasının bir amacının olmasının, kendisini geliştirme imkanlarının sağlanıp teşvik edilmesi, başkalarına en az derecede ihtiyaç duyacak şekilde hayat şartlarının kolaylaştırılması, bununla beraber hastanın yalnız bırakılmayıp ona zaman ayrılması ve sorumluluklarının paylaşılması, hastalığın iyileşmesini olduğu kadar psikolojik sorunlarla baş etmesini de kolaylaştırmaktadır.