Vücudunuzdaki Omega-3 eksikliği kireçlenme, astım ve psikolojik bozukluklar gibi sayısız enflamatuvar durumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu eksiklik aynı zamanda kanser ve kalp hastalıklarının oluşma riskini de arttırdığı düşünülür.
Doktorunuz Omega-3 eksikliğiniz olduğunu söylüyor ise bunu ciddiye almalısınız çünkü bu durum Omega-6 ve Omega-3 oranlarının denge durumundan çıkmasına ve genel olarak enflamasyon düzeylerinizin artmasına neden olabilir, keza bu denge çok önemlidir.
Bugün şehir yaşamındaki insanların ortalama Omega-6 ve Omega-3 oranı ortalama 15:1 olarak görülmektedir. Bunu atalarımızın oranları ile karşılaştıracak olur isek, oranları 1:1'dir. Aradaki bu büyük fark beslenme bozukluğumuzun bir ispatı niteliğindedir.
Omega-3 yağ asitlerini yükseltme çabası, düşük karbonhidrat diyetinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu program sizi daha fazla balık ve yeşillik yemeniz ve gerektiğinde Omega-3 takviyesi almanız için cesaretlendirir. Bu ölçüler kilo vermenize yardımcı olacak ve sağlığınızı büyük ölçüde iyileştirecektir.
Siz pek fark etmeseniz de vücudunuzun diğer bir eksikliği D vitaminidir. Güneşe maruz kalmanın şeytanlaştırıldığı günümüzde güneş fobisinin güncel mantrası, insanların ya tamamen güneşten kaçınmalarına ya da ne zaman güneşe maruz kaldıklarında güneş kremlerine hücum etmelerine sebep olmuştur.
D vitamini eksikliğinin depresyon, göğüs kanserine karşı hassasiyet artışı, kilo alma ve insülin direncinde artışa sebep olduğu gözlenmektedir. Sonuç olarak vücudunuzdaki pek çok gerekli sürecin D vitaminine bir ölçüde bağlı olduğunu unutmayın.
Ne yapmalı?
1- Sofra şekeri zehirdir. Kendisini veya içerdiği ürünlerden uzak durun.
2- Balık yiyin!
3- Ceviz, fındık ve badem yiyin!
4- Ispanak yiyin!
5- Uygun saatlerde güneşlenin!
6- Eksiklik halinde doktorunuza danışarak Omega-3 ve D Vitamini takviyesi alın!
7- Deniz yosunlarını tüketmeyi aklınızdan çıkarmayın! Kahverengi ve yeşil deniz yosunlarının sağılığınız için faydalı olduğunu unutmayın!
Sevgi ve Sağlık ile Kalın,
Sencer Bulut