Geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusunda geniş kapsamlı bir yönetmelik yayınladığını hatırlatan Kalaycı, bu alanda önemli aşama kaydettiklerini ifade etti.
Kalaycı, refleksoloji, müzik terapi, osteopati, proloterapi, apiterapi, mezoterapi, homeopati, fitoterapi ve akupunktur ile larva, hi̇pnoz, sülük, kupa ve ozon uygulamaları alanlarında eğitim standartlarını da yayınlandıklarını anımsatarak bu standartları uygulayacak 32 üniversite ve eğitim araştırma hastanesinde geleneksel ve tamamlayıcı tıp merkezleri (GETAT) açıldığını aktardı.
"İnsan sağlığı bizim için çok önemli"
Kalaycı, hacamat, sülük gibi bazı geleneksel ve tamamlayıcı tıp tedavilerinde sertifikasız ve "merdiven altı" uygulamalar olduğuna dikkati çekerek şöyle konuştu:
"Bir insanı muayene edip, tanı koyup, reçete düzenleme yetkisi tabip ve diş tabiplerine verilmiştir. Vatandaşlarımız bu tip uygulamaları sadece onlara yaptırmaları gerekiyor. Onlarda da Sağlık Bakanlığınca onaylanmış sertifikalarını görmeleri gerekiyor. 1219 sayılı kanunda 2011'de bir değişiklik yapıldı. Eğer bunların dışında bir uygulayıcı olursa 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası, 500 gün adli para cezası var. Şu an Türkiye genelinde 5-6 yerde savcılıklar işlemlerini sonuçlandırdı, cezalarını verdi. 10-12 dava da sürüyor. İnsan sağlığı bizim için çok önemli. Sağlık verelim derken zarar vermeyelim düşüncesindeyiz. Bakanlık olarak da bunun arkasındayız. Vatandaşlarımız sertifikalı tabipleri tercih etsin."
"Tavsiyemiz hekimlere başvurmaları"
Kalaycı, bu konuda özellikle kanser, diyabet, KOAH gibi kronik hastalıkları olanlara daha çok müdahale edildiğini gözlemlediklerini aktararak şu an Türkiye'nin teknik, bilimsel ve hekim yönünden herhangi bir sıkıntısı olmadığını vurguladı.
Dünyada ciddi manada ileri durumda olunduğuna işaret eden Kalaycı, şunları kaydetti:
"Özelikle onkoloji, kanser ve kronik hastalıklara tedavi protokolleri uygulanıyor. Maddi olarak sıkıntımız da yok. 'Sağlıkta dönüşüm' gibi 2013'ten bu zamana kadar çok ciddi bir atak yapmış durumdayız. Dünyada bu noktada parmakla gösterilen bir ülkeyiz. Tedavi düzgün giderken, sağlık profesyoneli olmayan bir kişi tarafından uygulandığında bu zamana kadar yapılan tedavi boşa gitmiş oluyor. Daha önce de karşılaştık.
Onkoloji hastalarında her şey çok güzel giderken aniden bir karaciğer yetmezliği, çoklu organ yetmezliği çıkıyor, arkasından hastayı kaybediyoruz. Hiç olmazsa bu iş daha öncesinden tıp eğitimi almış kişiler tarafından uygulanırsa hem suistimalin önüne geçmiş oluruz hem de tedavinin devamını sağlamış oluruz. Bizim tavsiyemiz hekimlere başvurmaları. Malatya'da da üniversitede bir profesörün başında olduğu, uygulama alanı var. Vatandaşların sağlıkları için buralara başvurmalarını istiyoruz."