En basit hastalıklarda bile hemen antibiyotiğe bel bağlanabiliyor. Oysa bilimsel çalışmalar gereksiz antibiyotik kullanımı durumunda vücudun mikroplarla savaşma yeteneğinin azalmaya başladığını, bağışıklık sisteminin zayıfladığını, birçok ciddi hastalığa yol açabildiğini hatta vücutta bakterilerin antibiyotiğe karşı direnç kazanması sonucu ölümcül tabloya bile neden olabildiğini ortaya koyuyor.
Nezle ve grip gibi hastalıkların yoğun olarak görüldüğü bugünlerde en iyisi hasta olmadan önlem almak ve bunun için de doğanın şifalı besinlerine soframızda yer vererek bağışıklık sistemini güçlendirmek.
Fitoterapi, Beslenme ve Diyet Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili, "Bağışıklık sistemi insan vücudunu hastalıklara karşı koruyan, zararlı mikropları fark edip yok etmeye çalışan bir sistemdir. Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle güçlendirmeniz mümkün" dedi ve sonbahar-kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotiği sıraladı:
Sarımsak, soğan: Binlerce yıldır birçok tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi besin sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur'ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Özellikle çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak hücre onarımını kolaylaştırıyor ayrıca helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak aşırı tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı pek çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer vermek çok faydalı. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına karşı koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.
Kefir: Kefir, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde vücut direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, düzenli tüketildiğinde kefirin üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Kefir, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser oluşturan etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği sayesinde sindirim sistemine yararlı oluyor. Ayrıca sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşı da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon , bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan kefir hem çocukların hem yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir besin.
Ispanak: Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde bol miktarda bulunan C vitamini ve folik asit sadece vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Kalp dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Sağlık vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu mucizevi besinini bol bol tüketin.
Nar: Özellikle kış aylarında artan gribal enfeksiyonlara karşı koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. 1 nar günlük almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler sayesinde damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşı koruyucu etkisi olan nar, fiziksel aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor. Ancak bir avuç nar bir porsiyon meyveye denk geldiği için nar suyu tüketmek tansiyonu fazlaca düşürebilir ve gereksiz şeker alımına neden olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.
Pırasa: Sağlığa faydaları çok yüksek olan pırasa tam bir kalp dostu besin. İçerdiği flavonoid ve kamferol sayesinde kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye yardımcı oluyor. Sülfürlü bileşikler sayesinde de özellikle kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Ancak çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını olumsuz etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların çok iyi pişirerek ve az miktarda tüketmesinde fayda var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ilave ederek de kahvaltılarınızı daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.
Kivi: Antioksidan özelliği sayesinde bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Öyle ki portakaldan daha fazla C vitamini içeren bir adet kivide günlük alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin sayesinde vücudu toksinlerden arındırırken DNA'yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yararlı olan kivi, içeriğindeki lif sayesinde sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere'de yapılan araştırmalar küçük çocuklarda öksürme, hapşırma, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu etki yaptığını ortaya koyuyor.
Zencefil: Doğanın mucizevi besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere dek birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanında mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD'de Michigan Üniversitesi'nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.
Kırmızı biber: Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan zengin bir besin. İçerisinde bolca bulunan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum kalp krizi riskini azaltıyor. Ağrı kesici ve iltihap çözücü etkisinin yanında kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek hem lezzet hem sağlık açısından faydalanabilirsiniz.
Brokoli: Brokoli, içerdiği sulforan maddesi sayesinde antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır. ABD'de yapılan araştırmada, çoğunlukla sigaranın sebep olduğu ve her yıl tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı'nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide bulunan bu "sülforapan" maddesinin etkili olduğu ortaya çıktı.
Turp: "Turp gibi olmak" deyiminin boşuna söylenmediği aşikar. Zira içerisindeki zengin C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek diyet lifi sayesinde tam bir sağlık kaynağı. Çok güçlü bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi sayesinde sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Örneğin kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üst kısmından kesip içerisini oyun. (İçinden çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun) Bir su bardağının üzerine oturtun. Turpa alttan çok minik bir çizik atın ki, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabah- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde fayda sağlayabilirsiniz. Turpun en az kendisi kadar faydalı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.