İbrahim Sarı'nın çizgisiyleİstanbul'dan yaklaşık bir saat süren uçak yolculuğuyla Dalaman Havaalanı'na indikten sonra kiraladığım otomobille Hisarönü'ne doğru yola çıkıyorum. 1.5 saate yakın bir sürede tatilimi geçireceğim Golden Key Hisarönü Otel'e vardım. Gökyüzünde yakıcı bir güneş seyrediyor. Otelin her bir yanı bin bir çeşit bitkiyle donanmış. Sanki bir yerlerden küçük tatlı periler uçuşacakmış gibi hissettim. Müstakil ev şeklinde inşa edilmiş, beyaz cepheli ve çiçek isimli odama yerleştikten sonra tatilin en keyifli bölümü olan deniz, kum, güneş kısmına geçiyorum. Hisarönü koyu çok uzun bir koy olmamakla birlikte, oldukça sakin ve huzur dolu. Kızıl kumlu plajı ve çakıl girişli bir denizi var. Zaman zaman dalgalı fakat her zaman temiz. Golden Key Otel'in yemek menüsü bir harika. Özellikle akşam yemeklerinde farklı lezzetler ve farklı sunumlar damak zevklerine ilham veriyor. Akşamları otelin geniş alanında çay ya da kahve içerek sakin bir gece geçirebilirsiniz. Daha hareketli bir program arayanlar için, koydan kısa bir süre uzaklıkta Selimiye ve Bozburun gibi Marmaris'in diğer güzel koylarını ziyaret edebilirsiniz.
EFSANESİYLE ÜNLÜ KIZKUMU
Hisarönü'nden sadece 10 dakika sonra karşınıza çıkan bu güzel koy, Orhaniye Köyü'nde yer alıyor. Denizin ortasında yürüyen insanları görebileceğiniz Kızkumu efsanesi, Bybassos Kralı'nın kızı güzel prenses ile bir balıkçının birbirlerine âşık olmasıyla başlar. Kız geceleri sahile çıkıp kandille balıkçıya işaret verir ve balıkçı da karşı kıyıdan sandalıyla gelerek buluşurlar. Kral bunu zaman içerisinde öğrenir ve askerlerine kızını kumsalda yakalayıp elindeki ışığı alarak balıkçıya işaret vermelerini ve balıkçıyı yakalamalarını emreder. Balıkçı karşı kıyıdan ışığı gördüğü anda atlar kayığına, kürek çekmeye başlar. Kız askerlerin elinden kurtulup denizin ortasındaki delikanlıya doğru koşmaya başladığı anda bir mucize gerçekleşir ve kız her adım attığında deniz anında kumsala dönüşür. Arkadan koşan askerlerin üzerlerindeki ağırlık onları suya batırdığı anda bir asker ok ve yayına sarılır. Amacı delikanlıyı vurmaktır ama ok kıza saplanır. Efsaneye göre de kumların rengi kızın kanıyla kırmızıya dönüşür. Delikanlı okla öldürülen prensesi alıp kayığıyla ortadan kaybolur ve bir daha ikisini de gören olmaz. Uzaktan bakanlara denizin üzerinde yürüyor izlenimi veren Kızkumu, yaz aylarında yerli ve turistlerin akınına uğruyor. Teknelerini Kızkumu'nun çevresindeki küçük koylara demirleyen gezi tutkunları, fotoğraf çektirerek anı ölümsüzleştiriyor.
HAREKETLİ BİR KOY SELİMİYE
Orhaniye'den sonra yola devam ederek Selimiye'ye varıyorum. Burası diğer koylara kıyasla daha kalabalık, hareketli ve canlı bir koy. Denizi cam gibi ve durgun. Bölgede pek çok farklı konaklama tesisi var. Deniz kenarı otellerin iskelelerinde şezlonglar bulunuyor. Denizin keyfini ancak böyle çıkarabiliyorsunuz. Ayrıca öğle ve akşam yemekler için sahilde birçok balık restoranı bulunuyor. Selimiye, teknelerin vazgeçilmez durağı olduğu için, mavi yolculukla tatil yapanlar için de şahane bir atmosfer oluşturuyor. Sahil boyunca tasarım ürünler satan dükkanlar, hatta tasarım kafeler tatilcilerle dolup taşıyor. Akşam yemeği için tavsiye üzerine Sardunya restoranda lezzetli deniz ürünleri tadıyorum. Yemek sonrası Ceri Cafe'de nefis limonlu cheesecake lezzetiyle adeta mest oluyorum. Ayrıca kafenin içerisinde Losto adında hoş bir hediyelik eşyacı var. Hemen sevdiklerim için renkli objelerden birkaç tane satın alıyorum. Bu kalabalık ve canlı sahilde bolca keyifli vakit geçirebilirsiniz. Kışın yorgunluğunu üzerinizden atmak, bolca dinlenmek ve doğanın sesini dinlemek için Selimiye harika bir seçenek.
ŞAHANE KOYLARI KEŞFEDİN
Selimiye'den ayrıldıktan sonra sıradaki durağım; Simi Adası'na komşu, popüler koylardan biri olan Bozburun. Buranın tatil için tercih edilmesinin nedeni sessiz ve temiz bir çevresi olması. Sokaklar arasında dolaşırken küçük ve samimi bir kasabada yürür gibi adım başı huzuru hissediyorsunuz. Bozburun, Selimiye'ye kıyasla daha sakin ve köy hayatına daha yakın bir tatil yaşamak isteyenler için uygun bir atmosfer sunuyor. Köyün merkezinde cami, balıkçılar, pansiyonlar, köy kahveleri yer alıyor. Deniz kısmında ise restoranlar ve hediyelik eşyacılar sahil boyunca sıralanıyor. Otellerin önünde kendilerine ait iskeleleri var. Böylelikle Bozburun'un denizinde keyifli vakit geçirebiliyorsunuz. Bu küçük ve şirin beldede ünü dünyaya yayılan ahşap guletlerimizin örneklerine sık sık rastlayabilirsiniz. Bozburun'un ucunda bir de Söğüt Köy'ü var ki manzara açısından muhteşem bir görsellik sunuyor. Söğüt, turizm trafiğinden etkilenmeden bakir kalmayı başarabilmiş bir köy. Eğer Bozburun'a yolunuz düşerse burada kalabalıktan uzakta günbatımını izleyebilir, doğal ve sessiz saatler geçirebilirsiniz. Ayrıca Bozburun'dan tekne kiralayıp Marmaris'in diğer şahane koylarını keşfedebilirsiniz.
ÖNERİLER
Marmaris'e uçakla gelmeyi düşünüyorsanız, mavi koyları gezebilmek için bir de otomobil kiralamanızı tavsiye ederim.
Koyları tekne kiralayarak da gezebilir, deniz üzerinde harika vakit geçirebilirsiniz.
Marmaris'in meşhur çam balına bavulunuzda yer ayırın.
Hisarönü'nde bisiklet turuna çıkabilirsiniz.
Koylar arası karayolunda ilerlerken panoramik fotoğraflar yakalayabileceğiniz tepelerde duraklayabilirsiniz.
Ayrıca seyahat boyunca yol üzerinde koyların bakir plajlarını keşfedebilirsiniz.
Su sporlarıyla keyifli vakit geçirebilirsiniz.