Türkiye'nin en iyi haber sitesi

EMRE AKÖZ

Küfeden el arabasına

Daha önce de söylemiştim: 'Değişim' kelimesinin tek başına pek bir değeri yok. Çünkü yön göstermiyor. 'Değişim'de... Ne tarafa doğru? 'Gelişme'de değişim,'çürüme'de... Gündelik yaşamdan bir örnekle konuyu açalım...

***
Geçen gün Kadıköy Çarşısı'- na indik. Eve misafir gelecek, üç beş şey almak gerekiyordu. Manavdaki meyvelere bakarken yanımıza bir hamal yanaştı. Sırtında küfesi... Hani pazarlarda "Hamal lazım mı abla-amca" diye dolaşanlardan... Ben hayatımda hiç bu tür bir hamal tutmadım. Bir vakitler kendi pazar arabamız vardı; onunla taşırdık. Büyüdük, çalıştık, otomobil aldık. Eldekiler çoğalıp taşınamaz hale gelince götürüp bagaja koyuyorum, sonra dönüp alışverişe devam ediyorum. Otomobil yine 100 metre ötedeki parkta. Hamala filan gerek yok. Ama baktım şirin mi şirin bir orta yaşlı adamcağız. Diğerleri gibi genç ve kuvvetli değil. Herhalde fazla müşterisi olmuyordur, diye düşündüm. "Eh, hadi taşı bakalım" dedim.

***
Benim bildiğim hamal müşterinin yanında, arkasında yürür. Paketleri, poşetleri küfesine koyarsın. Ama bizim hamal birden ortalıktan kayboldu. 'Yahu nereye gitti bu adam' diye yüksek sesle söylenmeye başladım. Manav duydu. Sordu: "Abi mal var mıydı küfesinde?" Hayır, yoktu. İçime bir kurt düştü. Eskiden de duyardık: Hamal numarası yapan hırsızlar yaşlı kadınları aldatırdı. Alışverişin bitmesine yakın satın alınanlarla birlikte ortadan kaybolurlardı. Manavın böyle sorduğuna bakılırsa, bu tür hırsızlıklar hâlâ devam ediyordu.

***
Derken bizim hamal, bir el arabasıyla çıkageldi. Baktım küfeyi sırtından çıkarmış. Herhalde bir işi var, bizim malları taşımaktan vazgeçti; diye düşündüm. Ama yooo! Yanıma geldi, durdu. Belli ki paketleri bekliyor. Küfeyi ne yaptığını sordum. "Bununla taşıyacağım bey" demez mi? Nasıl yani, el arabasıyla mı? "Küfeyle zor oluyor..." Baktım inşaatlarda kullanılan, kum filan taşınan cinsten bir el arabası. İçine temiz kartonlar filan yaymış. Elma ve mandalina paketlerinin durduğu poşeti elimden kaptı, arabasına özenle yerleştirdi. Sordum: "Peki küfe neyin nesiydi?" Sırıttı: "Müşteriyi onunla buluyoruz. Malları bununla taşıyoruz."

***
Ben hala olayı 'iyimser' yönünden düşünüyorum. Bizim hamal yaşlıca ya, güçsüz ya... Kendince böyle bir çözüm bulmuş. Ancak ikinci dükkanda yanıldığımı anladım. Biz alışveriş yaparken dışarıda bekliyordu. Baktım bir başka hamalla sohbet ediyor. Diğer hamal boyu posu yerinde, güçlü kuvvetli bir delikanlı. Ama onun da elinde aynı arabadan vardı!

***
Mesele anlaşıldı... Kadıköy Çarşısı'nın hamalları işin kolayını bulmuş. Daha rahat, daha zahmetsiz diye el arabası devreye sokulmuş. Ancak müşterinin bunu garipsediğini, hatta hoşlanmadığını fark etmişler. Ama ona da bir çözüm yolu bulmuşlar: Sırtlarındaki küfeyi 'reklam' aracı olarak kullanıyorlar. Bizim hamalın dediği gibi: Müşteriyi küfeyle buluyorlar, malları el arabasıyla taşıyorlar.

***
Değişim mi? Evet, işte size mikro ölçekte, gündelik hayata ilişkin bir değişim... Ama ne yönde? Çarşı hamallarının açısından bakarsanız 'iyi' yönde. Çünkü çalışırken daha az yoruluyorlar. Müşteri açısından bakarsanız... Bilemiyorum! Şaşırdım kaldım. Şu dünyada bir kere küfeli hamal tutayım dedim... Bizim meyve sebze poşetlerine çimento torbası muamelesi yapan, inşaat işçisine benzer bir arabalı hamala denk düştüm.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.