Bu yıl 28'incisi gerçekleşen Uluslararası İstanbul Film Festivali, cuma akşamı Lütfi Kırdar Kongre Salonu'ndaki törenle başladı.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı Başkanı Şakir Eczacıbaşı'nın açılış konuşması serzenişlerle doluydu.
Şakir Bey, örnekler vererek, belediye ve ilgili bakanlık gibi kamu otoritelerinin kültür-sanatı dünyada nasıl desteklediğini, bizimkilerin ise bundan uzak durduğunu anlattı.
Bu şartlar altında, başta Akbank olmak, üzere tüm özel sponsorlara duyulan minnettarlığın altını çizdi.
Dünya ekonomik krizine rağmen destek veren bu sponsorlar (ne mutlu ki SABAH da bunlar arasında) olmasa, bilet gelirinin maliyetin ancak üçte birini karşıladığı bu festivali yapmak mümkün değildi.
Eczacıbaşı'nın dikkatimizi çektiği bir başka nokta da, yönetmen Erdoğan Tokatlı ve oyuncu Hale Soygazi ile birlikte bu yıl ' Sinema Onur Ödülü'nü alan yazar ve arşivci Agah Özgüç'ün yaptığı olağanüstü katkıydı.
Türkiye'de çekilmiş yüzlerce filmi, uygun şartlarda saklanmadığı ve hatta sakıncalı bulunup imha edildiği için artık izlemek mümkün değildi.
Ama Agah Özgüç sayesinde, o filmlerin hiç olmazsa kâğıt kayıtları (fotoğraflar, afişler, konu ve kadro) yaşamını sürdürüyordu.
Eczacıbaşı bunları anlatırken aklıma,
12 Eylül 1980 darbesini yapan Kenan Evren Cuntası düşüverdi:
CHP'yi kapatmaları yetmiyormuş gibi, bir de parti arşivini (ki bu Cumhuriyet'in arşividir aynı zamanda) hamur olmak üzere kâğıt fabrikasına göndermişti.
Darbecinin iyisi olmaz arkadaşlar!