Bazı yorumcular, "Kürt" ve "PKK" sorunlarının birbirinden ayrılmayacağını iddia ediyor. Bu yaklaşımın sonucu olarak, Kandil'de konuşlanmış PKK komutanlarının taleplerini, "İşte çözüm yolu" diye sunuyorlar.
Ben bu yaklaşıma katılmıyorum. Kürt sorunu başka, PKK sorunu başka...
PKK elbette kendini Kürt sorunu üzerine inşa etti. Kürt sorunu diye bir toplumsal ve siyasal sorun olmasa... Bir askere karşılık altı, yedi PKK'lının öldüğü... Dağdaki "ortalama" yaşam süresinin yedi yıl olduğu bir ortamda... Kürt gençleri hâlâ örgüte katılır mı?
PKK uzun süredir bu sorunu, "PKK eşittir Kürt sorunu" diye formüle ediyordu. Çok enteresandır, hükümet de, devlet de bunu kabullendi. Oysa Türkiye'de iki sorun var: 1) Vatandaşlık sorunu. 2) PKK sorunu...
Kürt sorunu dediğimiz, vatandaşlık sorunudur. Türkiye'de ikili bir sistem var: Türkler vatandaş, Kürtler ise tebaa... Bu ikili sistem kaldırılırsa, herkes vatandaş olur ve Kürt problemi kalmaz.
Kürtlerin vatandaşlık ve eşitlik sorunu çözülse dahi, PKK sorunu çözülmeyebilir. Yasakların tamamını kaldırırsınız, hakların tamamını verirsiniz ama PKK o zaman da, "Benim önderimi serbest bırakın" veya "Bana özerk bir bölge verin" diyebilir. n Öcalan'ın serbest bırakılması ya da PKK'nın dağdan iniş şartları bütün Kürtlerin sorunu değil. Önce Kürtlerin vatandaşlık sorununu halletmeniz gerekir. Cumhuriyetin temel sorunu budur. PKK sorunu ayrı bir sorundur. Onunla silahla da, siyasetle de mücadele edersiniz. Masaya oturursunuz...
Öcalan'a daha iyi hayat şartları mı sağlarsınız, hücresini mi genişletirsiniz... Bunun Kürt sorunuyla bir ilgisi yok. Devletin ve hükümetin Kürt sorunuyla PKK sorununu aynı görmesi büyük bir siyasi hata oldu ve iş çıkmaza girdi. Tıkanma noktasına gelindi. Bu iki sorunun iç içe geçirilmemesi gerekiyor.