Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

"Kışkış Cinler Kışkış..."

Hande Yener'in "Kışkışşş" adlı yeni parçasını dinlediniz mi? Yerli pop müziğin uzman ismi Naim Dilmener, bunun Yener'in bugüne kadar yaptığı en kötü şarkı olduğunu söylüyor. Olabilir.
Ancak beni şu anda parçanın müzik kalitesi değil, konusu ilgilendiriyor: Hande Yener'in "Kışkışşş" dediği, kuşlar ya da tavuklar değil, cinler!
Dört-beş ay önce cin meselesine takmıştım kafayı. Durup dururken değil elbette.
Hezeyanlarıyla kamuoyunu çok meşgul eden bir hanımın, aslında şizofren olduğunu düşündüğüm için şizofreni üzerine bir pazar yazısı kaleme almıştım. (Tabii sadece amatörce bir tahmindi.)
Beni gıdıklayan, bir okurumuzun, şizofreninin cinlerle bağlantılı olduğunu öne süren mesajı olmuştu. "Bu da bir inanç işte" diye düşünürken, baktım ki okurumuz bir diş doktoru. Yani az-çok pozitif bilimlerle iştigal eden, mürekkep yalamış bir kişi.
"Nasıl oluyor da oluyor deyip" antenleri açtım. Bir konuya odaklandığınız anda onunla ilgili örnekler adeta önünüze gelir. (Algıda seçicilik.)

Hayal oyunları

Mesela, Nihat Hatipoğlu'nun bir programlarına, "üç harflilerin" kendisine musallat olduğunu söyleyen 27 yaşında bir kadın İstanbul'dan telefonla bağlanmıştı.
12 yaşında başlamıştı bu durum. Şu anda evliydi ve bir buçuk yaşında bir çocuğu vardı. Ancak cinlerin tasallutu devam ediyordu. Hatipoğlu "nasıl" diye sorduğunda, cinlerin, hem kendi vücudunu, hem de çocuğunun vücudunu çizdiğini, darp ettiğini söyledi kadın. Bunun sonucunda morluklar oluşuyordu. "Herkes" de bunları görüyordu.
Kadın, çok iyi denilen hocalara gitmişti ama derdine derman bulamamıştı. Hatipoğlu, "Tabii doktora da gitmişsinizdir..." dediğinde, aldığı cevap "Hayır" idi. Rahatsızlık 15 yıldır sürmesine rağmen, herhangi bir psikologa veya psikiyatra görünmemişti kadın. Programın ilginç anlarından biri, kadının, "Hatta şu anda sizinle konuşurken bile cinler televizyonun önünden geçip gidiyorlar" demesiydi.
Benim açımdan arızalı bir beynin gölge oyunundan başka bir şey değildi bu durum. Ancak genç kadın ve ailesi tedaviyi tıbbın dışında aramayı tercih ediyor, bu da tabii bir sonuç vermiyordu.

Cinler ve şizofreni

Bunun üzerine psikiyatr bir arkadaşıma başvurdum: "Böyle bir hasta geldiğinde ne yapıyorsunuz?" Bazı psikiyatrlar, "Durumunun cinlerle filan alakası yok, sen şizofrensin, biz de seni ilaçla tedavi etmeye çalışacağız" diyorlarmış. Bunu duyan hasta kaçıp gidiyor, daha da doktora gelmiyormuş.
"Ya sen olaya nasıl yaklaşıyorsun" dedim... Cevap: "Ben hastaya cinlerin tacizine karşı bazı ilaçlar olduğunu söylüyorum. İlaçları bir kere kullanınca, mesela gerçek sandığı hayali sesler azalmaya başlıyor. Böylece rahatlayan hasta kaçmıyor. Eğer çok ağır bir vaka değilse, tedavi de genellikle başarılı oluyor."
Bizimki işte böyle bir memleket: Bir tarafta "cinler" demekten ölesiye korktukları için, "üç harfliler" demeyi tercih edenler...
Diğer tarafta Hande Yener gibi, deniz kenarında kabile dansları yaparken, "Cin Çık, Cin Çık, Cin Çık... Yallah Cinler, Yallah... Kışkışşş Cinler, Kışkışşş..." diye şarkı söyleyenler...
Türkiye çok eğlenceli bir ülkedir; şiddet ve ölüm olmasa...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA