Türkiye'de bayram denilince çoğunluğun aklına upuzun tatil günleri gelir.
Ancak biz New Yorklu'lar için bayram; sevinç, mutluluk ve kavuşmak demektir.
Bizler için bu özel günlerin en güzel yanlarından biri de sürpriz karsılaşmalar; "Bu bayramlar da olmasa" dedirten, yıllar sonra gerçekleşen güzel rastlantılar…
Ülkesinin özlemiyle yaşayan biz Türkler bayramı böyle yaşıyoruz New York'ta…
Bütün bir yıl konuklarımızı, bayram sabahı karşı komşusunu bekleyen bir ev sahibi gibi bekliyoruz. Ve beklenen gün geliyor…
Perşembenin gelişi Çarşambadan belliymiş misali hafta sonu New York sokakları yine İstanbul'u aratmadı.
Nişantaşı Soho'ya taşınmış, Taksim meydanı, Times Square'e. East Village sanki İstanbul'un alternatif eğlence mekanı Asmalı Mescit olmuş. Uzun bayram tatillerine alışkın toplumumuz, yine New York u seçmiş bu günleri geçirmek için. Haliyle, tüm bu hareketlilik biz New York'lu Türklere gerçek bir BAYRAM yaşatıyor. Sevinç ve kahkahalarımız daha bayram gelmeden başladı.
Misafirlerimize evlerimizde yer kalmadı. Kimi arasak aynı durum, aynı telaş. Tüm New York'lu Türklerin yüzünde bir gülümseme, bir mutluluk...
Bayramı bir tatil olarak görmeye başlayan Türkiye'nin inadına bizim için Bayram gerçek bir BAYRAM. Beklentilerimin çok ötesine geçen bu bayram, aile hasretime rağmen, bana Orhan Pamuk'un ''Cevdet Bey ve Oğulları'' kitabında tasvir ettiği Nuri ustanın meşhur portakallı ekmek kadayıfı gibi geldi. O kadar tatlı ve mutluluk verici.
Sizlerin de, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir bayram geçirmenizi diliyorum. Iyi bayramlar.