Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Kürt Çipras'ı Zalim Selo

Ufak ufak kabak tadı vermeye başlayan bir tartışma: HDP seçime parti olarak mı girecek, yoksa eskisi gibi önce meclise bağımsız adaylar sokacak da sonra bunlar maskelerini mi atacaklar?
Selocan bangır bangır "parti olarak" deyip duruyor ama basın da ekmek bulduğu için tartışmaktan vazgeçmiyor.
Bağımsız adaylarla girseydi, 25-30 kişilik bir grup kurar ve yeni anayasaya destek vermek için AKP ile "özerklik pazarlığına" oturabilirdi... O zaman AKP 330 koltuğu kolay kolay bulamayacaktı. (367 hayaldir, onu unutun.)
Parti olarak katılınca iki ihtimal var: Ya daha kalabalık, yani 50-60 kişiyle gelecekler, ellerini güçlendirecekler, ya da barajı aşamayıp sıfır çekecekler, meclise hiç giremeyecekler.
O zaman da AKP silindir gibi ezip geçecek ve anayasayı HDP'ye "müdanaası" olmadan, tek başına yapacak. (CHP ile MHP bu kavgada virgül bile değiller.)
İmdi... HDP bu riske nasıl giriyor? Bu akıllıca bir politika mıdır? Bıçak sırtında kumar oynanır mı?
HDP'nin "kemik oy" potansiyeli 2.5 milyon seçmen kadar...
"Kürt Çipras'ı Selocan'ın" kendi başına oy potansiyeli de 3.6 milyon seçmen, cumhurbaşkanlığı seçimine göre konuşuyoruz... Aradaki bir milyon farkı CHP'li küskünler, meclis seçiminde esamileri okunmayan ama burada sesleri çıkan Türk sosyalistleri falan yarattılar.
Meclis seçiminde bu oy çıkmaz. Başkanlık seçimiyle meclis seçimini birbirine karıştıranı, birini öteki için ölçü alanı da Siyasal'ın birinci sınıfında çaktırırlar. (Türk basınında Siyasal'dan diploma alamayacak siyasal yazar sayısı çoktur.)
Oysa, HDP'nin parti olarak barajı aşabilmesi için bundan çok daha fazlasına, kabaca 5 milyon oya ihtiyacı var!
Çıkar mı? Zor. Çok zor.
"Riski göze almaya değer" diyenler var...
"Enayilik ediliyor" diyenler var...
Haa, bir de bu işin içinde bir "katakulli" arayanlar var tabii.
Buna göre, HDP meclise girmek istermiş gibi yapıp aslında bilerek ve isteyerek "girmeme" yolunu seçiyor ve AKP'yi yeni anayasa konusunda tek başına bırakıyor, bütün sorumluluğuyla birlikte.
Çünkü o zaman yeni anayasadan özerklik çıkması uzak ihtimal.
O zaman da çoluk çocuğu sokağa dökmek ve gene kan akıtarak "eski Kürt politikalarına" dönmek mi tercih ediliyor?
Peki, pazarlık mecliste yapılsaydı, "özerklik istedik vermediler" diye mızıklanmak meşru ve daha akılcı bir yol değil miydi?
En iyisi, "başkanlık sistemini aha kabul ediyoruz, buna karşılık hadi bakalım sen de ver özerkliğimizi" demek meseleyi şıp diye çözerdi.
HDP'nin amacı üzüm yemek midir, bağcıyı dövmek midir?
O bağcı kendini paralel çeteye dövdürtmedi, size mi dövdürtecek?
Çünkü bunlar çözüm de barış da istemiyorlar, dertleri ille de bağımsızlık.
Neyse ki Kürtler'in büyük çoğunluğu onlar gibi düşünmüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA