Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Pis demagoji

Mecliste bütçe görüşmeleri sürüyor.
Hiçkimse de "acaba bütçe meclisten geçer mi" diye merak etmiyor. Filmin sonu belli.
Fakat muhalefetin kürsüye çıkıp birşeyler söylemesi de şart.
Tamam da, görüşmeler "bütçe" hakkında, yani para pul, yani gelir gider…
Ne yapıyorlar? Meclis kürsüsünü panayır mitingine çeviriyorlar. Eskiden ellerinde pırasa, patates, çarşı pazar filesiyle falan çıkarlardı.
Sanki karşılarında "kafalanacak" seçmen var.
Ertesi gün kendi gazeteleri yazacak, kendi televizyon kanalları gösterecek, ona güveniyorlar da, o gazetelerin müşterisi "zaten" oyunu CHP'ye verecek. Esip savursan da verecek, pısıp otursan da verecek.
Müttefikleri de zor durumda.
"Cezaevinde bulunan arkadaşlarına selam göndermenin" bütçeyle ne ilgisi var?

***

Kılıçdaroğlu, kürsüde "Süleyman Şah türbesini" gündeme getirmiş.
Yok, türbenin bakım masrafları falan değil konu. O gerçekten bütçeyle ilgili olurdu…
Türbe niçin ölümüne çarpışarak savunulmamış da, sınırlarımız içine taşınmış?
Türbeye henüz saldırı yoktu, tedbir olarak taşındı.
Aslına bakarsanız, o türbenin orada bırakılması da abesti…
Yoksa Ankara yönetimi, 1921 yılında Fransa'yla yaptığı anlaşmayla, "Ortadoğu'dan çekildik ama Suriye'de hiç olmazsa birkaç metrekare toprağımız kaldı" şeklinde bir avuntu yaratmak mı istemişti?
Süleyman Şah türbesi daha önce de taşındı.
1939 yılında türbenin yeri "kendi kalesi içinde" değiştirildi.
1973 yılında da, Caber Kalesi'nden alınıp tam 73 kilometre kuzeye taşındı! Çünkü baraj suları altında kalma tehlikesi vardı.
Yani, "niçin bıraktık" dedikleri küçük toprak parçası aslında türbenin "çakma" yeridir!...
Demek ki olabiliyor, demek ki taşınabiliyor.
Günü gelince, yani Kuzey Suriye'de güvenlik sağlanınca da gene oraya dönecektir, mesele bundan ibarettir.
Üstelik bu tartışma bugünün konusu değildir, üç yıllık bir hikâyedir.

***

Şimdi Kılıçdaroğlu, kasaba mitinginde kürsüye fırlamış bir panayır politikacısı edasıyla, meclisin bütçe görüşmelerinde bunu tartışma konusu yapmak istiyor.
Cahil bir adam olduğu için de "bizim tarihimizde bir ilktir" diyor.
Hayır, değildir. Üçtür.
"Orada bin kişi, on bin kişi hep beraber ölürüz ama toprağımızı terk etmeyiz" demiş.
Oraya o kadar asker sığmaz, yüzölçümü bir futbol sahası kadardır ancak.
"Ben ölürüm çakılını dahi vermem" demiş…
Acaba bu, CHP'nin parti içi muhalefeti açısından ilginç bir sonuç mu olurdu?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA