Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Kumarsız ve mangalsız

Gırgıra vurmaktan başka çare kalmıyor...
İşte bir internet geyiği: Gençten bir adam, herkes gibi esmer, göbekli, pis sakallı ve az saçlı...
"Ben hırsızım," diyor, "evlere giriyor, iyi kötü ne bulursak götürüyorduk, şimdi herkes evinde, iş hacmimiz sıfırlandı, mağdur olduk, devlet bize yardım etsin!"
Gülüyoruz ama böyle düşünen çıkarsa da şaşmam.
"Ben koronayım" diyerek polise tüküren, küçük oğlunu gezmeye çıkarıp "ölürse de benim çocuğum, size ne oluyor" diyen varsa, bu da niçin olmasın?
Muhalefet, sokağa çıkma yasağı öncesi iki saat içinde sokaklara akıveren lumpenproletaryaya çok acıdı.
Virüs onlara acımayacaktır.
O saatte "zaten" kapalı olması gereken Tekel bayilerinden ve kendine "market" havası veren mahalle bakkallarından hesap soran yok.
"Maske değiştokuşu" yapıyorlar, markete maskesiz girilemiyor ya, çıkan maskesini kapıda bekleyene devrediyormuş.
Lumpenproletaryaya ben de çok acıyorum.
Kumarsız ve mangalsız kaldılar!
Kumar oynamadan yaşayamazlar.
Her cahile imlayı yanlış öğreten "iddaa" iki seksen yattı, iddiası kalmadı.
Eh, evde okey oynayıp hanımı ve çocukları "ütecek" halin de yok...
Futbol da yok tabii.
Mangal da yok.
Burjuva kendi mangalını yapıyor, ona "barbecue" diyorlar. Hemen hepsinin bahçeli evi var.
Amerikan filmlerinde gördüklerini uygulamaya çalışıyorlar. (Amerikalı sucuk bilmiyor, onun yediği hamburger köftesi.)
Bu kadar aşırı et tüketimiyle ister istemez gündeme gelecek "kolesterol" sorunu hiçbirinin umurunda değil. Sonradan olacak, yaş ilerleyince.
Garibana da ya yasaklı park, ya da düpedüz "asfalt kenarı" kalıyor.
Ama orası da şimdi yasak.
Zamparalık da "fiilen" yasak, gerçi yol kenarında araba durdurup pazarlığa girişen fahişe görülmüş ama, sektörde işler kesik.
Ne yapacak bu insanlar?
Tolstoy mu okuyacaklar?
Ya hanımı ya çocuğu dövecekler.
Ya da, hakkında karantina kararı alınmış virüslü hastaya "geçmiş olsuna" ve helalleşmeye gidecekler, sırayla sarılıp öpecekler.

***

Konuyu, Bilim Kurulu üyesi bir erkek bilim insanı çok güzel özetledi:
"Bir aydır kürekle kar küremeye çalışıyorduk, bir anda üzerimize çığ düştü!"
İki yüz elli bin kişilik bir çığ.
İki saat sürdü.
Bakalım bize kaç bin ölü olarak geri dönecek, on beş gün sonra anlarız.
Ama bu arada "ölmemek" gerekiyor tabii.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA