Tarık Batu Karakaş... 26 yaşında bir koçyiğit. Yüzme şampiyonuydu, bir karış denecek suda boğuldu, yitip gitti kadere bak. Ben onu sporculuğundan, yani yüzmeden, jimnastikten, Amerikan Futbolu'ndan değil yazdığı şarkı sözlerini "Abi bunları Sezen'e, Tarkan'a verebilir miyiz?" diye soruşlarından, dev etkinliklerde animatör şefliği yaptığı anlardan hatırlıyorum daha çok. 1.85 boyunda filiz gibi bir delikanlının kahredici ölümüne yanıyorum duyduğum andan beri. Olay gecesi tanıştığım, Boğaziçi Sultanları'nda Amerikan Futbolu oynadığı takım kaptanı Veli'nin, birlikte koşup, çalışıp antrenman yaptığı Emrah'ın gözyaşlarını, acılarını ta içimde hissederek yaşıyorum.
DALDI ÇIKAMADI
Türkiye Spor Yazarları Derneği'nde çalışma yapacakmış. Kafasını su altında kalma rekoruna takmış çünkü. ENKA'da yüzerken kazandığı şampiyonluklar, Balkanlar'da aldığı madalyalar, birincilikler kesmemiş onu. Kurşun ağırlıkları beline bağlamış, dalmış, sonra çıkamamış su yüzüne. Kardeşi Noyan kısa, kesik, ve hâlâ inanmaz cümlelerle konuşuyor; "Tok karnına girmen yanlış olur" diyenlere, 'alışkınım. Bir şey olmaz' dedi. Keşke. Keşke engel olsaydım. Sokmasaydım onu suya" diye akıtıyor gözyaşlarını. Ona ilk müdahaleyi yapan 112 acil doktoruyla konuşuyorum sonra; "Geldiğimizde her şey bitmişti. Lokalin doktoru yapılacak her şeyi yapmış zaten. Ama geri döndürmek mümkün olmadı" diyor. Cenazeyi savcının emriyle orada bıraktık, döndük. Adli Tıp'a götürülecek, orada otopside belli olacak gerçek ölüm nedeni" diyor.
OTOPSİ SONUCU NE?
Ailesi, arkadaşları ısrar edince rica ediyorum Adli Tıp yetkililerine. "Ne olmuş, tam olarak neden olmuş?" diye soruyorum. Gelen yanıt mat, soluk yüzlü; "Harici tetkikini yaptık. Tipik bir suda boğulma vakası gibi görünüyor. Vücudun ve kalbin hiçbir yerinde enfarktüs alanı yok. Kalp krizi tanısı koyamıyoruz bu yüzden. Darp, vurma, ezilme, berkilme de görünmüyor bedeninde. Ama esas neticeyi mikroskobik inceleme sonucunda vereceğiz." Adli Tıp kapısında, cenazeyi alıp doğum yeri Bartın'a götürmek için gelen dayısı Tayfun Tansuğ olayı takip eden arkadaşımız Mustafa Kaya'ya ağlayarak anlatıyor; "Çok özel bir sporcuydu. Limitleri zorlamayı severdi. Tam 4.5 dakika tüpsüz dalış yapmış. Hâlâ çıkmayınca kardeşi Noyan dalmış ve hareketsiz bedeniyle karşılaşmış ağabeyinin."