Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Jackie Kennedy'nin anlattığı... Derin devlet barış sevmez!

Çocukluğum çevremdeki kadınların Jackie Kennedy
hayranlığını izleyerek geçti.
Bir de Prenses Süreyya vardı ama o "kırık bir aşk hikâyesi"nin kahramanıydı.
Belli ki dedikodusu bile hüzne yol açıyordu.
Oysa Jackie farklıydı.
Çok ağır darbeler almasına karşın her seferinde ayağa kalkmasını ve özgürlüğünü sonuna kadar savunmayı biliyordu.
Zekiydi. Mizah gücü yüksekti.
Merak uyandırıcıydı.
Üstelik kocaman gözlükleri, Chanel döpiyesleri, Givenchy elbiseleriyle bir tür moda ikonuydu.
O yıllarda "Hayat" dergisinin her sayısı elden ele dolaşır; özellikle de Jackie haberleri ve fotoğraflarına bakılırdı.

***

Geçenlerde Digiturk'te "Jackie Bouvier Kennedy Onassis" filmine rastladım.
O günlerimi andım. (1960'ları bir tür "tarih-öncesi çağ" gibi gören genç kuşaklara da bu biyografik filmi izlemelerini tavsiye ederim. Moviemaxfamily kanalı 19 ve 21 Eylül'de bu filmin gösterimini tekrarlayacakmış.) Ama asıl anlatacağım şey başka...
Dün birçok gazete ve internet sitesinde
"Jackie Kennedy'nin gizli ses kayıtları yayınlandı" başlıklı haberler vardı, belki görmüşsünüzdür.
Jackie Kennedy eşi ve ABD'nin 35. Başkanı J.F.Kennedy'nin ölümünden dört ay sonra Beyaz Saray tarihçisi Arthur Sclesinger'le yaptığı söyleşinin ölümünden sonra açıklanmasını şart koşmuş.
Nihayet bu kayıtlar bir kitap olarak yayımlandı.
Baktım da...
Yıllardır biriken meraklarımızı yeniden kaşıyacak pek bir şey yok söyleşide.
Churchill'in daha o zamanlarda bunamış olduğunu veya Kennedy'nin cenazesine Martin Luther King'in ayakta duramayacak kadar sarhoş geldiğini öğrenmenin bir anlamı yok!
Ama Jackie'nin bir cümlesi var ki...
Üzerinde ayrıca durulmaya değer.
Şöyle diyor Jackie:
"1962'de Küba Füze Krizi, her şey fevkalade sonuçlandığında Jack bana 'birisi günün birinde beni vuracaksa, o gün bugündür' demişti."

***
Malum...
Küba Krizi barışçı biçimde çözüme kavuştuktan; yani Kruşçev Küba'dan füzelerini çektikten yaklaşık bir yıl sonra, 22 Kasım 1963'te Dallas'ta vurularak öldürülmüştü J. F. Kennedy.
Çok karanlık bir suikasttı. Öyle de kaldı.
Ama açık olan şey, yerine geçen Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson'un "derin" ve şahin bir Başkan olduğuydu.
Uzun lafın kısası...
Ve bu "hikâye"nin kıssası şudur...
Devlet barış, "derin devlet" savaş ister.
Devlet çözüm, "derin devlet" kriz arar.
Tepe noktalara gelmiş her siyasetçi bu korkunç çelişkinin hem ülke hem de kendisi için hayati tehlike ürettiğini öğrenir!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA