Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Acele giden ecele gidiyorsa...

Hayır! Trafik yazısı okumayacaksınız.
Gündelik yaşamımızın giderek hızlanmasının bizi nasıl içten içe yorduğundan da söz etmeyeceğim.
Zannediyoruz ki, uçakla seyahatin yaygınlaşması, trenlerin müthiş hızlanması, otomobillerin performansının artışı teknolojik gelişmeye bağlı münhasır olgular.
Zannediyoruz ki, hep bir şeylere geç kalacakmışız gibi koşturarak yaşamamız bireysel endişelerimize bağlı bir sapma!
Oysa bütün bunlar endüstriyel kâr iştahının bir parçası.
Soruyorum size...
Trafikte hız yapmanın muhtemel feci sonuçlarını bilip...
Hızlı iş yaşamının gerginliğinden şikâyet edip...
Mesela gıda endüstrisindeki "aşırı sürat" eğilimine kafamızı hiç takmayışımız tuhaf değil mi?
Biraz oraya bakalım mı?

***

Geçen gün onkolog Dr. Yavuz Dizdar tv'de şöyle diyordu: "Bir pilici bir buçuk ayda büyütüp paketleyerek markete koymanın toplumdaki karşılığı 11 yaşında bir çocuğu gelin yapıp gerdeğe sokmaktır."
Dr. Dizdar'ın sözleri beni 2004 yılına götürdü..
Bir tavuk çiftliğini gezdikten hemen sonra okuduğum ve tavukla beslenme konusunda kendime sınırlar koymama yol açan "Not On The Label" (Etikette Yazmaz) kitabını hatırlattı.
Guardian'ın uzman muhabiri Felicity Lawrence bir buçuk yıl tebdil-i kimlik halinde kümes hayvanları endüstrisinde çalışmış ve yaşadıklarını kitaplaştırmıştı.
Hem kendi gözlemimden hem de Lawrence'ın yazdıklarından çıkardığım tek bir sonuç vardı: Bu hayvanlarla bildiğimiz tavuk aynı yaratık değildi. Şimdilerde bütün bilim insanları aynı kanaatte!
Peki bu "aşırı sürat" ne için?
Kitlesel beslenme ve yaygın tüketim için mi? Bu işin endüstriyel propaganda tarafı!
Doğru cevaba geline...
Daha, daha, daha çok kâr için...
***
Ya çiftlik balıkları için ne demeli!
Teknoloji ve üretim modelleri sürekli balıkların daha hızlı büyümesini hedefliyor.
Eti pelte gibiymiş, kokusu artık balık gibi değilmiş, proteinden çok antibiyotik deposuymuşlar.
Bunları konu ederseniz, balık çiftliği sahiplerince "ekoloji gösterişçileri" olarak niteleneceksiniz.
"Nasılsa on beş yıla kadar denizlerimizde balık kalmayacak, bize mecbur olacaksınız" tarzında hava atmaları da cabası!
Tamam! Çiftlik olsun!
Fakat bu hız niye?
Şimdi ABD'de genetiğiyle oynandığı için çok kısa sürede dev boyutlara ulaşabilen somonların yetiştiriciliğine başlanacak! Bizim için mi bu sürat?
Hayır, daha fazla ve çabuk kâr elde etmek için!
***
Anlatmak istediğim şu...
Çevre (ekoloji) konularına üstünkörü ilgi duymanın bir temeli yok.
Günümüz kapitalizmini kökünden eleştiri merceği altına almayan; bugünkü yaşam tarzımızı terk etmemiz gerektiği gerçeğini gözden kaçıran bir ekolojik yaklaşım palavradır!
Ya da en hafifinden eş dost alışverişte görsün kabilinden bir "oyalanma"dır, o kadar!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA