Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Bu kadar mı sıkılıyoruz!

"Pes! Gerçekten pes!" dedim.
"Bu kadarı fazla!" diye bağırmış bile olabilirim.
Yabancı bir dergiye bakıyordum. İlan sayfasında "Yüzerken sıkılıyorsanız, buna bayılacaksınız!" gibi bir laf vardı.
Bir de fotoğraf!
Havuzda iddialı kulaçlar atan bir yüzücünün kulaklıkları dikkati çekiyordu. Su geçirmeyen mp3 müzikçalar çıkmıştı; onun ilanıydı.
Demek, bu noktaya kadar gelmiştik!
Bütün bedeni sarıp sarmalayan ve o sırada zihni eşsiz bir duygu durumuna sürükleyen yüzme eyleminin bile sıkıcı sayılabileceği noktaya kadar...

***

Farkındayım.
Günümüz insanına oturup sadece müzik dinlemek, sadece durup bakmak, sadece yürümek, sadece kitap okumak, sadece sohbet etmek yetmiyor.
Yalınlık, yaptığın şeye hakkını vermek ve odaklanmış bir zihin artık "sıkıcı" bulunuyor.
Yalnız şarkılar değil, eylemler de miksleniyor!
İlana bakarken "Hiç değilse yüzmek saf, katıksız, kendisi gibi kalabilseydi" diye söylenip durdum.
***

Hiperaktif bir dünya inşa etmeyi sürdürüyoruz!
Yerinde duramayan ama bir "yer"e de gidemeyen bir dünya!
Neden? Çünkü gitmek için bile durup karar vermek gerek.
Oysa genel atmosfer şu...
Sürekli sıkıntı, sürekli ertelenen hedefler, sürekli tatminsizlik! Yaptığın hiçbir şey yetmiyor ve hayat sanki hep ellerimizin arasından kaçıyor.
Yalnız kalmak da bu yüzden ürkütücü geliyor. Çünkü o zaman zihin çalışmaya, insan kendini sorgulamaya başlıyor.
Hız var, sadece hız! Fakat yol yok!
***

Bir zamanlar Crispin Sartwell'in "Yaşama Sanatı" adlı kitabında altını çizdiği bir probleme sık sık değinirdim. (Adına bakmayın; "kişisel gelişim" kitaplarından değildir, bildiğimiz modern sanat üzerinedir.)
Yine o bahsi açmak anlamlı mı, bilemiyorum.
Yazar şöyle diyordu: "Bulaşıkları yıkarken aklın az sonra içeceğin çaydaysa, sıra çayını içmeye geldiğinde de aynı şey olacak; bu kez çayı değil, ardından gelecek olanı düşünecek ve çaydan da bir şey anlamayacaksın!"
Öyle oluyor! Her anımız gelecek tarafından, her eylemimiz bir başka eylem tarafından yutuluyor.
Buna şimdi bir de eşlikçiler eklendi.
"Ne yapıyorsan, beraberinde müzik dinle!", "Sadece bakma, fotoğrafını da çek!" diyen iç ses hiç susmuyor.
Korkunç bir girdap bu!
Boğulmak üzereyiz ama yüzdüğümüzü sanıyoruz!
Neyse... Neyse...
Burada kesiyorum.
Sevgili okurlarım, Ramazan Bayramınızı kutluyor, sevgi ve sevinç içinde geçmesini diliyorum.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA