Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Koloni eğitiminin zayiatı!

Bizde solcusu da, sağcısı da, muhafazakârı da, liberali de Doğu'yu gelişmemiş olmakla suçlar.
Fakat "gelişme" kavramından şüpheye düşenlerimiz yok denecek kadar azdır. Onlar da hemen marjinallikle yaftalanır.
Hele laf Ortadoğu ülkelerine gelmeye görsün...
Bu coğrafya ezelden beri yoksulmuş, çok eskiden beri kan revan içindeymiş gibi gelir bize.
Bu madalyonun öteki yüzü de Batı hakkındaki basmakalıp yargılarımızdır.
Batı'nın teknik, ekonomik, siyasi gücünü mutlak biçimde yüceltirken, insanını küçümseriz.
Oralarda insanların birbirlerinden kopuk olduklarına, maneviyattan uzak yaşadıklarına, hatta birbirlerine hiç gülümsemediklerine inanan ve bir süre orada yaşayınca gördüklerinin farklı olmasına şaşıran rijid solcuları ve samimi muhafazakârları çok gördüm, tanıdım.

***

Zihinlerimizin kolonileştirilmesi meselesi çok ama çok önemli.
Bazı dostlar bu meseleye niye bu kadar taktığımı soruyorlar.
Aralarında hâlâ "Batı'nın ve Doğu'nun iyi taraflarını alsak, problem kalmaz" kafasında olanlar var.
Oysa kolonileştirilmiş zihinler ne Batı'yı, ne de Doğu'yu hakkıyla tanıyıp anlamlandırabiliyor.
Problem burada!
İçimizdeki ezikliği atmakta zorlanıyoruz. Böyle bir dünya tasnifine itirazlarımız öfke veya kör bir nefretten öteye gidemiyor.
Ya da Cumhuriyet Türkiyesi'nin kazanımlarıyla Güney Kore'nin ekonomik atılımları arasında gidip geliyoruz.
Belki (siyasetçisinden lise öğrencisine hepimiz için) ilk iş bugün "Doğu" diye tarif edilen şeyin Batı kolonyalizminin bir ürünü olduğunu öğrenmek olmalı.
***

Fakat nasıl olacak?
Düşünün ki, "coğrafi keşifler" hâlâ lise tarih kitaplarımızda "Avrupalıların dünyayı öğrenmek istemelerinin bir sonucu" diye anlatılıyor. Hümanizm denen şeyin "Skolastik düşünceye karşı çıkarak insan ve doğa sevgisini temel alan bir düşünce sistemi" olduğunu iddia eden lise kitaplarımız var.
En beteri de şu...
Bu kitaplarda sömürgecilik aşağılanır gibi yapılıyor ama Avrupa'nın 16. ve 17. yüzyıllardaki gelişmesinin sömürgecilikten toplanan servete dayalı olduğu gözden kaçırılıyor.
Neymiş, Avrupa bu servetini üretimden kazanmışmış!..
Oysa bunu bu kadar çıplak biçimde Avrupa'da bile söylemiyorlar!
***

Sonra diyorlar ki...
Koskoca Hürriyet'te tarihi İstanbul'u Pera'dan ibaret sanan yazarlar var...
Ortalık Mevlana'yı samimiyetle "bir nevi Rönesans filozofu" sananlardan geçilmiyor...
Gandi'yle Kılıçdaroğlu'nu benzeştirmeye kalkacak kadar sabuklayabilen bir "beyaz sınıf" cehaleti sürüyor...
Eh, böylesine kolonyalist bir eğitimden körleşerek çıkmış zihinlerden başka bir şey çıkabilir mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA